Avrupa Kuş Atlası küresel ısınma ile biyoçeşitlilik arasındaki ilişkiyi kuşlar üzerinden ortaya koyan sonuçları içeriyor. Esasında dünyanın her yerinde kuşlar krizde. Küresel ısınma kuş türlerinin dağılım alanlarını değiştiriyor. Avrupa kuş türleri de dağılım alanlarını geride bıraktığımız otuz yıl içinde kuzeye doğru genişletti.
Geride bıraktığımız günlerde bir konu çok fazla gündemdeydi, kuraklık. Meteorolojinin paylaştığı kuraklık haritaları sosyal medyada çok fazla yankı yaptı. Türkiye son yılların en kurak dönemini yaşıyor. Barajlardaki su seviyeleri çok düşük düzeyde. Göller ve sulak alanlar ise kurumaya başladı. Hatta taşıma suyla göllerin kurtarılması bile gündeme geldi, çünkü balıklar ölmeye başlamış, balıklarla beslenen kuş türleri ise artık bu alanları ziyaret etmez olmuştu. Ülkemizdeki kuraklığın resmi artık günden güne ağırlaşan bir tabloya dönüşüyordu. Acıgöl, 1986’dan bu yana neredeyse 15.000 hektar küçülmüş durumda. Tuz Gölü, gitti gidiyor bir durum sergiliyor; 184.500 hektarı yok olmuş durumda. Burdur Gölü neredeyse 8000 hektarı kaybetmiş. Nasreddin Hoca’nın suyuna yoğurt mayası çaldığı Akşehir Gölü artık yok. Durum hiç iç açıcı değil, sorun büyük. Küresel ısınma sonucu suyun bu şekildeki kaybı biyoçeşitliliği de geri dönüşümsüz etkiliyor. Mesela kuş türlerinin dağılımları dikkat çekici şekilde değişiyor, hem de sadece ülkemizde değil tüm Avrupa’da, hatta dünyanın pek çok yerinde…
Avrupa Kuş Atlası Projesi: Kuşlar krizde mi?
Küresel ısınma nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuz etkiler sinyallerini kuraklıkla verirken, uzun soluklu Avrupa Kuş Atlası projesinin sonuçları geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Bu proje, 48 ülkeden yaklaşık 120.000 kuş gözlemcisinin katılımı sonucu gerçekleştirilen büyük bir projeydi ve küresel iklim değişimi ile kuşlar arasındaki çarpıcı ilişkileri net bir şekilde ortaya koyuyordu. Son otuz yıl içinde, Avrupa orman kuşları dağılım alanlarını genişletirken, tarım arazilerinde üreyen kuşlar ise dağılım alanlarını daraltıyordu. Sonuçlar hem iyi hem de kötü gibi görünse de, küresel ısınmanın biyoçeşitliliği etkilediği bir kez daha ortaya konmuştu.
Avrupa kuşları son otuz yıldır dağılımlarını kuzeye doğru kaydırıyor
Avrupa Kuş Atlası projesi (European Breeding Bird Atlas – EBBA2), biyoçeşitlilik üzerine dünyanın en büyük vatandaş bilim projelerinden biri olarak kabul ediliyor. Atlasın ortaya koyduğu sonuçlar, muhtemelen iklim krizinin etkisiyle, kuş türlerinin Avrupa’daki dağılımlarının son otuz yıldır her yıl yaklaşık olarak bir kilometre kuzeye kaydığını gösteriyor.
Türkiye kuşları da Avrupa Kuş Atlasının bir parçası oldu
Avrupa Kuş Atlası, batıda Azor Adalarından doğuda Rusya’nın Ural dağlarına kadar 11 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu coğrafi alan içinde gözlem yapan 120.000 gönüllü kuş gözlemcisi kıtanın kuşlarının dağılımı hakkında şimdiye kadarki en ayrıntılı resmi ortaya koydu. Resmin içinde Türkiye de yeri var. Kerem Ali Boyla koordinatörlüğünde yürütülen Türkiye üreyen kuş atlası, ülkemizin ilk kuş atlası projesi ve bu projenin sonuçları da Avrupa kuş atlası çalışması içinde yer aldı.
Avrupa kuş türleri dağılımlarını yaklaşık 28 km kuzeye kaydırmış
1997 yılında ilk baskısı çıkan Avrupa Kuş Atlası’ndan sonraki 30 yıl içinde Avrupa’nın 539 üreyen kuş türünün dağılım değişikliklerini ortaya koyuyor. Sonuçlar, ilk çalışmanın sonuçlarından günümüze kadar geçen süre zarfında, her bir kuş türüne ait popülasyonların yaklaşık 28 km kuzeyde bulunabileceğini gösteriyor.
Arı kuşları ve küçük ak balıkçıl gibi Akdeniz türleri, ılıman kış mevsimleri nedeniyle artık İngiltere, Fransa ve Hollanda’ya kadar dağılımlarını genişletmiş durumda. Kılıç gagalar ve kızıl çaylaklar da, muhtemelen av yasakları nedeniyle habitatların daha iyi korunmasına yanıt olarak dağılım alanlarını artırmış. Genel olarak, Avrupa’da üreyen kuşların %35’i üreme alanlarını genişletirken, %25’i ise dağılımlarını daraltmış. Geri kalan türler ise herhangi bir değişiklik göstermemiş ya da değişim eğilimi bilinmiyor.
İklim değişimi kuş türlerinin dağılımlarını değiştiriyor
Atlasın ortaya koyduğu sonuçlar, kuş türlerinin dağılımını etkileyen başlıca itici gücün iklim değişikliği ve sonrasında da arazi kullanım farklılığı olduğunu doğrular nitelikte. Ancak durumun gerçekten çok karmaşık olduğu da yadsınmaz bir gerçek. Bu nedenle, veriler detaylı bilimsel araştırmalar için dünya kuş bilimcilerinin kullanımına açılacak.
Küresel ısınma ve arazi kullanımındaki değişiklikler kuşları krize sokuyor
Ortalama sıcaklıklar küresel ölçekte arttıkça ormanlar kuzeye ve Arktik bölgeye doğru dağılımlarını değiştiriyorlar. Kuzey Avrupa’nın bazı bölgelerinde de tarım arazisi kuşlarına zarar veren, ancak ağaçkakan ve ötleğen gibi birçok orman türüne yarar sağlayan ağaçlandırma çalışmaları gündemde. Böylece arazi kullanım şartları küresel ısınmaya paralel bir şekilde değişiyor. Artan ortalama sıcaklıklar nedeniyle, Alplerin zirvesine yakın yaşayan duvar tırmaşık kuşu gibi bazı kuş türleri de dağılım alanlarını iyice daraltarak yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.
Tarım arazilerini kullanan kuşlar ise küresel ısınma ve arazi kullanımından en fazla etkilenen türler konumunda. İngiltere’nin tarım arazisi kuşları 1970’den bu yana yaklaşık %55 oranında azaldı. Ülkemizde 1970’li yıllardan başlayarak tarım arazisi elde etmek üzere çok sayıda habitat tahrip edildi. Bu alanları kullanan kuş türleri de yerlerini farklı bir grup olan tarla kuşlarına bıraktı. Tarımsal faaliyetler birçok kirletici tarım ilacının ekosistem içine girmesine neden oldu. Bu nedenle, tarım alanlarını kullanan kuşlar için popülasyon değişimlerine ilişkin gözlemler Avrupa ve özellikle de Türkiye için araştırmaya değer nitelikte.
Vatandaş bilim projeleri biyoçeşitlilik krizine dikkat çekiyor
Avrupa Kuş Atlası projesi, vatandaş biliminin önemine diğer birçok projeye göre çok daha belirgin şekilde dikkat çekiyor. Vatandaş bilimi alanında yapılacak her türlü proje, günümüz biyoçeşitlilik kayıplarının nedenlerini anlama ve bu kayıpları önleme üzerine önemli sonuçların literatüre kazandırılmasını sağlayacaktır.
Küresel sıcaklıklar artmaya devam ediyor. Kuraklık artık görmezden gelinemez bir sorun ve geçmiş yıllara göre hayatımızın daha bir parçası oldu. Sıcaklık artışlarıyla birlikte gelen kuraklık, çevremizdeki doğal yaşamı tehdit ederken, insanın da çevresindeki biyoçeşitlilikle dar bir koridorda sıkışmasına neden oluyor. Avrupa Kuş Atlası gibi birçok projenin sonuçları bu durumu doğrular nitelikte. Sürdürülebilir bir dünya için iklim krizine karşı müşterek stratejiler geliştirmek ve çevremizdeki biyoçeşitliliği her zamankinden daha fazla korumak zorundayız.