Hükümet asgari ücreti 2021 yılı için 2825 lira olarak ilan etti. Duyuruyu yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zümrüt Selçuk “işçimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz sözümüzü tuttuk” dedi. Bir süre önce de “Türkiye’de artık yoksulluk kalmadı” sözüyle şimşekleri üzerine çeken Bakana işçi sendikalarından “işçileri sefalete mahkûm ediyorsunuz” tepkisi geldi. Muhalefetin tepkisiyse farklı oldu. CHP’li belediyeler 1 Ocak itibarıyla asgari ücreti, liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hükümetten talep ettiği 3100 lira olarak uygulayacaklarını duyurdular.
Üç büyük sendika konfederasyonu, Türk-İş, Hak-İş, DİSK ortak beyanda bulunmuştu, tek işçi diye hesap etmeyin, aileler geçiniyor diye. Gerçek ortaya çıkmasın diye Sosyal Güvenlik Kurumu 2014’ten bu yana (o zaman yüzde 40 olan) rakam açıklamıyor ama çalışanların yarısının asgari ücretle çalıştığı tahminlerini yapıyor iktisatçılar.
İngiliz Reuters haber ajansı hükümetin açıklamasını “yüzde 12 enflasyon, yüzde 21 artış olarak duyurdu. Bu yaklaşıma göre, Türkiye’de işçiler, enflasyonun neredeyse iki katına yakın bir zam alarak rahata çıkmış gibi görülebilirler. Gerçek durum böyle mi? Bakalım.
Gerçek asgari ücret geriledi
Hükümetin 28 Aralık 2020’de ilan ettiği 2021 için 2825 lira asgari ücret bu yazının yazıldığı sırada 7,46 lira kur ğzerinden 379 ABD doları ediyordu.
Oysa 1 Ocak 2020’de 2324 lira olarak uygulanmaya başlanan asgari ücretin 1 Ocak 2020’de 5,95 lira olan kur üzerinden değeri 390 dolar idi.
Dolar üzerinden hesaplandığında asgari ücretin gerçekte artmadığı, azaldığı görülebiliyor.
Neden mi dolar üzerinden hesaplıyorum? Çünkü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti 2018 seçimlerinden bu yana en çok doları düşük göstermeye önem verdi. Bu uğurda Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde 130 milyar dolar civarında devlet varlığı harcandığı iddia ediliyor, çıt yok. Çünkü vatandaşın bankadaki parasının yarıdan fazlası, çoğu dolar olmak üzere döviz. Çünkü belli işveren kesimi, örneğin İstanbul Ticaret Odası yurtdışına Türkiye’deki işçi maliyetinin -maalesef- ucuzluğunu dolarla anlatıyor: Almanya’da 47,2 dolarken, Türkiye’de 5,6 dolar diye.
Yüzde 12 enflasyona yüzde 21 artış gerçeği yansıtmıyor yani, gerçek tablo gerilemeyi gösteriyor.
Ya muhalefetin asgari ücreti
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hükümetten talep ettiği en az 3100 liralık asgari ücret de bugünkü koşullarda dört kişilik bir işçi ailesinin barınmadan eğitime ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değil. Ama en azından bir reel artışı gösteriyor. Yine bugünkü dolar kurundan 3100 lira 415 dolar ediyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, daha hükümetin beyanından önce, 27 Aralık’ta (Melih Gökçek’in kol saati heykeli yerine Atatürk’ün Ankara’ya gelişi heykelini diktiği gün) asgari ücreti 3100 lira olarak uygulayacağını ilan etmişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da Bakan Selçuk’un açıklamasının hemen ardından aynı beyanda bulundu. CHP’li yetkililer uygulamanın 11’i büyükşehir olmak üzere 248 belediyede asgari ücret alan 60 bin çalışanın tamamı için geçerli olduğunu söylüyor.
Bu durum kuşkusuz sadece Cumhur İttifakını oluşturan AK Parti, MHP ve BBP’li belediyeler değil, genel olarak AK Parti iktidarı üzerinde belli bir baskı kuracak nitelikte. Aslında 2015’ten itibaren asgari ücretin belirlenmesinde CHP itici güç oluyor.
Erdoğan bir cömertlik yapar mı?
Bu tablo karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki iki gün içinde bir cömertlik yapar da asgari ücreti Kılıçdaroğlu’nun belirlediğinin üstüne çıkarır mı? Türkiye’de artık her şey mümkün. Hatırlayalım, Haziran ayında kovit yasaklarının bir süre daha devam etmesini isteyen bakanlara rağmen Cumhurbaşkanının “vatandaş sıkıldı” demesiyle, neredeyse “maskeyle her şey serbest” düzenine geçilmişti. Ama bu durumda asgari ücreti artırması zaten kovit salgını etkisinde olan, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri karşısına alabilir. Çünkü belediyeler neticede kamu kaynağı kullanıyor, ama satışları Covid-19 pandemisinden etkilenen özel işletmeler için bu geçerli değil.
Böylece 2019 yerel seçimlerinin bir etkisini daha görüyoruz, bu defa ekonomi üzerinde. CHP’nin kontrolündeki belediye çalışanlarına hükümetin öngördüğünden daha fazla asgari ücret ödemesi uygulaması geçen yıl başlamıştı ama bu yıl sistematik hale geldiği anlaşılıyor. Üstelik belediye başkanlarının projelerinin, çoğunluğa sahip oldukları belediye meclislerinde AK Parti-MHP oylarıyla engellenmesine rağmen. Belediye Başkanlarının sosyal medya üzerinden canlı yayınlarla duyurduğu uygulamaların siyasi sonuçları olması, belki hemen olmasa da kaçınılmaz.