Rus uzay ajansı Roscosmos’un şu ukalalığına bakar mısınız? Türkiye’den uzay işbirliği için “somut adımlar” bekliyorlarmış. Ay’a atılacak adımdan daha somut adım mı olur!
Türkiye’den teklif bekliyorlarmış. Aramızda teklif mi kaldı? Savunma stratejimizi üzerine kurduğumuz NATO ilişkilerini ateşe atmak bahasına almadık mı S-400’leri? Daha geçen ay Mersin’deki nükleer santral inşaatınızda “kontrollü patlama” oldu, ses mi çıktı? Gaz diyorsunuz, “Bırakınız gelsin” diyoruz… Domatesleri bile önden önden seçiyorsunuz. Beğenmediğiniz biberleri geri yolluyorsunuz.
Bir de bekledikleri teklifin içeriğini yazmışlar. Kamu ihalelerinden, üniversite kadro alımlarından kazanacak tarafı peşinen tarif eden şartnamelere alışığız ama bu kadar açıktan yapılana pes doğrusu. Aradan on yıllar geçse de serbest piyasayı öğrenemeyecek Rusya.
Her şey dahil turizm!
Roscosmos açıklaması şöyle diyor: “Teklif beklediğimiz söz konusu projelere, uzaya gönderilecek ekibin hazırlanması ve Türk ekibin uzaya gönderilmesinin organize edilmesi de dahildir.”
Şu Rusya’ya “her şey dahil” turizm işini hiç öğretmeyecektik. Bu teklifin ilham kaynağı Antalya otelleridir.
İyisi mi pabuç bırakmayalım. Astronotumuzu kendimiz yetiştirelim ki uzaya insan göndermenin en zor aşaması olan, “astronot” yerine sözcük bulma çabamız başladı bile.
Aslında şimdi işe koyulsak, 2023’e bile yetiştiririz. Eğer yerli, milli ve dünyalı bir astronot yetiştireceksek, NASA’ya göre minimum eğitim iki yıl. Elbette Türkiye öyle bir yolu seçmeyecektir ama astronot değil astronot yancısı arıyorsak o zaman iş değişir…
Uzaya gitmeyen kalmamış…
Bir yandan vazife bilip astronot yerine sözcük düşünürken kimler çıkmış gökyüzüne, seyreylemiş alemi diye bir bakalım dedik. Reklam gibi olmasın ama tablo, “United Colors of Benetton” afişi. Gitmeyen kalmamış. Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman ne yiğitler uzayı yol eylemiş. Komşular desen, çoğu en az bir tur binmiş mekiğe, kapsüle.
Herkesin bir hikayesi var, Türkiye’nin yok.
Yuri Gagarin’in uzaya giden ilk insan olduğunu duyduğunda 13 yaşında olan Aleksandr Volkov, son Sovyet seferinin komutanı olmuş. Ama Soyuz TM-13 ile çıktığı yolculuğa Macar Franz Viehböck’ü ve Kazak Toktar Aubakirov’u da almış. Aubakirov Sovyet vatandaşı olarak uçmuş ama dağılmanın ardından bir Kazak kahramanı olmuş. Sene… 1991. İlk uzay turisti Dennis Tito’ya bugünden tam 20 yıl önce indi bindi yapan Talgat Musabayev de Kazakistan vatandaşı ve halen ülkenin uzay işlerinin başında.
Tamam, uzay meselesinde Kazakistan önemli bir ülke; Roscosmos ve Rus Uzay Kuvvetleri halen uçuşunu, fırlatmasını Kazakistan’daki Baykonur tesislerinden yapıyor. Ama “iki devlet tek millet” olmanın tatlı rekabeti adına not ediyoruz ki Azeri Musa Manarov da uzayda toplamda 541 gün geçiren bir rekortmen. 2 Aralık 1990 ile 26 Mayıs 1991 arasında Soyuz TM-11 ile mühendis olarak uçarak 175 gün 1 saat 50 dakika uzayda kalmış, döneminin rekorunu kırmış.
“Türkler uzayda” serisinde, Vladimir Canibekov’u da anmak gerek. 1942’de o zaman Sovyet Sosyalist Kazak Cumhuriyeti olan Bostanlık bölgesinde (bugünkü Özbekistan’da) doğmuş, kökeni Altınordu Devleti’ni yöneten aileden gelen Murinova Canibekova ile evlenince karısının geçmişine saygı adına onun soyadını almış. Beş uzay seferinden mütevellit sayısız madalyası var; bir de serbest düşüşle ilgili Canibekov Etkisi adlı teoremi. Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızdan biri Altınordu’nun.
Kadınlar yarım asırdır uzayda
Hatırlatmak dahi zül ama uzaya gidip gelen çok kadın var. Sovyet Valentina Tereşkova 1963’te, daha 26 yaşında uçup dünyanın yörüngesinde 48 tur yapıp gelmiş. 1983’te Michael Jackson Pasenada California’da “moonwalk” yaparak gençlerin aklını aldı. Bir yıl sonra Svetlana Savitskaya uzayda yürüyordu. İran asıllı Amerikalı Anousheh Ansari uzaya giden ilk Müslüman asıllı kadın olarak tanımlanıyor. Dünyanın dört bir yanından kadın uzayda bilim üretmişken “hatta belki de bayan” tanımlamasını uzay planları anlatan bir cumhurbaşkanının ağzından işitmek çok acı.
Doğmamış çocuğa isim aranırken MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin maskülen isim önerisi ise ayrı bir vizyonsuzluk. Türk havacılık şirketlerinde Cakabey’lerin Cakahanım’larla birlikte uçak uçurduğundan habersiz olamaz.
Kozmonottur o
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dilbilimcilere uzaya gidecek (belli ki) erkeğe isim bulun çağrısı yaptı. Ruslarla giderseniz, onu unutun. O zaman adınız kozmonot. Ama mevzu dilse, uzaya giden dördüncü Müslüman olarak bilinen Afgan Abdul Ahad Mohmand –ki kozmonottur– ülkesiyle Mir uzay istasyonundan bir telefon görüşmesi yaparak Peştuca dilini uzayda konuşulan dördüncü dil yaptı. Yıl daha 1988’di. Türkçenin henüz bir “Alo”su yok.
Suudi kraliyet ailesi üyesi Sultan bin Salman Al Saud, Suriyeli askeri havacı Muhammed Faris ve yukarıda adını andığımız Musa Manarov’un ardından uzaya giden dördüncü Müslüman olarak tanımlanıyor Afgan kozmonot.
Komşu Bulgaristan’dan Georgi Ivanov Kakalov, motor arızalarının ardından Soyuz 33 seferinde dünyaya manuel iniş yapabildiği için bir havacılık kahramanı.
Bize de bekleriz
Bir biz mi kaldık gitmeyen diye iyice daraldıysanız, içinizi rahatlatacak bir haslet var. Misafirperverlik. Tabii ya, biz bunca sene gitmediysek uzay alemine, “Vallahi olmaz, önce bize bekleriz” dediğimizdendir. Hani şimdi, “Tamamdır, biz geliyoruz o zaman” dediysek umudu kestiğimizden değil. Cumhurbaşkanı, konuşmasında Ay’a “ilk temas” için tarih verdi. Ama ya gerçekten ilk teması “onlar” kurduysa? (Bunun olasılığı “E.T.” uyarlaması “Badi” filminde ele alınmış, Orhan Çağman’ın canlandırdığı Naci Bey karakterinin “Geldiler ve gittiler. Hah ha. Şimdi bütün dünya ilgilenir tabii. Niye şaşırmış Profesör Watson. Yok canım, ille de Amerika’ya mı inecekler? Kıskançlık bu. Canları istemiş, Ihlamur Deresi’ne inmişler” tiradıyla kayda geçmiştir.)
Asfalt sebep değil, sonuç
Bu misafirperverlik konusu önemli. Bakın, Berat Albayrak 1 Haziran 2018’de enerji ve tabii kaynaklar bakanıydı ve Ay meselesi en çok onu ilgilendiriyordu. “Vatandaşların” kendisine söylediklerini kendisi aktarsın: “AK Parti’ye o kadar güveniyoruz ki Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanımız çıksa, şuradan Ay’a kadar dört şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız diyorlar.” Roketimiz, mekiğimiz varken neden asfalt? Misafirperverlik efendim, önce onlar gelebilsin diye. Gidilsin, gelinsin, ilişkiler gelişsin…
Yukarıda sıraladığımız uzay seyyahlarının hiçbiri iki yılda yetişmedi. Çoğunun ciddi uçuş ya da mühendislik tecrübesi var. Onları gönderip sağ salim döndüren kadrolar ise binlerce saat çalıştı. Ülkelerinin, kurumlarının biriktirdiği büyük tecrübeler var, her bir operasyonun ardında. O yüzden 2023 hedefi –yancılık seçeneği dışında– zor. İki yılda bitmesi zor görünen asfalt projesine alternatif Rusya’yla işbirliği yapmaksa tekrar düşünmekte yarar var. Çünkü…
Beş yeriz
1986’da burnumuzun dibindeki Çernobil patladığında, Ruslar uzayı E-5’e çevirmişti. Patlama ne onların hızını kesti ne de Valeri Lobanovski yönetimindeki Dinamo Kiev futbol takımının. Lakapları “uzay takımı” idi ve büyüleyici oyunlarıyla Soğuk Savaş döneminin ciddi bir propaganda silahı olmuşlardı. 1987 yılında Kiev Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek finalinde Beşiktaş ile eşleşti. Maç öncesi bir fotoğraf çekiminde olanları büyük golcü Feyyaz Uçar anlatsın:
“Bir grup, ellerinde kozmonot kıyafetiyle bize geldi, bunları giyip oturacaksınız dedi. Fotoğraflar çekildi. ‘Uzay takımı Kiev’e karşı oynayacak bu çocuklar’ deniyordu. O sıra bir mekik gelse, binip çıkacağız Ay’a! Ama beş oldu… Uzay takımı olduklarını belli ettiler.”
Uzay çalışmaları elbette hayati ve ancak devlet eliyle-desteğiyle gerçekleşebilecek kadar pahalı ve stratejik. Ama oturup yıldızlardan dünyadaki yeni nesle böyle masallar anlatmayın. Beş yeriz.