Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “uzaya bakın” çıkışıyla artan işsizlik ve pahalılık yerine “astronota ne diyeceğimizi” tartıştığımız 11 Şubat günü Atina’da Doğu Akdeniz’de işbirliği adı altında bir toplantı yapıldı. Yunanistan’ın ev sahipliğinde “Philia Forum”, yani “Dostluk Forumu” adı verilen forum, Doğu Akdeniz’de Türkiye katılmasa da pekâlâ siyasi ve ekonomik işbirliğine gidilebileceğini göstermeyi amaçlıyordu.
Gerçi Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis, forumun açılışında yaptığı konuşmada, Forumun “Türkiye’ye de açık” olduğunu özellikle vurguladı. Ancak Kıbrıs sorunu ortada dururken Ankara’nın yegâne amacının Türkiye’ye karşı eksen oluşturma çabası olarak gördüğü bu girişime katılmayacağı belliydi.
Nitekim Türkiye, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz’de “Dostluk Forumu” toplantısına katılmadı. Onun yerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy sert ve uzun sayılabilecek bir açıklama yaptı. Philia Forumu, Ankara’ya tam da Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de yeni adımlar attığı bir sırada bölgede işbirliği imkânlarını “baltalıyordu”. Aksoy ayrıca Foruma katılan “diğer ülkeleri” de “Yunan-Kıbrıs Rum ikilisinin oyunlarına gelmemeye” çağırıyordu.
Türkiye katılmadı ama kimler katıldı?
Türkiye’nin katılmadığı toplantıya bakın kimler katıldı ve başka kimler katılmadı?
Katılımcılar şöyle: Yunanistan, Fransa, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Mısır, Suudi Arabistan, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn.
Haklısınız, Suudi Arabistan, Irak, BAE ve Bahreyn’in Akdeniz’e kıyısı bulunmuyor, Basra Körfezine kıyıları var.
Fransa, Doğu Akdeniz coğrafyasında olmasa da Akdeniz’in önemli bir gücü.
Peki Doğu Akdeniz coğrafyasında olup da Forum’u pas geçen Türkiye’den başka hangi ülkeler var. Sayalım. Haydi iç savaşın vurduğu Suriye ve darmadağın Lübnan ile Libya’yı bir yana bırakalım. Ama İtalya da yok örneğin. İsrail de yok. Tunus da yok. Fransa gibi o da Doğu Akdeniz coğrafyasında bulunmasa da önemli bir Akdeniz gücü olan, Fransa ve İtalya gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi olan İspanya da yok.
Basra Körfezindeki Arap ülkelerini Atina’ya götüren tek unsurun Türkiye’nin canını acıtmak olduğu anlaşılıyor. Zaten Türk Dışişleri’nin “diğer ülkeler” derken kastettiği de onlar ve tabii ki Fransa.
Macron ve Erdoğan benzer taktiği güdüyor
Erdoğan’ın hem iç hem dış politikada zıtlaşmadan fayda uman çizgisi yıllardır biliniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da 2022’deki seçimlerinde için Türkiye karşıtlığını bir zıtlık unsuru olarak kullanmak istediği anlaşılıyor.
Oysa benzer siyaset çizgisi izleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanhayu, bu defa Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtlığı topuna girmemiş görünüyor. Hem de Miçotakis ile daha yeni görüştüğü halde. Bunda karşı karşıya kaldığı yolsuzluk soruşturmasının bir etkisi olduğunu sanmıyorum. Daha çok Türkiye ile gerilimi düşürme arzusunun işareti olarak görülebilir.
Ancak Kıbrıs açıklarında petrol ve gaz arama konusunda AB desteğini arkasına alan Yunan ve Kıbrıs Rum hükümetlerinin şimdi bu desteği Fransa üzerinden başka alanlara da yayma niyeti görülüyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkelerinin açık Türkiye karşıtlığını da belli ki manivela olarak kullanmak istiyorlar.
ABD’nin pozisyonu ne?
ABD’de Joe Biden ve yönetiminde Türkiye’nin Doğu Akdeniz siyasetini kınayan, yanlış bulan, Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken dahil önemli isimler var. Bu zaten gergin olan Türkiye-ABD ilişkilerinde etkisi artan bir unsur olabilir.
Ancak ABD Yunanistan’ın bu toplarına açıktan girmek istemiyor. S-400, F-35, YPG, Fethullah Gülen ve Halkbank/Reza Zarrab gibi sorunlara rağmen, NATO ilişkisinin devam ettiğinin son örneğini Karadeniz’de gördük. ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, Karadeniz’de iki ABD füzeatar muhribinin iki Türk firkateyni ve Türk savaş uçaklarıyla ortak tatbikatını öven bir Tweet mesajı yayınladı.
Bir yandan Senato’nun Biden’e Türkiye aleyhinde yazdığı mektup ve hâlâ Biden-Erdoğan görüşmesinin yapılmamış olması gerilimi devam ediyor.
Tabii arayınca demokrasi ve insan hakları gibi konulardan da bahsedileceği açık; en azından Çin Devlet Başkanı Şi Cingpin ile görüşmesinde öyle oldu. Diğer yandan ABD’nin demokrasi ve insan hakları konularını geçmişte her zaman kendi çıkarları için kolaylıkla bir kenara bıraktığı da biliniyor.
Diplomasi karmaşık bir iş. Bu bakışla, Yunanistan’ın Philia, Dostluk Forumu girişiminin bir diplomatik komedi olduğunu söylemek mümkün.