Global TV’de Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’i lime lime eden bir genç kadın olarak kamuoyunun dikkatini çekti 25 Şubat akşamı Gamze Pamuk Ateşli. Perinçek’in eril “sen anlamazsın” tutumuna da onu “ölçülü olmaya” davet ederek ağzının payını vermekle kalmadı. Bir zamanların Maocusu, bir zamanların PKK dostu, bir zamanların Kemalist’ti, sonra Avrasyacısı ve şu sıra Erdoğancısı Perinçek’in ağzından “MHP’nin başına geçmek şereftir” lafını da aldı. 1994 doğumlu, hukukçu ve CHP’ye taze kan olarak katılanlardanmış. Bursa, Osmangazi İlçe örgütüne kayıtlı, çocuk ve hayvan hakları savunucusu bir önceki dönem Parti Meclisinde de yer almış.
Perinçek’in MHP’ye övgü düzdüğünü, hele ki halefi olmaya adaylığını koymasını duyduğunda MHP lideri Devlet Bahçeli ne hissetmiştir acaba? Ne var ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın (“Allah söyletti” derler ya) dil sürçmesiyle dediği gibi, “maalesef” aynı saflarda görünüyorlar. Bu konuda Mehmet Yılmaz T24’te o kadar güzel yazdı ki, üzerine bir şey söylemek abes olacak, isteyenler şu bağlantıdan okuyabilir.
Üzerinde durmak istediğim CHP.
CHP’ye yeni çehreler ve muhalefet tarzı
CHP deyince zihinlerde daha çok yaşlı erkekler algısı bulunduğu için belki de içeride neler olup bittiğini göremiyoruz. Çünkü onların sesi daha çok çıkıyor ve bir siyaset gazetecisi olarak eksikliğimi kabul edeyim ki biz de daha çok onların sözüne itibar ediyoruz. Bunda Türkiye’nin baş döndürücü hızla değişen gündeminin de etkisi var. AK Parti yönetim kademelerinde gençlere, genç kadınlara -bir zamanlar daha çok- yer verilmesine dikkat eden bizler CHP’deki dipten gelen değişimi belki de yeterince göremiyoruz.
Oysa 2019 seçimlerinde İstanbul’u AK Parti’nin elinden alan örgütün başında genç bir kadın, Canan Kaftancıoğlu var. CHP’ye yeni tartışmalarla birlikte yeni bir dinamizm getirdiği görülüyor. CHP Genel Sekreterliğini yine genç bir kadın, iktisat profesörü Selin Sayek Böke yapıyor. Yetmiyor elbette, ama demek ki yer bulabiliyorlar
CHP’nin son aylarda AK Parti iktidarını zor durumlarda bırakan etkin muhalefetinde tabandaki bu dinamizmin etkisini tahmin etmek mümkün.
Belki de CHP içindeki statükocu yapıları “istemeyiz” direnişine sevk eden de bu dinamizmdir.
Muhalefet değişmedikçe iktidar değişmez
CHP tabanındaki değişim rüzgârına bir örnek daha vermek isterim. Temmuz 2020’deki CHP kurultayında en yüksek oyu CHP’nin bilinen ağır toplarından biri almadı. En yüksek, 1021 oyla Parti Meclisi üyeliğine birinci sırada seçilen kişi, İstanbul Milletvekili Yunus Emre oldu. 1982 doğuımlu. CHP’ye üniversitede katılmış, gençlik kollarında yetişmiş, halen TBMM Dışişleri Komisyonu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Komisyonu üyesi. Masamın üzerinde yeni başladığım bir kitabı duruyor, “Herkes İçin Demokrasi” başlığında. Daha önce “CHP, sosyal demokrasi ve sol” ve “Kökler: CHP, Devamlılık ve Değişim” diye iki kitabı daha yayınlandı. Sadece nutuk çeken değil, okuyan ve yazan bir kuşak bu.
Muhalefet değişmeden iktidar değişmez. Muhalefet yeterince ve doğru yönde değişiyor mu? Sorun bu.
CHP’ye yönelik parti-içi eleştirilerin çoğu CHP’nin değişmesine karşı tutum alıyor. Örneğin 2019 yerel seçimlerinde başarısı kanıtlanmış Millet İttifakı projesine karşılar; biraz “küçük olsun, benim olsun” anlayışı.
Parti içi muhalefet geleneği
Bunun istisnaları var. Örneğin, Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce kopuşuna katılmayıp içeride muhalefete devam edeceğini açıkça ilan eden Metin Lütfi Baydar ile görüşmesi önemliydi. Örgüt içi demokrasinin daha iyi işletilmesi ve daha kapsayıcı olunması için, 2018 seçimlerinden önce de itirazlarını açıkça dile getiren Yılmaz Ateş’in çıkışları da.
CHP’nin bu bakımdan önemli bir avantajı var. Artık aktif görevde olmayan ama her kriz anında yardıma koşan “Abiler” bunlar. Örneğin Muharrem İnce’nin gidişinin krize dönüşmemesi Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın devreye girmesiyle oldu. İstanbul’da yaşayan Altan Öymen’le de temas kurarak Deniz Baykal’a gittiler. Kılıçdaroğlu onlara kulak verdi ve yangın büyümeden söndürüldü. Muhtemel istifalar böylece önlendi.
Bu yazdıklarımızın çoğu örneğin AK Parti’de, MHP’de, HDP’de, hatta İYİ Parti’de söz konusu olamıyor. Yaklaşan AK Parti Kongresinde Erdoğan yeniden adaylığını koyarsa, karşısına aday çıkabileceğini düşünebiliyor musunuz? Çıksa demokrasi açısından hiç fena olmaz. Parti içi demokrasinin, genel başkanlık yarışı, parti-içi muhalefet geleneği aksayarak da olsa sürüyor CHP’de.
CHP muhalefet yapmıyor mu?
“CHP muhalefet yapmıyor” eleştirilerine karşın CHP son dönemde etkili muhalefet yapıyor ve belli konularda gündemi belirliyor. Örneğin asgari ücret konusunda standartları artık CHP ve CHP’li belediyeler belirler ve aşar oldu. CHP’ye insanları sokağa dökme işlevi yükleyenler bu tür kazanımları görmek istemeyebilir. Örneğin Berat Albayrak ve Merkez Bankası çıkışı Erdoğan ve AK Parti’yi resmen savunma pozisyonuna soktu. Erdoğan’ın yeni Anayasa çıkışı karşısına cumhuriyetin temel ilkeleri sorgusuyla çıkması da tartışmanın çerçevesini belirledi.
CHP’ye düşen, cumhuriyetin temel ilkelerinden, laiklik, hukuk devleti, çoğulcu demokrasi ve sosyal devlet ilkelerinden vaz geçmeden gerçekçi olmak. CHP’nin halihazırda tek başına iktidar olma şansı görünmüyor. Ama ittifaklar politikasıyla iktidara ortak olması ihtimali var.
Muhalefetin içeriği ve yöntemi bakımından Ankara’da Mansur Yavaş, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu iki ayrı tarz sergiliyor. İkisi de beğeni anketlerinde Erdoğan düzeyinde oy topluyor. İkisi de eski tazr siyasetle yeni tarz siyaseti köprülemeye çalışıyor.
Ama CHP’ye yeni isimler gerekiyor, Gamze Pamuk Ateşli gibi, Yunus Emre gibi isimler.