Suudiler pek akıllılar ya. Baktılar ki Biden seçimleri kazandı, ocak başında Katar’a ambargoyu kaldırıp; normalleşme yönünde adım attılar. Arap ülkelerinin kendi aralarındaki bu bölünmüşlüğün hem İran’a yaradığını gördüler hem de Biden’ın bu bölünmüşlükten hoşlanmayacağı bilinciyle ön almış oldular.
Biden ekibini açıkladıkça seçim kampanyasında seslendirilen demokrasi ve insan hakları mesajlarının da sözde kalmayacağını anlayıp bu konuda da adım atmaya başladılar. Geçen ay başında 2012’de hükümet karşıtı gösterilere katıldıkları gerekçesiyle idama mahkum ettikleri üç gencin cezasını hapis cezasına çevirdiler. Ardından tam 1001 gün cezaevinde tuttukları bir kadın hakları aktivistini serbest bıraktılar.
Ama Washington bu göz boyama taktiklerini yemedi. Biden yönetimi Suudi muhalif Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumlusunun Suudi Veliath Prens Muhammed Bin Selman (MBS) olduğunu koyan raporu kamuoyuna açıkladı.
Biden, kralla muhatap
Biden MBS’yi muhatap almayacağını söyleyerek Suudi Arabistan Kralı Selman biz Aldülaziz el-Suud’la görüştü. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamanın satır aralarından konuşmanın ana mesajının kabaca şöyle olduğunu varsayabiliriz:
“En büyük korkunun İran olduğunun farkındayım; merak etme seni İran karşısında zora sokmam; lakin sırf bu yüzden ve tabii sana milyonlarca dolarlık silah satıyorum diye, senin çağdışı sistemine göz yumduğum devir geride kalmak durumunda.”
Biden konuşmasında ABD’nin evrensel insan hakları ve hukukun üstünlüğüne atfettiği önemi vurguladı ve Kral Salman’a “ikili ilişkileri mümkün olduğunca güçlü ve şeffaf hale getirmek için çalışacağını söyledi” ifadesindeki “şeffaflıktan” çıkarımım bu oldu.
Biden zahmet edip bu mesajı vermek için Kralı aramış ama henüz benzer bir mesajı vermek için zahmet edip Ankara’ya telefon açmışlığı yok.
Büyükelçinin KAOS GL mesajı, insan hakları gündemi
Ama bildiğim bir şey varsa, demokrasi ve insan hakları konularının bundan böyle Türkiye’yle ilişkilerde gündeme geleceği ve bu konuda hazırlıklı olunması mesajının alt kademelerde çok net bir şekilde iletilmiş olduğu.
Zaten ABD’nin Ankara büyükelçisinin KAOS GL ile görüşmesini tweeter hesabından duyurması yeterince açıklayıcı.
Şimdi denecek ki ABD raporu açıkladı da ne oldu; yaptırım kararı almadı, yine eski tas eski hamam devam eder.
Kongre baskısı
İyi de ABD daha raporu açıklamadan Suudi Arabistan’ın Yemen’deki “saldırı” amaçlı askeri operasyonlarına desteği keseceğini ve bununla bağlantılı askeri satışları durduracağını açıklamıştı. Üstelik Kongre’deki demokratlar “Yetmez, saldırganla savunma amaçlı askeri operasyonlar arasındaki ayrımı nasıl yapacaksın; bu desteği tam olarak nasıl keseceğini net olarak açıkla” deyip Biden’a baskı yapıyorlar.
Tabii şunu da ekleyelim; Biden, kendisini muhatap almayarak egosu şişik Veliaht Prensi huzursuz edecek daha iyi bir yöntem bulamazdı.
Biden’ın tüm bu adımları ABD’nin bölgesel politikalarında kendisine baş ağrısı çıkarmayan “dost ve tarihi ortak” olarak nitelendirdiği bir ülkeye karşı atıyor olduğunu da hatırlatalım.
Şimdi soru şu: tüm bunlar Ankara’da nasıl değerlendirilecek ve cumhurbaşkanının 2 Mart’ta açıklayacağı bildirilen “reform paketine” nasıl yansıyacak.