2020’de Türkiye’de ne oldu? Bu soruya pek çok kişi “ne olmadı ki” diye cevap verecektir. Covid-19 salgını, milyonlarca insanın işsiz kalması, net döviz rezervinin negatife dönüşmesi, doların 5.9’dan 8.4 TL’ye çıkması, bir Merkez Bankası başkanının daha görevden alınması… Bütün bu olanlar büyük dalgalara ve hatta fırtınalara benzetilebilir.
Dolar, enflasyon oranı, faiz gibi temel ekonomik değişkenlerin oynaklığına karşın, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de günden güne, hatta yıldan yıla pek değişmeyen, son derece istikrarlı bazı değişkenler de var. Doğum oranı, ölüm oranı, nüfus artış hızı gibi demografik değişkenler istikrarlı değişkenlerin başında geliyor. Demografik değişkenler bir anlamda okyanus akıntılarına benzer, yavaş değişirler fakat değişimlerinin etkisi çok büyük ve kalıcıdır.
Türkiye’nin nüfus artış oranı son on yıldır %1.3-1.5 arasında değişir. Nüfus artışının en önemli kısmını doğal nüfus artışı (doğum-ölüm farkı) oluşturur ve nüfusun çok istikrarlı bir şekilde, yılda yaklaşık %1.2 artmasını sağlar. Net göç de, özellikle son yıllarda, nüfusun artmasını sağlayan ikinci önemli etkendir. Net göç, Türkiye’ye göç edenler ile Türkiye’den göç edenlerin farkından oluşur. Geçici koruma altındaki yabancılar, örneğin Suriyeliler, “geçici” olarak Türkiye’de bulundukları için nüfus içinde sayılmazlar.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre nüfus artışına ilişkin bir önceki paragrafta yazılanlar 2020’ye kadar geçerliydi. Maalesef nüfus artış oranı da artık “istikrarlı” değişkenler arasında değil. 2020 verilerine göre nüfus artış oranında çok sert bir düşüş yaşandı. Türkiye nüfusu 2018 ve 2019’da %1.48 ve %1.40 artarken, bu oran 2020’de %0.55’e düştü – bir başka deyişle nüfus artış oranı bir yıl içinde %60 azaldı. Şekil 1’de bu düşüşün ne kadar büyük olduğu net olarak gözüküyor.
Peki nüfus artış oranı neden düştü? Bunun üç nedeni olabilir: ölüm oranının artması, doğum oranının azalması ve net göçün tersine dönmesi, yani Türkiye’den göç edilmesi.
2021’de daha da düşebilir
Pandemiden dolayı ölüm oranının arttığı söylenebilir, fakat 2020’de hayatını kaybeden yaklaşık 450,000 kişi içinde Covid-19 kaynaklı kayıpların oranı yaklaşık %5. Gerçek sayının bunun iki katı olduğunu kabul edersek, Covid-19’un nüfus artış oranına etkisi sadece %0.05 oluyor, yani Covid-19 olmasaydı nüfus %0.55 artacağına %0.60 artacaktı. Pandeminin yarattığı belirsizlik ve kaygının doğum oranlarını azalttığı da düşünülebilir fakat Türkiye’de ilk vaka Mart ayında görüldüğü için böyle bir etki varsa (ki olabilir), bunun etkisi ancak 2020 sonundan itibaren gözlenecek. Pandemiden dolayı doğum oranında bir azalma olursa 2021 nüfus artış oranı daha da düşebilir.
Geriye kalan üçüncü etken, net göçler. Şekil 2’de 2009-2020 dönemi doğal nüfus artış ve net göç oranları görülüyor. 2020 verileri yaş dağılımı verileri temelindeki tahmine dayanıyor.[1] Şekilde görüldüğü gibi son 10 yıldır (2012 hariç) hep pozitif olan net göç oranı, 2020’de çok ciddi bir düşüş ile negatife dönüşmüş. Bir başka deyişle 2020’ye kadar Türkiye’ye gelenlerin sayısı gidenlerden fazla iken, 2020’de çok daha fazla insan Türkiye’den ayrılmış.
Doğal nüfus artış oranında 2014’den sonra hızlı ve düzenli bir düşüş gözleniyor. Türkiye (ekonomisi) açısından bu eğilim aslında çok daha önemli. Doğal nüfus artış oranının 2008-2014 döneminde ortalama %1.23 olmasına karşın, 2014’de bir kırılma yaşanıyor ve her yıl düzenli olarak düşmeye başlıyor (2020’de %0.79). Doğal nüfus artış oranının bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı düşmesi nüfusun yaş dağılımının da hızla değişmesine yol açacak. Artık genç nüfusun bir avantaj olmaktan çıkmaya başladığını, ekonomik gelişme açısından hayati önemde olan “demografik fırsat penceresi”nin hızla kapandığını ve bu çok önemli fırsatın elimizden kaçtığını söyleyebiliriz.
Son olarak net göçe bakalım. 2020’de net göçün negatif olduğunu, Türkiye’den ayrılan sayısının gelen sayısından daha fazla olduğunu söylemiştik. Son üç yıldaki net göçün yaş dağılımı Şekil 3’de yer alıyor. 2018 ve 2019’da özellikle
yaş gruplarında Türkiye önemli sayıda göç almıştı, fakat 2020 yılında bu eğilim tersine döndü ve Türkiye özellikle en üretken yaş gruplarında (25-34) net göç verdi.[2]
Günlük gelişmelerden biraz uzaklaşıp uzun dönemli eğilimlere bakıldığında, bu günlük iniş çıkışlar nedeniyle uzun dönemde neleri kaçırdığımız daha iyi anlaşılıyor.
—