Aslında Rize pek hesapta yoktu. Yoksa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Rize’nin Salarha mahallesini şehir merkezine bağlayacak tünelin açılışı ve 465 konut ile 12 dükkân inşaatının yakında biteceğinin müjdesini verirken millete seslenmek yerine Sivas’tan seslenmeyi tercih ederdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurutuluş Savaşının ilk adımlarından olan Sivas Kongresini 1919’da topladığı 4 Eylül günü Sivas’a hızlı trenle gelecek, “Nereden, nereye?” konuşması yapacaktı.
Olmadı. Neden mi olmadı?
Çünkü bu programın belli olmasından birkaç gün önce Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) “Hattın inşaatı henüz bitmedi” dedi; “Kazaya davetiye çıkarmayın”. Anlaşıldı ki Cumhurbaşkanına doğru bilgi verilmemiş, hat sendikanın söylediği gibi hazır değilmiş. Şöyle diyelim: Temeli “Ankara-Sivas 2 saat sloganıyla 2009’da atılan, 2012’de biteceği sözü verilen, gecikmelerle ilk maliyetinin çok üstüne çıkarak 10 milyar liraya ulaşan demiryolu hattı hâlâ bitirilmemişti. Kim mi bitirememişti? AK Parti döneminin yükselen inşaat şirketlerinden YDA ve Söğüt ortaklığı; Söğüt, malum Melih Gökçek döneminde Ankara’daki ihalelerin gözde şirketlerindendi. Trenin içinde Cumhurbaşkanı varken kaza yapması ihtimali büyük risk olarak değerlendirilince hızlı trenle Sivas’a giriş planı suya düştü.
Hızlı trenle giremeyince Sivas yerine Rize
Sivas’a hızlı trenle giremeyeceksem hiç girmem dedi ki herhalde Cumhurbaşkanı Sivas Kongresi yıldönümü törenlerine katılmak yerine memleketi Rize de “şehir içi trafiği rahatlatacak” tünel açılışında konuşmayı tercih etti.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop Cumhurbaşkanını bekleyen Sivaslıları yalnız bırakmadı, törenlere o katıldı.
Ama bu işin faturası Demiryolları (TCDD) Genel Müdürü Ali İhsan Uygun’a kesildi. O Uygun ki 25 kişinin öldüğü 2012 Çorlu, 9 kişinin öldüğü 2018 Marşandiz ve 2 kişinin öldüğü 2020 Kalecik tren kazalarında hakkında soruşturma açılmasına hükümet izin vermemişti. Bu defa gitti; 3 Eylül kararnamesiyle. BTS “Sel gider kum kalır” başlıklı bildirisiyle Uygun’a mahkemelerde hesap sormaya devam edeceklerini söyledi.
Uygun’un yerine daha geçen yıl Uygun’un imzasıyla Demiryollarından 40 milyon Avroluk ihale elan Sun Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkerim Murat Atik getirildi. Atik artık kendi şirketine yapılacak denetim raporlarına ve ödemelere kendisi imza atacak. Her gün “Bu kadar da olmaz” dedirten bir şey daha oluyor Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde.
Siyaset kulislerinde daha önce Erdoğan’ın Sivas hattı yüzünden görevden aldığı konuşulan Mehmet Cahit Turan’ın yerine atadığı Adil Karaismailoğlu’nu da aynı akıbetin beklediği konuşuluyor.
Tabii Ankara-Sivas hattının akıbeti hâlâ belirsiz.
Ama işte bu yüzden istikamet Rize oldu.
“Ulan oğlum bu ne hal?”
AK Parti Rize il yönetimi o kadar hazırlıksız yakalanmıştı ki çay paketleri bile hazır değildi. AK Partililerin katıldığı bir toplantıda bir grup kadın “Çay isteriz” deyince, Erdoğan Rize İl Başkanı İshak Alim’e çıkıştı. Daha önce Rize’de sel, Marmaris’te orman yangını ziyaretlerinde vatandaşa çay paketi attığı için eleştirilen Erdoğan, bu talebin tadını çıkartmak istedi. “Çay Paketi ister misiniz?” diye sordu. “Olmaz” dedi Rizeli partililer. Onlar Cumhurbaşkanıyla çay içmek istiyordu. Ama (eski adı Çaykent, daha eski adı Müderrisler olan) Salahra’daki binada ancak 50-60 kişi ağırlayabilirlerdi. “Sadece hanımlara” parti parti çay ısmarlamayı kabul etti Cumhurbaşkanı.
Ama Rize temasları asıl kentsel dönüşüm töreninde olanlarla konuşuldu. Cumhurbaşkanı -siyasiler bu işten pek memnun olmasa da çocukları yanına çağırdı. Ama yanında yer almak için gelen bir çocuğa herkesin önünde çıkıştı: “Ulan oğlum bu ne hal? Allah iyiliğini versin. Geç şuraya!” diye azarlayarak yanına almadı. Erdoğan’ı kızdıran çocuğun saç tıraşıydı; kâkül kısmı enseye göre biraz uzundu, Cumhurbaşkanı bunu uygunsuz bulmuştu.
Bir dakika sonra sıra resmî törenlerin su götürmez sakilliklerinden “toplu kurdele kesmeye” gelince diğer manzaraya tanık olduk. Önünde duran küçük çocuk, ne bilsin töreni, makasa davranınca Erdoğan, kapı çalar, ya da karpuz seçer hareketle çocuğun kafasını “tıktıkladı”; Cumhurbaşkanı oradayken kurdeleyi önce kesmek olmazdı. Olmadı da.
Meral Akşener de komünist oldu
Erdoğan’ın söyledikleri daha az ilginç değildi. Örneğin, bir vergi muafiyeti daha verdiği Rizeli müteahhit gözdesi Mehmet Cengiz’in İkizdere’deki taş ocağına karşı çıkanları komünist olarak ilan etti.
Malum, köylülerin bütün baskılara karşı hâlâ devam eden protestolarına destek olmak için İkizdere’ye giden İYİ Parti lideri Meral Akşener’e de AK Partililer “Siyonist oyunu” diye saldırmıştı. Erdoğan’ın bu protesto için Akşener’e “Gelin Hanım” söylemi tartışmalara neden olmuştu. Akşener şimdi komünist mi olmuştu? Erdoğan konuşmasında Akşener’i “Gezici” ilan etti; “Zulüm 1453’te başladı diyenlerle aynı saftaydı”.
Akşener o sırada Kadın Milli Voleybol takımının Avrupa üçüncülüğü maçı için Belgrad’taydı; tribünde “filenin sultanlarına” tezahürat yapıyordu, “Haydi kızlar haydi, tam zamanı şimdi” diye. Hollanda’yı yenip madalyalarını aldıktan sonra Akşener Belgrad’tan bir video çekti “Yokluğumu fırsat bilip bana sallamışsın” diye.
Erdoğan’ın Rize’de CHP’ye daha da yüklenmesi, “Dikili ağaçları mı var?” diye sorması acaba Erdoğan’ın gelecek seçimde AK Parti’nin Rize endişesinin de mi başladığı sorusunu aklıma getirdi. Malum Erdoğan çıkmadan önce Rize, bir başka hemşerisine, Mesut Yılmaz’a silme destek verirdi.
Kılıçdaroğlu ise Erdoğan’a cevap vermedi ama gece vakti evinin mutfağından bir video daha yayınladı; bu defa gençlere vaatlerde bulunarak. Aldıkları ilk otomobilden, ilk cep telefonundan vergi almayacağını ve işe girişlerde mülakatın kaldırılacağını söyleyerek.
Erken seçim yakın ufukta görünmüyor ama herkes seçimlerde sözü kadınların ve gençlerin söyleyeceğinin farkında.