Yetkin Report | Siyaset, Ekonomi Haber-Analiz, Yorum

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Almanya’da Scholz dönemi: Türkiye politikası değişecek mi?

Yazar: Murat Yetkin / 27 Eylül 2021, Pazartesi / Oda: Siyaset
Fotoğrafta, kendisi gibi sosyal demokrat bir siyasetçi olan eşi Britta Ernst ile görülen Olaf Scholz, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Almanya’da azalan desteğini ilk sıraya çıkarmakla kalmamış olabilir. Scholz, Avrupa’da sosyal politikalata dönüşün işaretini de vermiş olabilir. (Foto: Phototech/Twitter/Scholz)

Almanya’da 26 Eylül’de yapılan seçimleri Sosyal Demokrat Parti (SPD) adayı Olaf Scholz kazandı. Bundan bir yıl öncesine dek Alman sosyal demokratlarına artık siyaset sahnesinden siliniyor gözüyle bakılıyor, seçimin Hristiyan Demokratların adayı Armin Laschet ile Yeşillerin adayı Annalena Baerbock arasında geçeceği tahmin ediliyordu. Scholz, sadece Alman sosyal demokratların makûs talihini kırmakla kalmamış olabilir. Aynı zamanda Covid-19 sonrası Avrupa’da sosyal devlet ve yeşil ekonominin yükselişinin işaretini veriyor da olabilir. Göreceğiz. ABD’de Joe Biden’ın seçilmesindeki en önemli etkenlerden birisinin Donald Trump’ın koronavirüs mücadelesini hafife alması olduğunu unutmamak gerekiyor. Scholz’un, Fransız Maliye Bakanı Bruno Le maire ile birlikte kovit salgınıyla mücadele için 750 milyar Avroluk fonu oluşturan siyasetçi; bu da Avrupa’da biliniyor.
Tabii Angela Merkel’i Trump ile karşılaştırmamak gerekiyor; birbirlerine taban tabana zıt iki siyasetçi. Kendi adıma Merkel’i rahat soru sorulabilen, soruları yanıtlayan, kendisi de soru soran, dinleyen ve yüzüne karşı yapılan eleştirileri olgunlukla karşılayan bir siyasetçi olarak tanıdığıma memnunum. Merkel, 16 yıllık iktidarı boyunca hem Almanya ekonomisini ve siyasetini istikrara kavuşturdu hem de aslında Almanya’nın ötesinde Avrupa Birliğini temsil etmeye ehil tek siyasetçi olarak öne çıktı. Scholz, Almanya’nın ötesinde, Avrupa’daki o boşluğu doldurabilecek mi? Onu da göreceğiz, yorum için henüz çok erken.

Merkel’i rahatça soru sorulabilen, soruları yanıtlayan, kendisi de soran, dinleyen ve yüzüne karşı yapılan eleştirileri olgunlukla karşılayan bir siyasetçi olarak tanıdım.

Scholz: değişim ama küçük “d” ile

Scholz siyasete, yetiştiği Hamburg’ta SPD gençlik kollarında, “Genç Sosyalistler” grubunda başlamış. Hukuk okumuş. Gerhard Schröder döneminde SPD Genel Sekreterliğini, ilerleyen yıllarda Alman Parlamentosu Bundestag’ta Grup Başkan Vekilliğini yürütmüş. 2007’deki Hristiyan Demokrat-Sosyal Demokrat koalisyonunda, Merkel’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevini almış. 2011-2018 arasında Hamburg Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra yeniden kurulan CDU-SPD koalisyonunda Merkel’in Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığını üstlenmiş. Uzun yıllardır Merkel’in hem rakibi hem ortağı olmuş Scholz.
Çekirdekten yetişme, ılımlı ve güven veren bir siyasetçi olarak biliniyor. Geçenlerde bakanlığını da ilgilendiren bir yolsuzluk soruşturmasında rakiplerini “kumpas kurmakla” suçlamak yerine soruşturmayı destekelemişti örneğin; Türkiye için yabancı olduğumuz bir durum.
Scholz köklü değişimleri değil, “küçük harfle” değişimi, sosyal devlet, adalet ve çevre konularında islahat vaat ederek, az farkla da olsa iktidara geldi. Dolayısıyla, belki yeşil ekonomi dışında hiçbir konuda keskin dönüşler beklememek gerekiyor.
Yaptığı ilk açıklamada aklında seçimden üçüncü sırada çıkan Yeşiller ve dördüncü sırada çıkan Hür Demokratlarla koalisyon bulunduğunu söyledi. Yeşiller ve Christian Lindner’in adaylığını yürüttüğü FDP de böyle bir koalisyona sıcak bakıyor. Ancak CDU-CSU adayı Laschet ile rollerin tersine döndüğü bir koalisyon ihtimalinin de henüz masada olduğu anlaşılıyor.

Türkiye siyaseti nasıl değişecek?

Merkel’in Türkiye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan siyasetini iki döneme ayırmak gerekiyor. Birinci dönem, Erdoğan ile Türkiye arasında ayırım yapmadan Erdoğan’a şahsi eleştirilerde bulunduğu, Erdoğan’ın “Nazi” türü ağır suçlamalara da aynı sertlikte yanıt verip polemiğin uzamasına neden olunduğu dönemdir. Bu dönem, Frank-Walter Steinmeier’in Cumhurbaşkanı seçilip görevi devralırken yaptığı konuşma ile son buldu denebilir. Bundan sonra Erdoğan’ın şahsen hedef alınması, dolayısıyla polemiğe meydan verilmesi ve müttefik ülke olarak Türkiye’nin Erdoğan’a yönelik eleştirilerden ayrı tutulması söz konusu oldu. Bu da aslında Merkel hükümetinin aleyhine olan gerilimi düşürdü.

Scholz döneminde, özellikle Yeşil ve liberallerle koalisyon olursa Avrupa’ya Türkiye üzerinden göçmen akınından yatırımlara, demokratik özgürlüklere dek bakışın nasıl değişir?
Almanya’nın Türkiye siyasetinde değişiklik olup olmaması üzerine görüşlerine başvurduğum Alman diplomatik kaynaklarının söyledikleri şöyle özetlenebilir:
• “Her koalisyon anlaşmasında, her koalisyon ihtimalinde belli konularda küçük değişiklikler her zaman beklenebilir. Ama önemli olan Merkel-sonrası dönemde ileri derecede devamlılık, Alman dış politikasının belirleyici özelliği olacaktır. (Bu nokta geçtiğimiz hafta BM genel Kurulu sırasında Cumhurbaşkanı Steinmeir ve Dışişleri Bakanı Heiko Mass tarafından da vurgulanmıştı.) Buna politika önceliklerimiz arasında sayılan Türkiye ile çok özel ilişkilerimiz dahildir.”
Yani Almanya’nın Türkiye siyasetinde de değişiklik “küçük d harfiyle” olacak gibi, köklü değişiklik beklenmiyor.
Scholz, seçilmeden birkaç gün önce bir basın toplantısında Almanya’daki Türkler için “Siz artık bizdensiniz, ayrı gayrımız yok” gibilerinden konuşarak Almanya’daki Türkleri rahatlattı ama aslında Erdoğan’ın içten içe haz etmeyeceği bir şey söyledi. Bunun sonucunda Almanya “Ya Türkiye’de ya burada oy kullanacaksınız” gibi bir kural getirebilir mi?
Bir not daha: Almanya’nın Türkiye politikasının nasıl olacağı, “küçük d” ile olsa da nelerin değişebileceği biraz SPD’nin kimlerle koalisyon kuracağına bağlı. Yeşiller ve liberallerle bir üçlü koalisyon mu, yoksa Hristiyan Demokratlarla ikili “büyük koalisyon” mu? Ve hangisi olursa olsun, Dışişleri Bakanlığını hangi partiden, kimin üstleneceği.
Alman sosyal demokratları her zaman Türkiye’nin Avrupa ile yakınlaşmasına daha yakın, yabancı düşmanlığına ise uzak durdular. Çifte vatandaşlık konusuna da öyle. Koalisyon kurulur, toz duman dağılırsa onu da göreceğiz.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Almanya, Almanya-Türkiye, Angela Merkel, Avrupa Birliği, göç politikası, Murat Yetkin, Olaf Scolz, sosyal demokrasi, SPD, yabancı düşmanlığı

OKUMAYA DEVAM EDİN

Sade ABD mi? Diplomatik fiyaskoların faturası kime çıkacak?
Erdoğan’ın AB mesajı yeni bir fırsat olabilir mi?
Türkiye, istihbarat şeflerinin staj yeri gibi
  • Çalınan kişisel veriler: 5 adreste benzer paneller var10 Haziran 2023
  • Merkez Bankası Başkanlığı’na Hafize Gaye Erkan getirildi9 Haziran 2023
  • ABD ve AB Erdoğan’a İsveç’e derhal NATO üyeliği baskısı yapıyor9 Haziran 2023
  • İçişleri Bakanlığı’nda yolsuzluk iddiaları yükseliyor9 Haziran 2023
  • Mahalleli gözüyle seçimlere bakmak9 Haziran 2023
  • Meclis Başkanı seçimiyle beliren işbirliği ve transfer senaryoları8 Haziran 2023
  • Döviz kuru neden aldı başını gidiyor?8 Haziran 2023
  • Dolar rekor kırdı, TL bir günde yüzde 7 değer kaybetti7 Haziran 2023
  • CHP’nin açmazı: aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek7 Haziran 2023
  • Dışişleri Bakanlığında Hakan Fidan’la yeni bir dönem7 Haziran 2023
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

Made with ♥ by tbtcreative.com © 2022 yetkinreport.com All rights reserved.

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP