TBMM yeni yasama dönemine başlarken siyasi görünümü iki adım geriye çekilip şöyle özetlemek mümkün: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener son birkaç haftadır yaptıkları çıkışlarla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oyun planını sarsıyor. Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin özellikle Kürt meselesindeki katı tutumu Erdoğan’ın işini hiç de kolaylaştırmazken, HDP’nin “tutum belgesiyle” yaptığı çıkış, Kürt seçmenin AK Parti’ye geri-kazanımını zorlaştırıyor. Bu durum Bahçeli’nin yeni seçim yasası ve yeni Anayasa konusunda Erdoğan’a karşı pazarlık gücünü artırıyor gibi görünse de, neticede eldekinden olmak da var.
Üstelik Erdoğan’ın iç politikadaki bu zorlanması, ABD ile Rusya’yı birbirine karşı kullanma dengesinde ipleri elinden kaçırmak üzere göründüğü bir zamanda denk geliyor. Erdoğan’ın basit bir yurt sorunu eylemini bir Gezi Protestolarına benzetmesi için en büyük endişesini ele veriyor. En geç 2023’te yapılacak seçimlere dair oyun planı şimdiden sarsılmaya başlamasının en önemli nedenlerinden biri bu.
Muhalefet sokağa dökülmedikçe, Erdoğan oyun planındaki en önemli kozlardan birinden mahrum kalıyor. HDP’nin alışılmadık ölçüde -olumlu anlamda- uzlaşmacı son çıkışını da bu çerçevede değerlendirmek mümkün.
Biraz yakından bakalım.
Muhalefet blokunun oyun planı ortaya çıkıyor
Sadece Kılıçdaroğlu ve Akşener’in salvolarının sıralaması açısından değil, aynı zamanda içerikleri açısından da baktığımızda da CHP-İYİ Millet İttifakının zaman geçtikçe daha koordinasyon içinde davrandığını görmek mümkün.
Muhalefet blokunun oyun planında yeni perdeyi açan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın görevlerine bir dönem daha devam etmesi gerektiğini söylemesi oldu. İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasını (ihtimalini değil, tartışmasını) kapatan bu çıkışa İYİ Parti yönetimi destek verdi.
Böylece iktidar blokunun “Bizim aday Erdoğan, muhalefetin ne yapacağı belli değil” söylemini sarstı.
Anketlerde beğeni oranı yükselen Akşener, “Ben aday değilim” diyerek muhalefetin oyun planını bir adım daha ileri taşıdı. Böylece iktidarın, Akşener’in adaylığını açıklayarak Kılıçdaroğlu’nu zorda bırakacağı, ittifakı böleceği söylemi boşa çıkmış oldu.
Kılıçdaroğlu o aşamada “Kürt sorununu çözmek için HDP meşru muhatap olabilir” diyerek çözüm zeminini gizli görüşmelerde değil TBMM çatısı altında gördüğünü açıkladı. Bu çıkış, Kılıçdaroğlu’nun 2019 yerel seçimlerinden bu yana Erdoğan ve Bahçeli’nin İYİ ile CHP’nin arasını açmak için “HDP, CHP’nin gizli ortağı” söyleminden artık çekinmediğini gösteriyordu. İktidar blokunun beklemediği, İYİ Parti yönetiminin de HDP’nin TBMM’deki varlığını meşru gördüğünü vurgulaması oldu.
Akşener’in başbakanlık talebi ve HDP’nin tutumu
Akşener, Millet İttifakının seçim oyun planını, kendisinin Cumhurbaşkanı adayı değil Başbakan adayı olduğunu ilan ederek iktidar blokunun, aslında Akşener’in de mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden memnun olduğu propagandasını geçersiz kılması oldu. Akşener, Kılıçdaroğlu ile seçimi kazanmaları halinde, bir geçiş süreci ardından “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” geçerli kılmak ve zorluklarla kurduğu partisini de bırakmamak istiyordu.
GDP’nin tutum belgesi bu koşullarda yayınlandı. Kılıçdaroğlu’nun beyanı ardından, ilginçtir ki Türk solundan gelme Sezai Temelli’nin “Muhatap Öcalan’dır, İmralı’dır” sözlerini yalanlarcasına, Öcalan ve İmralıdan söz edilmiyordu. Selahattin Demirtaş de Edirne cezaevinden ağırlığını koymuş, “Muhatap HDP, çözüm yeri TBMM” diyordu.
HDP’nin bu tutumu kalıcı mıdır? Bekleyip görmek gerekir. Ancak rüştünü ispat etme çabası olarak görülmesi gereken bu çıkış, 2023’e doğru siyasi dengeleri etkileyecektir. HDP’nin iki ittifaka da katılma eğiliminde olmadığını açıklaması da muhtemelen en çok Akşener’i rahatlatmıştır.
Erdoğan’ın Kürt seçmen sıkıntısı
Muhalefet cephesinde bunlar olurken Erdoğan ve Bahçeli arasında seçim barajı tartışması baş göstermişti. Erdoğan’ın “Bizce yüzde 7 ama MHP yüzde 5 isterse düşünürüz” mealindeki konuşması, Bahçeli’yi köşeye sıkıştırdı ve yüzde 7’yi kabul ettiğini açıkladı. Erdoğan böylece Bahçeli’nin ittifaktan ayrılma kararını zorlaştırmak istiyordu. Buna karşın Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’ı desteklese de TBMM seçiminde bağımsız davranmak istediğini ortaya koydu.
O arada, AK Parti ve MHP’nin yeni seçim yasasına dair bütün maddelerde anlaşamadığı haberleri çıktı. Mevcut seçim bölgelerinin yerini alacak “daraltılmış bölge” sisteminin AK Parti tarafından önerilen sınırları sadece muhalefetin değil, MHP’nin de aleyhine çalışıyordu.
Ama asıl sorun, Kılıçdaroğlu’nun “HDP muhatap, çözüm Meclis’te” çıkışıyla birlikte baş gösterdi. Bahçeli’nin “Kürt sorunu da HDP’nin PKK’dan farkı da yoktur” demesine, zaten ABD’de hiç de kolay günler geçirmeden yurda dönen Erdoğan destek verdi. Kürt sorunu yoktu, bitmişti, çünkü AK Parti iktidarları çözmüştü. Bu Erdoğan’ı Kürt sorununu sadece PKK’dan ibaret gördüğü algısına yol açtı. HDP tutumu iktidar blokundaki tartışmanın işte o aşamasında açıklandı.
Beştepe’nin hesap hatası mı?
Bu durum Erdoğan’ın 2019 yerel seçimlerinden beri MHP ile ittifakı nedeniyle Kürt seçmenle yaşadığı sıkıntıyı kolaylaştıracak türden değil. Ekim başında Anayasa Mahkemesinden HDP’nin kapatılması yolunda çıkacak kararın Kürt seçmenin AK Parti’ye akmasını sağlayacağı yolunda bir oyun planı varsa eğer Beştepe’de, ciddi bir hesap hatası var demektir. Erdoğan’ın propaganda ekibinin son günlerde kedi sevme, maç seyretme türü çalışmalarının hayvanseverleri, gençleri ne kadar çekeceği de bekleyip görülmesi gereken bir hamle.
Özetle Kılıçdaroğlu ve Akşener’in salvoları bir yandan Erdoğan’ın nurlu ufuklar söylemine rağmen devam eden geçim sıkıntısı ve işsizlik sorunları diğer yandan Erdoğan’ın oyun planı birkaç açıdan sarsılıyor.
Bakalım ABD ile köprüleri atmayı göze almış görünen Erdoğan, Putin’le görüşmesinden nasıl dönecek? Dış politikanın ekonomi ve iç siyaset üzerindeki etkisini de yabana atmamak gerekiyor.