Adaylık tartışmasında bu perdeyi ilk açan kişi gazeteci arkadaşımız Emin Çapa oldu. İş dünyasından -ismini vermediği- tanınmış bir isim CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile daha sonra da İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile görüşmüştü. Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olmak üzere yeşil ışık görmüştü. Hayır yanıtı almadığı anlaşılıyordu.
İstanbul iş ve medya çevrelerinde bazıları CHP ve İYİ Parti içinde adaylık için doğallığından kuşku duyulmayacak bu kadar isim ortadayken neden dışarıdan başka isme ihtiyaç duyulsun diye düşünmeden isim-loto oynamaya başladı. Oysa Çapa daha bu bilgiyi paylaşırken bunun CHP’ye kurulmuş yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu “tuzağı” olabileceği uyarısında bulunmuştu.
Sonra birden başka isimler ortaya atılmaya başladı. Hatta popüler bir isim “yorum yok” gizemi dahi oluşturdu etrafında. Şimdi burada neden isim anmadığımı sorabilirsiniz. Açık söyleyeyim, zaten kendi PR’larını yaptıkları anlaşılan bu isimlere cevap hakkı verip kendi vaktimi de sizin de vaktinizi işgal etmemek için.
Onun yerine gidip Kılıçdaroğlu’na sordum.
Başvuran çok, söz alan yok
– Sayın Kılıçdaroğlu, son günlerde iş dünyasından bazı isimlerin sizinle Millet İttifakının cumhurbaşkanlığı adaylığı için görüşme yaptığı ve olumlu izlenim aldıkları yolunda haberler çıkıyor. Adaylık için olumlu görüş verdiğiniz kimse var mı? Varsa kimdir?
– Öyle bir şey yok. Doğrusu çok kişi geliyor. İş dünyasından, eski politikacılardan, bürokratlardan, başka kesimlerden… Rapor yazıp getirenler, özgeçmiş bırakanlar oluyor. Böyle bir beklenti var. Sanıyorum diğer liderlere de gidenler var.
Ben herkese aynı şeyi söylüyorum. Buna Millet İttifakı olarak karar vereceğiz. Ve henüz ve Sayın Meral Akşener ile olsun, görüştüğümüz diğer liderlerle olsun adayın kim olması gerektiği konusunda bir konuşmamız olmadı.
Burada durup tahlil edelim.
1- Kılıçdaroğlu ile görüşmeye gelen bir kişi değil, neredeyse bir kuyruk var,
2- Sokaktan geçen herkes CHP liderinden özel görüşme randevusu alamayacağına göre, talipler az çok toplumda ismi, yeri olan kişiler,
3- Kılıçdaroğlu, diğer muhalefet liderlerine başvuran başka isimler de olduğunu söylüyor,
4- Gelenler sadece iş dünyasından değil. Eski politikacılar, bürokratlar, vb de var.
Neden baştan “hayır” demiyor?
5- Kılıçdaroğlu adaylık konusunda hepsine aynı yanıtı verdiğini söylüyor: bu kararı Millet İttifakı olarak vereceğiz.
Bir soru daha var:
– Peki, gelenlere “Olmaz” deyip söylentilerin önünü kesme yoluna neden gitmiyorsunuz?
– Birincisi, kimseye “Sen olmazsın” ya da “olamazsın” demiyorum. Çünkü Millet İttifakı olarak belki de bir liderin önerisi o isimlerden birisi olabilir. O yüzden ben “olmaz” deme hakkını tek başıma kendimde görmüyorum.
İkincisi, böyle bir negatif dil kullanmak benim doğama aykırı. Ama ben kimseye olumlu bir yanıt vermiş de değilim. Defalarca adayı birlikte belirleyeceğimizi söyledim, söylüyorum.
Kılıçdaroğlu’nun bu söyledikleri ise şöyle tahlil edilebilir:
1- Kılıçdaroğlu’da diğer muhalefet liderleri de niteliklerini cumhurbaşkanı olmak için yeterli sayan talipler ve onları cesaret veren çevrelerdeki heyecanı canlı tutmak istiyor olabilir.
2- Doğru, Kılıçdaroğlu “hayır” demeyi sevmeyen bir siyasetçi. Ama bu konuda yalnız değil. Öteden beri siyasi liderlere baş vurup “hayırlı olsun” yanıtını “evet” zannederek boş havuza gözü kapalı atlayanların sayısını kimse bilmez.
3- Rağbet bu kadar fazlaysa, talipler ve onların çevresindekiler seçim için 2023 Haziran ayının beklenmeyeceğine, erken seçimin yakın olduğuna inanıyor olabilirler.
“Erdoğan ülkeyi yönetemez durumda”
– Erken seçim çağrıları yapıyorsunuz ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da MHP lideri Devlet Bahçeli de zamanında seçim diyor? Bu çağrılarınız karşılık buluyor mu?
– Erdoğan’ın ülkeyi yönetemez duruma geldiğini hepimiz görüyoruz. Aslında toplum bunun tanığı. Bizim erken seçim istememizi nedeni ülkenin hem ekonomik hem siyasi olarak daha büyük bir bunalıma girmemesi içindir. Türkiye’nin akılcı politikalarla bir an önce bu bunalımdan çıkışı içindir.
Üzülerek ifade edeyim Erdoğan’ın bütün politikası öç alma, nefret söylemi üzerine kurulu. Bu toprakların tarihini bilse, Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş’ı Ahi Evran’ı bilse, okuyabilse farklı davranır. Devleti yönetmenin sorumluğu var. Erdoğan o sorumluluğun bilincinde değil…
Biz aslında erken seçim diyerek Erdoğan’ı içinde bulunduğu kuyudan çıkarmak istiyoruz. Kendisini ve ülkeyi daha kötü duruma düşmekten korumak istiyoruz. Bakın işte “Karakış Fonu” önerimiz var. Samimi bir girişim; biz yapmayalım sen yap, yeter ki vatandaş sıkıntı çekmesin diyoruz. Dediklerimi oturup okusa ya da dinlese belki de hak verecek. Ama bunu yapacak olgunluğu yok.
Erdoğan artık Türkiye’yi yönetemez durumda.
“Erken seçim Erdoğan’ı kuyudan çıkarır”
Kılıçdaroğlu’nun “Erken seçim Erdoğan’u kluyudan çıkarır” demesi, kendisini de ülkeyi de “daha kötü duruma düşmekten korur” demesi dikkat çekici.
Bir konu daha var.
Erdoğan’ın son AK Parti Grup toplantısında Kılıçdaroğlu’na 2019’da Ankara, Çubuk’taki bir şehit cenazesinde yapılan saldırının videosunu göstermesine Kılıçdaroğlu “Korkmuyorum” yanıtı vermişti. Cumhurbaşkanının videoyu Kılıçdaroğlu’nun “siyasi cinayetler” endişesini dile getirmesi ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında soruşturma başlattığı sırada TBMM toplantısına taşıdır. Kılıçdaroğlu bu gelişmelere “Avukatları savcılığa dilekçe vermişler saldırı konusunda” yanıtını vermekle yetişniyor; “Dilekçe yerine savcılığa o videoyu gönderselerdi, aklı başına bir savcı saldırının kimlerden güç alınarak yapıldığını saptardı.”