Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yok saydığı 17 Aralık mali krizi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na göre “ülkenin felakete sürüklenişi”. İYİ Parti lideri Meral Akşener’e göreyse “devlet yönetim krizine dönüşüyor” ve artık derhal seçime gidilmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu açıkça Erdoğan’ın “akli melekelerini” sorgulamaya başladı. Ekonomi de siyaset de tehlikeli biçimde sertleşiyor.
17 Aralık’a dek krizi Türk lirasının değerinde ve alım gücünde inanılmaz kayıplarla tanımlamak mümkündü.
Ama işte İstanbul Borsası yükselişteydi. Önemli yabancı oyuncuların zaten çekildiği ve hayli sığlaşan Borsa doğal olarak lira cinsinden işlem yapıyor ve haftalardır yükseliyordu.
Borsa aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin krizi yok saymak, görmezden gelmek için tutunduğu daldı. 2021 başında 2825 lira olarak ilan edildiği sırada 384 dolar eden asgari ücret 16 Aralık saat 15.30’da, yüzde 50 artışla 4250 lira ilan edildiğinde 275 dolara düşmüştü. Tam bir gün sonra, 17 Aralık 15.30 da ise 256 dolara. Ama işte hükümet kontrolündeki medyanın yeni ekonomik planın başarısı olarak öne çıkardığı borsa vardı.
Erdoğan’ın asgari ücreti açıklarken sakın dolarla karşılaştırmayın sözüne rağmen 17 Aralık sabahı dolara hücum devam etmiş, 16 lira sınırını da aşmıştşı.
“Şaşkınlıkla izliyoruz”
Üç arkadaş öğle yemeğine oturduğumuzda, saat 13.00 gibi dolar 16 lira 60 kuruştu. Çay kahve söylediğimizde 17 lira sınırını aştı, kısa sürede 17,20 oldu. Biz kahveleri içerken Merkez Bankası piyasaya iki hafta içinde beşinci kez dolar sürerek müdahale etti, bir saat sürmeyen yemek buluşmamız sona erdiğinde dolar yeniden 16,60’a dönmüş ve piyasa ülkenin değerli döviz rezervlerinden bir kısmını daha silip süpürmüştü.
iş dünyasından ilk tepki, hem de sert biçimde geldi.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan 13.55’te Twitter üzerinden şunları söyledi:
* “Dün faiz indirimine (yüzde 15’ten 14’e) giden Merkez Bankasının bugün elindeki en kıymetli döviz kaynaklarını piyasaya sürmesini şaşkınlıkla izliyoruz.”
Aynı sırada TÜSİAD, TOBB gibi büyük iş kuruluşları da tepki verme hazırlığındaydı.
Nitekim saat15.24’te TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu şu Twitter mesajını yayınladı:
* “Piyasalarda yaşanan çalkantı ve döviz kurlarının geldiği seviye bir çok firmamızı endişelendiriyor ve olumsuz etkiliyor. Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini bekliyoruz.”
Bu adeta “bir şey yapın, böyle giderseniz batıyoruz” çığlığıydı.
“Piyasa pes etti”
Bu çığlığın Erdoğan’a iş dünyasındaki en önemli dayanağı sayılan TOBB’dan gelmesi, İSO açıklamasıyla birleştirilince Borsa bunu hükümetin bu işin içinden çıkamayacağı şeklinde algıladı. Ekonomi dünyasının önemli bir isminin telefon görüşmemizde söylediği üzere, “Piyasa pes etti”.
Borsa hızlı bir inişe geçti. Saat 13.15’te 2406 puanla rekor kıran Borsa 15.55’te 2335 puandan düşmeye başladı ve 17.20’de 2071 seviyesinde durdurulana dek, 1,5 saat içinde yüzde 8,5 değer kaybetti.
Bu belki de Türkiye’deki şirketleri daha da ucuza kapatmak için daha da ucuzlamasını bekleyen dış yatırımcılara iyi haberdi. Nitekim aynı saatlerde Varlık Fonu’nun Türk Telekom hisselerinin yüzde 55’ini almak amacıyla masaya oturduğu haberi çıktı.
Bu sırada CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski’yi arayıp tepki vermeye çağırdığını 18.40’ta yayınladığı şu Twitter mesajından öğrendik:
* “TÜSİAD Başkanı’nı aradım. Ülke yangın yeri. Aklî melekelerini kaybetmiş bir şahsın ülkeyi intihara sürüklemesini mi seyredeceğiz? Herkes konuşmalı artık, herkes! Seçim istiyoruz. Erdoğan ve Bahçeli’nin tek yapması gereken, kendilerinin gitme olasılığını millete göstermeleridir.”
Kılıçdaroğlu: kimse sessiz kalmamalı
TÜSİAD’ı aradım. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından rahatsız olmuşlardı, çünkü zaten hazırladıkları bir basın bildirisini, şimdi sanki o söyledi diye yayınlamakta tereddüt ediyorlardı.
Nitekim ilerleyen saatlerde 21.23’te Kaslowski Twitter hesabından Kılıçdaroğlu’nun hitaben şunları söyledi:
* “Sayın @kilicdarogluk, TÜSİAD bağımsız ve gönüllü bir iş dünyası örgütü olarak, telefonda da belirttiğim gibi, ekonomide yaşadığımız sorunlarla ilgili görüşlerini uzun zamandır kamu kurumları ve kamuoyu ile paylaşmaktadır, paylaşmaya devam edecektir.“
Bu açıklama gelmeden Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Bugünkü (18 Aralık) belediye başkanları toplantısı için Kayseri yolundaydı.
Şunlar söyledi:
* “Artık kimse sessiz kalmamalı. Yönetemiyorlar. Tek kişi karar veriyor. Ya artık etrafını da dinlemiyor, ya da etrafı da yaptıklarına ortak. Ülkeyi felakete sürüklüyorlar.
. “İş dünyası kaygılı. Kimse mal alıp sarmak istemiyor. Maliyet hesabı yapamıyor. Tedarik zincirinde de kırılma olursa iş daha da ciddileşecek. Erken seçim kararı alsınlar, dolar da düşer, ekonomi de toparlanır.”
Akşener: devlet krizine dönüşüyor
İYİ Parti lideri Meral Akşener’le de güney illeri ziyaretinden dönüşte havalanında konuştum. Devlet krizi tespiti yapıyordu:
* “İş devlet yönetim krizine dönüşüyor. Hazine ve Maliye Bakanının (Nureddin Nebati) kardeşi (Seyfullah Nebati) bir gün önceden Merkez Bankasının faizi bir puan indireceğini söylüyor ve öyle oluyor. Bunu duyan kimler dolarla oynadı acaba?
* “Buna savcılar “insider trading” yani içeriden bilgi sızdırarak ticari kar sağlama soruşturması açtı mı? Neden açmadı? Hukukun, adaletin olmadığı yerde ekonomi düzgün işler mi?
* “Yönetim krizi işte budur. Uçurumun kenarında sallanıyoruz. Bunun altında partili Cumhurbaşkanı sistemi yatıyor. Bir an önce seçime gitmeliyiz.”
Dolar mı? Bu yazıyı yazdığım 18 Aralık sabah saatlerinde 16,60 idi. Sizin okuduğunuz dakikada ne olacağını bilemem.
Ama 17 Aralık krizi işte böyle seyretti. Sadece ceplerimizi değil artık ülkenin milli güvenlik ve dış politikasını da etkileyen kriz yönetilemiyor, bu da ayrı bir sorun.