Tam da Kazakistan’da halkın yakıt ve gıda zamlarını protesto için sokağa, meydana döküldüğü 4 Ocak günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Ankara’da AK Parti il başkanlarına hitabında muhalefete şu uyarıda bulundu:
• “Utanmadan, sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş. Siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz, dökülün. 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün, siz de aynı dersi evvel Allah alırsınız. Biz de Cumhur İttifak’ı olarak hepinizi önümüze katarız ve gideceğiniz yere kadar kovalarız.”
Erdoğan bu sözleri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 3 Ocak’ta Mersin Cumhuriyet Meydanında halkın karşısına birlikte çıkmalarının ertesi günü söyledi. Erdoğan muhalefetin meydana çıkmasından rahatsız. Kılıçdaroğlu daha bir ay önce Mersin’deydi. Valilik Cumhurbaşkanının miting yaptığı meydana “O açılıştı” diye izin vermeyince Mersin’in CHP’li Belediye Başkanı Vahap Seçer, metro temel atma töreni ilan etmişti. Törene, 2019’da Mersin’de CHP’yi desteklemeyen Akşener de katılmış, birlikte Erdoğan’a erken seçim çağrısı yapmışlardı.
Muhalefeti sokak baskınıyla tehdit
Muhalefetin Mersin’de aynı meydanda Erdoğan’dan çok kitle topladığı fotoğraflarla sabit. Mersin, Adana, Hatay gibi Güney illerindeki rahatsızlık gözle görülür halde. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son zamanlarda ziyaret etmediği memleketi Osmaniye’ye üst üste iki muhalefet lideri, önce Akşener, sonra da DEVA lideri Ali Babacan gitti. Tabii bütün yollar İstanbul’a çıkıyor. Ne Erdoğan ne de Bahçeli asıl sorunlarının İstanbul olduğunu, seçimle kaybettikleri İstanbul’u polisiye yöntemlerle almak istediklerini açık etmiyorlar mı? Ekrem İmamoğlu bu nedenle hedefte değil mi?
Sokağa dökülme kavramının bir isyan boyutu var elbette. Ama Anayasa Mahkemesinin 2015’te verdiği bir karara göre barışçıl sokak gösterisi Anayasal hak.
Meydana çıkmak ise siyasette zaten meşru yeri olan bir kavram. Siyasi partilerin meydana çıkıp halka hitap etmelerine, halkın 15 Temmuz darbecilerine karşı çıkışını örnek gösterip siyasi muhalefete darbeci muamelesi yapmak ne anlama geliyor? Erdoğan, bu noktada “Cumhur İttifakı olarak” muhalefeti “önüne katıp kovalamak” tehdidiyle MHP’nin sokak gücüne güvendiğini de söylüyor adeta.
İktidara “iç savaş narası” suçlaması
Erdoğan’ın bu sözlerine Kılıçdaroğlu kısa süre sonra Twitter’dan aynı sertlik ve iddiada yanıt verdi:
• “Ey Saraydaki Şahıs, oy oranlarını gördükçe dilinin söylediğini kulakların duymaz oldu. Bugün resmen iç savaş naraları atmaya başladın. Bu millet bunları yemez! Bu millet sen ve sülalen saraylarda yaşayasınız diye sokaklarda kan dökmeyecek.”
Akşener de Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal ile yaptığı görüşmeden sonra sert konuştu; Cumhurbaşkanına bir “psikyatriste görünmesini” tavsiye etti.
YetkinReport’ta ayrı bir haberde okuyabileceğiniz Kadir Has Üniversitesinin yıllık Türkiye Eğilimleri araştırması kutuplaşmanın arttığını gösteriyor. Bu ortamda iktidar muhalefete meydana çıkarsa darbeci muamelesi göreceği tehdidinde bulunuyor, muhalefet de iktidarı iç savaş narası atmakla suçluyor.
İktidarın ülkeyi “iç savaşla” tehdit ettiğini söylemek de son derece iddialı ve sert bir söylem. Siyasetteki sertleşme elindeki devlet gücünü tereddütsüz kullanacak iktidar lehine olabilir.
Öte yandan Bahçeli’den sonra Erdoğan’ın da Kılıçdaroğlu’nu dini söylemle vuracağı anlaşılıyor. Diyanet uygulamalarına CHP’den gelen “Orta Çağ zihniyeti” benzetmesi, belli ki önümüzdeki günlerin ana teması olacak iktidar cenahında.
Hayır, rekor enflasyon olmayacak. Fahiş fiyat artışları, fahiş enerji zamları ve her şeye zamlar olmayacak.
- 5 Ocak 2022, saat 15.42’de güncellenmiştir.