Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Kalkınma Holdinginin (ADQ) Başkanı Muhammed Hasan el Suwaidi, İngiliz Financial Times gazetesine açıklamalarda bulunmuş. Zayıflayan Türk lirası ve yüksek enflasyonun ekonomik kriz ihtimalini doğurduğunu ancak kendileri için büyük alım fırsatı ortaya çıkardığını söylemiş.
Türkiye’de finans, lojistik ve gıda alanında yatırımlarla ilgileniyorlarmış. Türkiye Varlık Fonu’yla -kendi portföyündeki bazı şirketler dahil- ‘birkaç fırsat’ üzerindeki görüşmelere çoktan başlamışlar, Suwaidi’den öğreniyoruz. Peki, satılacak bir şey bulabilecekler mi? Ona da yanıtı vermiş:
“Sizi dahil edebilecekleri veya sizin onlar üzerinden bir platform geliştirebileceğiniz, bazı kenarda kalmış varlıkları bulunuyor.”
Türkiye Varlık Fonu (TVF) üyelerini birazdan tek tek sayıp sorumluluklarını hatırlatacağız ama daha önce bir şeyi daha hatırlayalım. Katar Dışişleri Bakanı Abulrahman El Sani, daha bir ay kadar önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında söylediklerini: Türkiye’nin ekonomik zorluklarının ortaya çıkaracağı fırsatları yakından izliyorlardı.
Petrol ve gaz zengini Arap ülkeleri Türk ekonomisinin daha da zayıflamasını iştahla bekliyorlar.
Arap yatırımcıların TVF ilgisi
Katar ve Arap Emirliklerinden gelen yatırımcıların Türkiye’de finans, lojistik ve gıda başta olmak üzere, kriz yüzünden bütçe hazırlayıp fiyatlandırma yapamayan özel şirketleri yok pahasına alma niyeti ayrı bir konu.
Türkiye Varlık Fonu ise hepimizi ilgilendiriyor. Bakın Muhammed el Suaidi’nin görüşmeler başladıklarını ilan ettiği TVF şirketleri arasında neler var:
Finans sektörü: Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Borsa İstanbul, Türkiye Sigorta, Türkiye Hayat Emeklilik.
Lojistik-ulaştırma: Türk Hava Yolları, Türkiye Denizcilik İşletmeleri, PTT, İzmir Alsancak Limanı.
Enerji: BOTAŞ, Türkiye Petrolleri
Teknoloji-telekom: TürkCell, TürkSat, Türk Telekom
Gıda ve tarım: Çaykur, Türk Şeker (ve kontrolündeki 15 şeker, 2 alkol fabrikası), Kayseri Şeker.
Şans oyunları: At yarışı bahisleri, kazı-kazan, sayısal loto, şans topu ve benzerleri.
Acaba Abu Dabi Kalkınma Holdingi yöneticisi “kenarda kalmış bazı varlıklar” derken Türkiye’nin elindeki bu değerlerden mi söz ediyor? Ziraat Bankasına, TürkSat’a, THY, BOTAŞ ya da Çaykur’a mı batan geminin malları gözüyle bakıyor? Görüşmeler hangi varlıklar üzerinde devam ediyor?
TVF şirketlerinin inanılmaz değer kaybı
TVF kurulduktan sonra, Şubat 2017’de ilan edildiği üzere şirketlerinin piyasa değeri 31 milyar lira idi. O zaman dolar 3,7 liraydı. 31 milyar lira yaklaşık 8,4 milyar dolar ediyordu. Bugün dolar 13,5 lira. 31 milyar üzerinden düz hesap yaparsak TVF şirketlerinin toplam değeri, Türk Lirasının inanılmaz değer kaybıyla 2,3 milyar dolara düşmüş görünüyor.
İşte Arap yatırımcıların iştahını kabartan bu tablo.
Pekala Batılı yatırımcıların neden gelip batan geminin malları mantığıyla Türkiye’nin milli şirketlerini ucuza kapatmaya çalışıp çalışmadıklarını sorabilirsiniz. Birincisi, onlar böyle küçümsercesine değil, usturupluca yapıyorlar. İkincisi, onlar da ucuzluk ve coğrafi avantaj fırsatını görüyor ama siyasi ve ekonomik belirsizlikler ve siyasallaşmış yargı algısı nedeniyle bugünün Türkiye’sine yatıracakları paranın hesabını kendi kurum ve yargılarına karşı verememe kaygısı yaşıyorlar. Bizi çok düşündüklerinden değil yani.
Bu arada, Suwaidi görüşmeler sürüyor dedi ama sonuçlanan görüşme ve satışlar da var. Örneğin ADQ ve Abu Dabi Liman İşletmeleriyle TVF arasında mutabakat muhtırası imzalanmış durumda. Erdoğan’ın Şubat ayında beklenen BAE ziyareti sırasında Türkiye Denizcilik İşletmeleri ve/veya İzmir Alsancak Limanı hisse satışı işlemleri tamamlanabilir.
TVF yönetiminde kimler var?
Şimdi de bu varlıkları yöneten ve satış görüşmelerini yürüten TVF’nin Yönetim Kurulu Üyelerini tanıyalım.
TVF Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan.
TVF Başkan Vekili Erişah Arıcan: aynı zamanda Borsa İstanbul’un da Başkanı.
Alparslan Çakar: Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Bankalar Birliği Başkanı.
Burak Dağlıoğlu: aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesinden arkadaşı.
Fuat Tosyalı: Sanayici, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Başkanı, Dış Ekonomik İlişkiler kurulu YK üyesi.
Rifat Hisarcıklıoğlu: Türkiye Odalar ve borsalar Birliği (TOBB) Başkanı. Eskihisar Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Eurochambers Başkan Yardımcısı.
Arda Ermut: Aynı zamanda TVF Genel Müdürü. Daha önce THY Yönetiminde bulundu. Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesinden arkadaşı.
Hisse satışları dahil bütün kararlar bu TVF yönetimin yetki ve sorumluluğunda.
Değerli yalnızlık diyerek gelinen yer
Türkiye ve Katar bir süredir yakın dostluk ilişkisi içinde. Oysa Birleşik Arap Emirlikleri ve onun fiili yöneticisi Veliaht Prens Muhammen bin Zayed (MBZ) birkaç ay öncesine dek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetince Türkiye’nin düşmanı sayılıyordu. 15 Temmuz darbe girişimini el altından destekleyenler de onlardı, Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Libya’da Mısır ve Rusya ile Türkiye’nin karşısında yer alanlar, Filistin davasına karşı İsrail’le saf tutanlar da.
Sonra, 2021 başında mali kriz iyice kendini göstermeye başladı. O arada Arap Emirlikleri de ABD’nin telkiniyle kabuğuna çekilmeye başladı, yollar kesişti. Önce istihbarat servisleri görüşmeye başladı. Sedat Peker’in BAE’den Erdoğan hükümeti ve özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya salvoları vesile oldu, bir baktık 24 Kasım’da MBZ Erdoğan tarafından Beştepe’de kırmızı halıyla karşılandı. Şimdi MBZ Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanırken, bu akbaba yaklaşımı ortaya çıktı.
Arap yatırımcılar Türk ekonomisinin daha da kötüleşmesini bekleyedursun, bizler dış politikada “değerli yalnızlık” tezinin sonuçlarını da yaşıyoruz bir yandan.
Ona da ayrıca geliriz bir gün.