Diyeceksiniz ki, sadece Kılıçdaroğlu değil, bütün millet istiyor Erdoğan’ın zamları geri almasını. Ama 9 Şubat gecesi alışılmadık bir şey oldu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zamları geri geri alana dek elektrik faturasını ödemeyeceğini ilan etti. Kimseye siz de ödemeyin demedi ama kendisi ödemeyeceğini söyledi.
Böyle bir boykot ilk defa görülüyor. Gandi benzeri bir sivil itaatsizlik duruşu.
CHP lideri Twitter üzerinden yaptığı duyuruda Erdoğan’dan elektrik faturalarındaki KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indirmesini, vatandaşlardan da banka hesap (IBAN) numaralarını yazarak #sırasende etiketiyle @RTErdogan adresine iletmelerini istedi.
Soru şu: fiyat artışlarını protestolar artarken ve muhalefet lideri boykot başlatmışken Erdoğan zamları geri alabilir mi?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “faturalar üzerinde çalışıyoruz” demecinden itibaren konuşulan bu. Erdoğan daha önce şiddetli itirazlar üzerine aylık tüketim alt sınırının 150 kilovattan 210 kilovata çıkarıldığını sanki 150 kilovata indiren kendisi değilmişçesine müjdelemişti. Bu da yetmedi. İşyerleri ayakta, zamların geri alınması isteniyor.
Erdoğan yanlış hesabı kabul edecek mi?
Hükümet de onu yapacak muhtemelen. Ankara’da 210 sınırının şimdi de 250 kilovata yükseltileceği konuşuluyor. Belki en alt tüketim düzeyindeki evlerin elektriği -yine zamlı olarak ama ek yüzde 25 ödemeden”- almasını sağlar ama ne işyerlerini ne fabrikaları rahatlatır.
Elektrikte tüketim kademelerini değiştirmesi de ne sanayi ne ticaretin işine yarayacak ama Cumhurbaşkanı yanlış hesaplarla karar aldığını, kararlarından geri dönmek durumunda kaldığını kabul etmiş olacak.
Peki, bu hesapları kim yapıp Cumhurbaşkanının önüne koyuyor Allah aşkına? Üç gün elektrik alamayan Isparta halkından “helallik” isteyen Enerji Bakanı Fatih Dönmez mi? 150’den sonra 210 sınırı da yetmediğine göre aradaki fark kimden çıkacak? Elektrik şirketleri “Beşli” müteahhitlik şirketlerinde verilmiş durumda. Onlar ne diyecek kötü gün kârlarının azalmasına?
Mesele biraz da orada zaten. Kimse demeyecek mi “Madem 210, 250 ya da her ne olacaksa durumu kurtarıyordu da neden alt sınırı 150 tuttunuz?” diye.
Yandaş müteahhitler daha çok kazansın diye mi?
Yanıtı belki AK Parti iktidarında dünyanın alt yapı yatırımlarında en fazla ihale alan on şirketlerinden olan Kolin ve Cengiz ortaklığıolan Kolin ve Cengiz ortaklığı olan CK Enerji’ye bağlı Akdeniz Elektrik şirketinin kâr oranlarında saklı. Isparta fiyaskosundan şirketin devletten kilovatsaati 32 kuruştan aldığı elektriği vatandaşa 137 kuruş (210 kilovat üstü 206 kuruş), sanayiye 175 kuruş, iş yerlerineyse 274 kuruş gibi fahiş kârlarla sattığı öğrenildi.
Kılıçdaroğlu’nun video mesajında “tanıdık isimler” dediği onlar. Seçim vakti yaklaşıyor. Artık CHP yönetiminde olan Büyükşehir belediyelerinden kaynak aktarılamayınca AK Parti kendi döneminde dünya çapında büyüyen müteahhitlik şirketlerine dönecek belki de “sıra sizde” diye. Bu işin spekülasyon tarafı ama özelleştirilen elektrik satışını kontrol eden şirketler kârlarından fedakârlık etmesin diye vatandaşın kaldıramayacağı yük altına itildiği algısı çok yaygın.
Sadece Kılıçdaroğlu değil ki zamları kabul edilemez bulan.
Cemevleri, belediyeler, doktorlar, esnaf
Esnaf faturaları camlarına asmaya başladı. Bazı kafe ve lokantalar fazladan ısınma parası almaya başlamış; insanlar fırsatçılık ve düzenbazlığa itiliyor adeta, işyerleri müşteriyle karşı karşıya getiriliyor.
Cemevleri, Camilerden elektrik, su parası alınmazken kendilerine gelen faturaları ödemeyeceklerini açıkladı bile. Diyanet her vatandaşın vergisiyle ayakta ama sadece camiler yararlanıyor imkanlarından; bu tartışma da yeniden başlamış oldu.
CHP’li 11 büyükşehir belediyesi, daha önce hükümetten taleplerine karşılık alamayınca bir ortak açıklama daha yaptı. En azından şehir içi ulaşım amacıyla kullanılacak akaryakıttan vergi muafiyeti istiyorlar. Ve doğal gaz kullanımında kolaylık. Cevap dahi alamıyorlar.
Ama zaten insanları çileden çıkaran zamlar elektrikle sınırlı değil, biliyorsunuz. Doğal gaz ve akaryakıt da öyle.
Yalnızca elektrik değil ki
YetkinReport yazarı Filiz Pehlivan doğal gaz zamlarının sanayi ve ticareti ne hale getirdiğini yazdı geçenlerde; bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Akaryakıta, yani benzine, mazota, otogaza yeni zamlar yapılıyor. Daha önce akaryakıta yapılan zamlar döviz kuru artışına bağlanmıştı. Bunun da tam doğru olmadığı ortada. Çünkü, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Londra’daki yatırımcılara 13,5 lira civarındaki dolar kurunun pek değişmeyeceğini söylediği sırada, dolar kurunun 18 lira sınırına dayandığı 17 Aralık düzeyinden daha yüksek fiyata satılıyor akaryakıt. Yani kur azalınca azalmamış, artmış.
Bunlara bağlı olarak gıda ve temel ihtiyaç fiyatları giderek artıyor. İYİ Partili Ümit Dikbayır ve eşinin günlerdir asgari ücretle alışveriş yapmasını izliyor Sözcü gazetesi; son alışverişte bazı ürünleri kasada bırakmak zorunda kalmışlar.
Erdoğan zamları geri alabilir mi?
AK Partili Hamza Dağ “Vatandaş hala bizden istiyor, demek ki umudu bizde” diye avunuyor. AK parti 19 yıldır hükümette, vatandaş bozduğunu düzeltmeyi elbette sizden isteyecek. AK Partinin savunma pozisyonu da zayıflamış görünüyor.
Erdoğan bu koşullarda, hem de Kılıçdaroğlu ön alan bir zamanlamayla zamları geri almasını istemişken zamları geri alamaz. Ayrıca Hazine’nin gelir kaybının da yandaş şirketlerin kâr kaybının da göze alınması zor.
Muhtemelen bazı vergi muafiyetleri ve dediğimiz gibi elektrik kullanım kademesinin düşürülmesi gibi adımlar, sanki milleti isyan ettiren zamları ilan eden başkasıymış gibi Erdoğan’ın halkı zulümden gibi sunulacak belki de. Ancak (Necmettin Erbakan’ın deyişiyle) bu “pansuman tedbirlerinin” belki en dar gelirli kesimin hane gelirlerine etkisi olabilir. Ama sanayi ve ticarete pek faydası olmayacak gibi.
Bakarsınız tam bu sırada birden “Katar müjdesi” verir propaganda ekipleri, “para geliyor, şirket satın alıyorlar” diye, biraz da onunla oyalanırız, faturalar ödenmeyi beklerken.