Türk Silahlı Kuvvetlerinin 19 Nisan akşamı Ankara’daki İran Ordu Günü davetinde üç tuğgeneral ile temsil edilmesi doğrusu benim için gecenin sürpriziydi; yüksek düzeyde katılım sayılırdı. Aralarında en kıdemli olan Millî Savunma Bakanlığı Harita Genel Müdürü Hurşit Ağırcan konuşmasında “bölge ülkelerinin, özellikle komşuların birlikte çalışma” zorunluluğunu vurguladı. İran Büyükelçisi Mohammad Farazmand ise İran İslam Cumhuriyetinin ABD ambargolarına rağmen kırk yıldır yıkılmadığına vurgu yaptıktan sonra İsrail askerlerinin Kudüs’te Mescidi Aksa’daki son saldırısını kınadı.
Birkaç saat önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u telefonla aramış olaylara karşı önlem alınmasını istemişti. 18 Nisan’da Ankara’daki diplomatik temsilcilere verdiği iftar yemeğindeki konuşmasında da bu konuya değinmişti ama kınamanın tonu öncekilere göre ılımlıydı. İsrail basınında Mescidi Aksa’nın Ramazan Bayramı sonuna dek Yahudi ziyaretçilere kapatılacağı haberi muhtemelen Erdoğan’ın (BM Genel Sekreteri Antonio Guterres dahil) bu girişimleri sonucuydu.
Bunlar hep aynı gün içinde oldu
Yine aynı gün, Türk jetleri ABD’nin Doğu Akdeniz’de bulunan Truman uçak gemisinden kalkan jetlerle ortan tatbikat yapıyordu. Bu arada Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de 11 Nisan’da başlayan Mavi Vatan deniz-hava tatbikatı da 18 Nisan’da Irak’taki PKK hedeflerine yönelik başlayan “Pençe-Kilit” askerî harekâtı da devam ediyordu.
Aynı 19 Nisan günü ABD Başkanı Joe Biden bir grup liderle video konferans düzenleyerek Ukrayna’ya daha fazla silah ve askeri malzeme gönderilmesini görüştü. Görüşmeye İngiltere, Kanada, Japonya, Fransa, Almanya, İtalya (yani G7 ülkeleri), ayrıca Polonya ve Romanya liderleri ile NATO Genel Sekreteri, AB Komisyonu ve Konseyi başkanları katıldı. ABD, İngiltere ve Kanada’nın Ukrayna’ya daha fazla silah gönderme kararı aldığı, diğerlerinden henüz ses çıkmadığı anlaşılıyor.
NATO’nun şimdiye dek düzenlediği en büyük siber savaş tatbikatı da Ukrayna Krizi üzerine yine 19 Nisan’da Estonya’da başladı. Türkiye de katılıyor. Milli Savunma Bakanlığı Siber Komutanlığının yanı sıra adı henüz açıklanmayan başka unsurlar da var Türkiye’den; Füsun Sarp Nebil’in bu konudaki haber analizini bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Karadeniz’de savaş uyarısı
Yine de Moskova’dan ses geldi. Kritik konularda Rusya’nın gayrı resmi sözcülerinden sayılan emekli korgeneral Yevgeni Bujinski, Türkiye’nin şimdiye dek Montrö Sözleşmesiyle bunu önlediğini ancak ABD gemilerinin Karadeniz’e girmesinin savaş nedeni olacağını söyledi. Bujinski 2017’de de Suriye’de Beşar Esad’ı zorla devirmenin mümkün olmadığı, Rusya’nın buna izin vermeyeceği çıkışıyla hatırlanıyor.
Moskova bir yandan önemli bir kısmı Yahudi kökenli olan oligarklara kendi yanında yer alması için mali baskıyı artırıyor. Oligarklar arasında dünya kamuoyunun en çok bildiği ve bu süreçte yatlarını Bodrum ve Marmaris’e demirleyerek İsrail-Türkiye-Rusya arasında mekik dokuyan Roman Abramoviç’in 29 Mart’ta İstanbul’da yapılan Rusya-Ukrayna görüşmelerinde Rus heyetinde yer aldığı biliniyor.
Rusya-İsrail, ABD-İran fay hatları
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski Yahudi kökenli ve Batı ile ilişkilerinde bunu öne çıkarıyor. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ise öteden beri İsrail ile ilişkilere özel önem veriyor, daha çok mali gerekçelerle. İsrail ise -farklı gerekçelerle olsa da- Türkiye gibi hem Rusya hem Ukrayna ile dengesini korumak istiyor. Bir yandan da Türkiye hava sahasından Ukrayna’daki Yahudi nüfusun İsrail’e nakli başlamış bulunuyor.
Rusya-İsrail ekseninde bunlar olurken ABD-İran ekseninde de gelişmeler var. Trump döneminde kesilen nükleer görüşmeler Biden döneminde yeniden başladı. Gelen işaretler İran’a yönelik ABD ambargosunun fiilen gevşetildiği yönünde. İran’a Ukrayna nedeniyle Rusya’ya yaptırımlara katılması baskısı yok. Bu durum İsrail’i pek memnun etmese Ukrayna Krizinin getirdiği denge değişikliklerinin bir parçası.
Tuğgeneral Ağırcan’ın İran davetinde söyledikleri doğru. Türkiye dış politikanın bıçak sırtında yürütüldüğü bu kriz döneminde kendi çıkarlarını korumak için hem küresel aktörler hem bölgesel aktörlerle dengeyi koruyarak birlikte çalışmak zorunda.