Bu fotoğrafı hazmetmek zordur. Günümüz Türkiye’sinin demir leblebi gibi bir fotoğrafı.
Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu, elektriği kesilmiş evlerinde gaz lambası ışığında, sosyal medya üzerinden kamuoyuna seslenirken çekildi. Elektriğin kesileceği sürpriz değildi. Kılıçdaroğlu daha Şubat ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zamları geri çekene dek fatura ödemeyeceğini açıkladığında belliydi. AK Partinin 2008’de açtığı elektrik özelleştirme ihalesinde Ankara ve havalisinin dağıtım ihalesini 1 milyar 225 milyon dolara alan Sabancı Grubuna bağlı Başkent Elektrik şirketinin akımı keseceği bir gün önceden Sabah gazetesince duyurulmuştu zaten. Nitekim 21 Nisan’da Kılıçdaroğlu sosyal medya üzerinden elektriğinin kesildiğini duyurdu. Bu fotoğrafın çekildiği yayın ise akşam saatlerinde yapıldı.
Kılıçdaroğlu elektriği kesildiğiyle mi kalacak?
Kimilerine göre Kılıçdaroğlu’nun bu eylemi elektrik zamlarını geri aldırmaya yetmeyecektir, dolayısıyla beyhudedir. Kimilerine göre, şimdi öğrenciler de İstanbul metrosuna kart basmadan mı binse ne olacaktır? Tabii ki ödeyecektir. Kimilerine göre sürekli ah-vah ile muhalefet yapmak yanlıştır zaten. Bakın, sermaye yapıları seve seve ya da zorla hükümet yanlısı gruplara devrolmuş medyanın haberi sessizliğe boğmak istediği anlaşılıyor.
CHP lideriyse elektrik faturasını ödeyecek parası olmadığı için değil, fatura ödeyemediği için 2021’de elektriği kesilen 3,5 milyon abonenin halinden anladığını, onların sesi olmak istediği için bu eyleme kalkıştığını söylüyor. Sözleri şöyle:
• “Aç gözlü politikacıların yarattığı karanlığa karşı ayaktayım. Bu eylemim sivil itaatsizlik çağrısı değil bir direniştir. Bu sizin hakkınızı arama mücadelemdir.
• “Eşimle birlikte bir hafta boyunca karanlıkta kalacağız. Adalet için bu ülkede kilometrelerce yol yürüdüm, şimdi karanlıkta oturacağım.
• “Bu dünyada tüm demokratlara sesleniyorum: Samimilerse onlarda halkları için harekete geçsinler. Erdoğan’a sesleniyorum enerjiye yaptığın zamları geri çek. KDV’yi sıfırla. Kimse merak etmesin karanlıkları aydınlığa çıkaracağız.”
Adalet yürüyüşüyle siyasetin akışı değişmişti
Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun gaz lambası loşluğunda Erdoğan’a çağrısı yeterince açık. Burada önemli olan Erdoğan’ın zammı geri çekip çekmeyeceğinden çok, Kılıçdaroğlu’nun bu pasif direnişiyle Türkiye’ye elektrik zammının haksızlığını yeniden konuşturmuş olmasıdır. Yadırgatıcı, rahatsız edici ve ezber bozan bir eylemdir. İnsanların, hatta kendi taraftarlarının dahi başta tepki duyması doğaldır.
Bu bakımdan, örnek verdiği 2017’deki adalet yürüyüşüne benziyor.
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, 14 Haziran 2017’de milletvekili dokunulmazlığı kaldırılıp casusluk ve terörizm gibi ağır suçlamalarla tutuklanmış, İstanbul, Maltepe cezaevine konmuştu. (AK Parti dolduruşuna gelerek dokunulmazlıkların kaldırılması için oy kullanmış olması Kılıçdaroğlu ve CHP adına hala hesabı kapatılmamış bir hatadır.) Kılıçdaroğlu, parti yönetiminde çoğunluğun itirazına rağmen 15 Haziran sabahı 25 gün süren 450 kilometrelik yürüyüşüne başlamıştı.
Yürüyüş, “Hak, hukuk, adalet” sloganıyla toplumun her kesiminden muhalifler için bir çekim merkezi oldu. O yürüyüş bir başka ezber bozan adıma yol açtı. 2018 seçimlerinde 15 milletvekilini İYİ Partiye göndererek Meral Akşener’in seçime girme engellerini aşıp Meclis’e katılmasını sağladı. O siyaset 2019’daki yerel seçimlerde Erdoğan’a İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerde yenilgiyi tattırdı.
Bu kez sonuç alabilir mi?
Eğer sonuç Erdoğan’a elektrik zammını geri aldırmak anlamına geliyorsa, pek zannetmiyorum.
Eğer sonuç yutması zor, hazmetmesi imkânsız bir demir leblebiyi soframıza koymaksa sonuç alınmaya başlamış demektir.
Peki, elektriği kesilmiş halde bir hafta karanlıkta oturma eylemi 2017 Adalet Yürüyüşünün muhalefetin ittifaklar politikasına yol açmış olması gibi sonuçlar doğurabilir mi? Onu söylemek için erken. Belki de ters tepecektir. Sürekli yakınmakla muhalefet iktidar olmaz diyenler belki haklı çıkacaktır. Ama bu eylemin yol açtığı travma dahi bir birikim sayılabilir.
Bazen yol menzile için değil, yürümek için, yol aşkına yürünür. Yol menzilin kendisine dönüşür bazen.
Zor bir iş deniyor Kılıçdaroğlu. Riski yüksek bir eylem. Ama bazen tıkanıp kalmayı aşmak, bir sıçramayı sağlamak için bünyeyi sarsmak gerekir. Bir hafta elektriksiz oturma eyleminin bu sıçramayı sağlayıp sağlayamayacağını görmek için önümüzde bir haftadan daha fazlası var.
Hem bakalım bu eylem Beştepe’de olduğu kadar 24 Nisan’daki 6’lı masa toplantısında nasıl yankılanacak?