2013 Gezi Parkı eylemleri ile ilgili beraat kararının bozulmasıyla tekrar açılan ve Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman hakkında 18 er yıl hapis cezası verildi. Sanıkların tutuklanmasına karar verildi.
İstinaf mahkemesi tarafından beraat kararının bozulmasının ardından 2021 yılında tekrar görülmeye başlayan Gezi Parkı davasının karar duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Osman Kavala’nın tek tutuklu olduğu davada Savcı Edip Şahiner 4 Mart’ta görülen duruşmada Kavala ile birlikte Mücella Yapıcı hakkında “Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası, 6 sanık hakkında ise bu suça “yardım etme” suçundan 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası talep etmişti.
Kavala: “Mütalaa siyasi aktörlerin söylemlerini yansıtıyor ”
Daha önceki duruşmalara yargı sürecinin siyasi olduğunu belirterek protesto amacıyla katılmayan Osman Kavala, 22 Nisan’da görülen karar duruşmasına katılarak savunmasını vermişti.
“Mütalaada, hukuk normlarına göre hazırlanmış, somut olayların dürüstçe yapılmış nesnel değerlendirilmesini değil, siyasi aktörlerin söylemlerini yansıtan Gezi olayları kurgusunun tekrarlandığını ve ilavi ideolojik saptamalarla tahkim edilmiş olduğunu görüyoruz.
Bu kurgu bir süreliğine adaleti yanıltmak için kullanışlı olabilir. Ancak bu durumun uzun sürmeyeceğine, kamuoyunun da bu kurguya ve burada bulunanların suçlu olduklarına ikna edilmesinin mümkün olmayacağına inanıyorum.
Hayatımın dört buçuk yılını kaybettikten sonra teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir.”
Daha önce tahliye ile sonuçlanan Gezi Parkı ve 15 Temmuz davaları Yargıtay ve İstinaf Mahkemeleri tarafından bozulduktan sonra Temmuz 2021’de birleştirilerek yeniden açılmıştı. Daha önce bu davalardan hakkında tahliye verilmesine karşın dosya değiştirilerek birleştirilen davalar ile yeniden yargılanan iş insanı Osman Kavala birleştirilmiş davada görülen üç duruşmada tutuklu kalmaya devam etmişti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AHİM’nin tahliye kararına rağmen önceki duruşmada Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilmesinin ardından ihlal prosedürü başlatmıştı.
İhlal Prosedürü
AİHM kararlarının uyguanmasını denetlemekle yükümlü olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını talep etmişti. Komite, aksi takdirde ihlal prosedürünün başlatılacağı uyarısında bulunmuştu. İhlal prosedürü başlatılırsa AİHM’nin yaptırım kararı alma hakkı bulunuyor.
Bakanlar Komitesinin uyarısının ardından 10 ülke büyükelçisi Kavala’nın tahliye edilmesi talebini içeren bir bildiri yayımlamış, bildiri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu büyükelçileri “istenmeyen kişi” ilan ettiğini açıklaması ile krize dönüşmüştü. Büyükelçilerin açıklamaları sonrasında diplomatik kriz yatışmıştı.
Davanın ikinci duruşması 26 Kasım ve 17 Ocak’ta görülen duruşmalarında Bakanlar Komitesinin ihlal uyarısına rağmen Kavala’nın tutukluluğu devam etmişti. Bunun üzerine Avrupa Konseyi, Türkiye ile ilgili ihlal prosedürü başlatmıştı.
T24’ten Gökçer Tahincioğlu, duruşmanın “Türkiye’nin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yaptırım sürecini başlatmasına rağmen tahliye edilmeyen Kavala’nın bir an önce hapse mâhkum edilmesini ve tutuklu değil “hükümlü” statüsünde olmasını amaçladığına yönelik iddiaların gölgesinde yapılacağı” yorumunda bulundu.
Yeni kanıt yok
Tahincioğlu, yazısında Kavala’nın tutuklandığı 2017 yılından beri kendisine yöneltilen suçlamalarda yeni bir kanıt olup olmadığı sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Hayır. Bu davada da ilk tutuklama kararına gerekçe gösterilen, “15 Temmuz ve casusluk” ile “Gezi olaylarının finansörlüğü” suçlamaları devam etti. Kavala, geçen sürede Gezi davasından beraat etti ve AİHM, tutuklanması için hak ihlali kararı verdi. Her iki suçlamadan tahliyesine de karar verildi. Ancak her seferinde dosyalar, sevk maddeleri değiştirilerek ya da bozma kararları verilerek yeniden oluşturuldu ve bugüne gelindi. Kavala, bu süreçlerin hiçbir aşamasında savcı tarafından sorgulanmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi. Bu yorumlardan bir süre sonra da Gezi davası için bozma kararı verilerek, torba davanın yolu açıldı.”