CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 24 Mayıs TBMM Grubuna hitabında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aile ve yakınlarıyla birlikte Türkiye’den kaçma hazırlığında olduğunu, bu amaçla yurt dışına para çıkardıkları ve bunu belgeleriyle akşam 22.00’de açıklayacağını söyledi. Para aktarımı Türkiye’de ve “bir ülkede” kurulu vakıflar aracılığıyla yapılıyordu. İddiası sadece muhalif kesimlerde değil AK Parti’de da dikkatlerin Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceğine çevrildi.
Kılıçdaroğlu saat 22.00’de internet üzerinden yayına başladı. Bir “kaçış planı” ifşa etmedi ama Erdoğan ailesine yakınlığıyla bilinen Türkiye Gençlik Eğitim Vakfı (TÜRGEV) ve ENSAR vakıfları aracılığıyla ABD’deki bir vakfa para nakli yapıldığını söyledi. Elinde tuttuğu belgelere göre değişik zamanlarda, bankalar kanalıyla 60-70 milyon dolar kadar para nakledilmişti. O vakfın ismini vermedi ama ABD’deki TÜRGEV ve ENSAR işbirliği ile kurulu TÜRKEN Vakfının kastedildiği belliydi. Belgeler de gizli değil, açık belgelerdi. Giden paranın kullanımında sorun varsa bu ABD Adalet Bakanlığı ve FBI’nin sorumluluğundaydı. Ancak Türkiye’den giden parayı araştırmak, normal koşullarda Hazine ve Maliye Bakanlığına düşerdi.
CHP lideri gündüz Erdoğan’ın “kaçış planını” açıklama sözü vermiş, gece kayıtlarda öğrenci yurdu inşaatı amacıyla gönderildiği yazılı para transferini duyurmuştu. Bu nedenle sosyal medyada “dağ fare doğurdu” hayal kırıklığına yol açtı.
Kimi miktarı az buldu: Erdoğan ve ailesi kaçacaksa 60-70 milyon dolarla mı yetinecekti?
Kimi senaryoyu beğenmedi: Erdoğan Türkiye’de iktidardan düşecek, ya da bu endişeyle “kaçacak” olsa, neden yıllarca Fethullah Gülen’e kucak açmış olan ve mahkemelerin para ilişkilerini didik didik edebildiği ABD’ye gitsindi?
Kimiyse Kılıçdaroğlu’nun kendi Cumhurbaşkanlığı adaylığını vurgulamak için bu önemli iddiayı öne çıkardığını ama gereksiz cephane harcadığından söz etti.
Kılıçdaroğlu’nun ifşaatıyla dağ fare doğurduysa AK Parti’de görülen telaşı nasıl yorumlamalı?
Kılıçdaroğlu’nun beş dakika elli saniyelik yayını ardından birer birer, “Belgeleri FETÖ verdi” özel yayınında AHaber kanalına çıkan AK Partililer, “Açıklayacağı bu muydu?” diye geçiştirebilecekken ateş püskürdüler.
Kılıçdaroğlu’nun muhalif kesim ve sosyal medyada yetersiz bulunarak hayal kırıklığına yol açan AK Parti’de bir öfke patlamasına yol açmıştı.
AK Parti’de görülen öfke patlaması boşuna değildi. CHP lideri “isim vermiyorum” diyordu ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “ailenden kimler var, çık söyle” diye meydan okuyordu.
Oysa Başkanlığını, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’un yaptığı TÜRGEV Vakfının yönetim kurulu üyeleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı ve önceki Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın eşi Esra Albayrak’ın bulunduğu sır değildi. Esra Albayrak TÜRKEN Vakfının da Yönetim kurulu üyesiydi. TÜRKEN Yönetim Kurulundaki üyelerden biri de Nakşibendi Tarikatının Erenköy Grubu çizgisine yakın isimlerin yer aldığı ENSAR Vakfı yönetiminde bulunan Halil İbrahim Bacacı idi. Bacacı, daha önce Fethullah Gülen örgütünün paravan şirketi olduğu öne sürülen Sürat Kargo’yu üç hafta önce kurduğu Port Denizcilik adlı şirketle satın almasıyla gündeme gelmişti. AK Partililerin TÜRGEV ve ENSAR vakıflarının savunusuna girişip savunmayı da bu paraların gençliği “FETÖ’den kurtarmak” amacıyla öğrenci yurtları inşa etmek amaçlı örgütlenmeler olduğu üzerine kurmaları da ilginç.
Hatırlayacaksınız, 2016 darbe girişimi öncesinde AK Parti’de – o zaman “Türk Okulları” diye bilinen Gülen okulları baş tacıydı. Sonra bunları devralmak üzere Maarif Vakfı kuruldu. Büyükelçilerimize daha bir süre önce bulundukları ülkelerde kurulma ve yayılma izni için uğraştıkları Gülen okulları için “Onlar kötüymüş, Maarif iyi” deme talimatları gitti.
Yargı ve bürokraside önleri açılan Fethullahçıların 2016 sonrasında tasfiye edilirken yerlerine başka İslamcı cemaat üyelerinin ve MHP’lilerin alınması gibi… İşler değişince onların da hain sayılıp yerlerine başkalarının doldurulması tek ölçü Erdoğan’ın iktidarda kalması oldukça kimseyi şaşırtmaz.
Bana kalırsa AK Parti’de görülen telaşın nedeni TÜRGEV veya ENSAR’ın hedef alınmasından çok “Erdoğan kaçacak” türünden çıkışların, seçmen, parti ve bürokrasi/yargı bünyesinde “İktidar değişebilir” tohumları serpmesi. Kılıçdaroğlu’nun doğrudan bürokrasiye hitap ederek onları Erdoğan’a itaatsizliğe çağırması da bu amacı gösteriyor.
Yine de Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimleri yolunda elindeki cephaneyi daha dikkatli harcaması gerektiği ortada. İfşa ettikleri söz verdiklerinden kısa düştükçe kendi inanılırlığı da muhalefet blokunun etkisi de zayıflayabilir.
Geçen hafta sonu gazeteci Nevşin Mengü aleyhine bir mülakatı nedeniyle soruşturma açıldı; gözaltına alındı, adli…
Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı…
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…