Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile Vaşington’da yapacağı görüşmeye Ankara çok önem veriyordu. Sadece ABD ile Türkiye arasında, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ardından 4 Nisan’da kurulan Stratejik Mekanizmanın bakanlar düzeyindeki ilk toplantısı olmasından kaynaklanmıyordu bu önem. Çavuşoğlu’nun Vaşington’da Blinken ile görüşmesi aynı zamanda Joe Biden’ın Ocak 2021’de Beyaz Sarayı devralmasından sonra iki ülke arasındaki ilk resmî ziyaret olacaktı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Biden ile, Çavuşoğlu Blinken ile, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da mevkidaşı Lloyd Austin ile hep başka toplantıların, örneğin NATO toplantılarının, G20 toplantılarının çerçevesinde görüşmüşlerdi. Ankara ya da Vaşington’da resmî temas sayılabilecek tek bir görüşme olmamıştı. Bu randevu, Türkiye’nin Ukrayna savaşının başlaması ardından Montrö Sözleşmesi uyarınca Boğazları kapatması, Rusya ve Ukrayna arasında 2 görüşmeye de ev sahipliği yapması, ABD Dışişlerinin Kongre’ye F-16 satışına destek mektubu yazması gibi gelişmeler ardından bir yumuşama işaretiydi.
Ukrayna Kriziyle başlayan ABD’yle yumuşama devam ederse ekonomik krize de olumlu yansıyabilirdi.
Randevu alınmış, her şey ayarlanmıştı. Birleşmiş Milletler gıda güvenliği toplantıları için zaten New York’ta olacak Çavuşoğlu 19 Mayıs’taki toplantılardan bir gün önce Vaşington’da buluşacaktı. Çavuşoğlu’nun New York’taki diğer temasları da Blinken ile Vaşington’da yapacağı bu görüşmeye göre ayarlanıyordu.
Ancak, isminin açıklanmamasını isteyen diplomatik kaynaklara göre 25 Nisan’da ABD Dışişleri Türk Dışişlerini arayarak görüşmenin Vaşington’da olamayacağını çünkü Blinken’in de o günlerde başka temaslar için New York’ta olacağını söyledi. Bunun anlamı, görüşmenin resmi ziyaret sayılmayacağıydı. Bütün dünyayla resmi temaslarda bulunan Biden yönetimi, Erdoğan yönetimiyle resmî ziyaretten yine kaçınmıştı.
Peki, ne olmuştu o gün de Ankara’nın canını sıkan o telefon açılmıştı?
ABD Dışişleri görüşmeyi New York’a alırken böyle bir gerekçe göstermemişti ancak o telefon İstanbul’da görülen Gezi Davasının sonuçlanması, Osman Kavala’nın ömür boyu, 7 arkadaşının da 18 yıl hapse mahkûm edilmesinden yalnızca 3 saat sonra açılmıştı.
Daha önce Kavala için on Ankara büyükelçisinin AK Parti hükümetine mesaj vermesiyle ağzı yanan Biden yönetimi, bu defa tepkisini açıktan değil, vücut diliyle gösteriyordu.
Çavuşoğlu-Blinken görüşmesi 18 Mayıs’ta New York’ta BM görüşmeleri çerçevesinde yapıldı. Stratejik Mekanizmanın bu çok önem verilen ilk bakanlar arası görüşmesi 45 dakika kadar sürdü.
Görüşme, daha önce hesapta olmayan bir konunun ağırlığı altında yapıldı. Bu konu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmak istemesi ve Türkiye’nin önce PKK ve türevlerine desteklerini kesiklerini somut olarak göstermeleri, bu nedenle Türkiye’ye uyguladıkları silah ambargolarını da kaldırmaları koşullarını getirmesiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha birkaç gün önce, aksi halde üyeliklerini veto edeceğini söylemişti.
Erdoğan, Biden yönetiminin açıkça söylemeden Gezi/Kavala davasına verdiği tepkiye karşı zaten kamuoyu talebi bulunan NATO üyeliğine PKK şartı konusunda söylemini yükseltmişti.
Tabii bir de şu var.
Çavuşoğlu’nun Blinken ile New York’ta görüşmesinden hemen önce, 16-17 Mayıs’ta Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve kalabalık bir heyetle Vaşington’daydı. Hem Biden hem Kongre oturumunda olağandışı samimiyette bir karşılama ve destek buldular.
Bir çiçekle bahar gelmeyeceğini gösteren bir işaret de Türk-Amerikan İş Konseyi’nin 21-22 Haziran’da Vaşington’da yapması beklenen toplantısı oldu. Her şey hazırlanmışken Amerikan tarafından toplantıyı erteleme talebi geldi. Gerekçe olarak da Biden’ın 28-29 Haziran’da İspanya’da yapılacak NATO Zirvesi öncesinde Suudi Arabistan ve İsrail’e yapması beklenen ziyaret gösterildi. Tabii bu haber kendi başına Ankara’nın canını daha da acıtan, Erdoğan’ın canını daha da sıkan bir gelişme oldu. Biden buralara kadar geliyor, Türkiye’ye uğramaya gerek duymayacak mıydı? Hemen ardından Biden’ın ziyaretinin ertelendiği haberi geldi, artı TAİK Konferansının ertelendiği duyurulmuştu.
NATO’nun İsveç ve Finlandiya’yı üye alarak genişlemesi tartışmasında ABD kaynakları da Türk kaynakları da henüz Vaşington’dan Ankara’ya bir baskı gelmediğini söylüyor. Gayrı resmî olarak Almanya devrede. Erdoğan’ın Dış ve Güvenlik Politikaları Danışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın yanı sıra İsveçli, Fin ve Alman mevkidaşlarıyla görüşüyor.
Batı’da Türkiye’den beklenen, “taleplerinden vaz geçmesi” ve İsveç ve Finlandiya’ya onay vermesi, bunu da NATO Zirvesine dek yapması. Erdoğan’ın PKK gibi toplumun ezici çoğunluğunun hassas olduğu bir konuda bir şey almadan onay vermesi beklenmemeli; aksi takdirde Erdoğan ne yapsa destek veren MHP ve HDP dışındaki partiler fena yüklenecektir.
Bu gelişmeler yaşanırken bir de hem ABD hem Rusya’nın itiraz ettiği Suriye operasyonu gündemde.
Bütün bunlar ABD’nin ya da Avrupa ülkelerinin çok ilkeli siyaset izlemesi, Türkiye’deki demokrasinin kalitesini çok önemsemesi ya da Türkiye’yi gözden çıkardıkları anlamına gelmiyor. Tersine, Türkiye’nin öneminin farkına vardıkları ancak Erdoğan yönetimine açık çek vermek istemediklerini gösteriyor.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…