Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Soçi’ye gidişinin açıklanmasından birkaç gün önce Suriye topraklarında Millî İstihbarat Teşkilatıyla (MİT) Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) düzenlediği bir suikast operasyonu vardı.
PKK’nın Suriye’deki kilit elemanlarından Jiyan Efrin kod adlı Selva Yusuf (Salwa Yusuf) 22 Temmuz’da Suriye’nin Kamışlı ilçesi yakınlarında bir SİHA harekâtıyla öldürüldü. Yusuf, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) başındaki “General Mazlum” ya da Mazlum Kobanê, Şahin Cilo, Ferhat Abdi Şahin takma isimlerini kullanan Mustafa Abdi bin Halil’in yardımcılarından biriydi. Hatırlayacaksınız Erdoğan’ın kendisiyle sık sık görüştüğü için “dostum” dediği önceki ABD Başkanı Donald Trump, “General Mazlum”la konuşmuş ve Erdoğan’ın da konuşmasını istemişti. Sadece o da değil, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da Mazlum’la bir video konferansı yapıp IŞİD’e karşı başarıları nedeniyle tebrik etmişti; 2021 sonbaharıydı.
Yanında SDG üyesi iki kadın militanla birlikte öldürülen Selva Yusuf da “Mazlum” gibi Afrin (Efrin) doğumluydu ve kadın saldırı birimlerinden sorumluydu.
Ankara’da CENTCOM şoku
SDG, ABD Özel Kuvvetleri tarafından 2015 yılında IŞİD’e karşı PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile iş birliği yapmış görünmemek için kurdurulmuş, bunu da o dönem komutan olan Raymond Thomas, bir konferansta “Yeni örgüt kurun dedik, ertesi gün geldiler, bir de demokratik demişler kendilerine” diye müstehzî anlatmıştı.
Amerikalılar Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) gibi havalı, kamuflaj isimleri koyuyorlar ama ABD Savunma Bakanlığının Müslüman coğrafya operasyonlarından Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) sorumlu.
CENTCOM 22 Temmuz’da Suriye’de PKK’nın SDG ile irtibatını sağlayan önemli bir ara elemanının öldürülmesi üzerine 24 Temmuz’da bir taziye yayınladı; iyice anlaşılsın diye Türkçe de yayınladı. İngilizce taziyede “öldürüldü”, Türkçesindeyse “hayatını kaybetti” yazıyordu. Belki de “kritik SDG liderini”, tam da BM gözetiminde Rusya ve Ukrayna ile tahıl anlaşmasının öldürenin NATO müttefiki Türkiye olması nedeniyleydi bu ince ayrıntı.
Erdoğan’ın 28 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinde Suriye’de ABD-PKK irtibatının kesilmesi üzerinden bir ay geçmişken bu kadar bariz bir sahiplenme yapılmıştı.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği iş işten gectikten sonra, 27 Temmuz gece vakti “son dönemde terörle mücadele eden Türk askerlerinin ailelerine ve yakınlarına taziyelerini” iletti; hedefini tutturamayan bir özür gibi.
Çok yönlü kritik hamleler
Ancak Ankara ABD’ye bu defa her zamanki yüksek perdeden tepki vermedi, onun yerine başka bir hamle geldi.
Ankara 26 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Putin’le görüşmek üzere Rusya’ya gideceğini duyurdu. Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov Ukrayna ile tahıl anlaşmasının gündemde olduğunu söyledi.
Oysa Erdoğan ve Putin daha 18-19 Temmuz’da üstelik Suriye üzerine Astana Grubu görüşmeleri için Tahran’da Putin ile hem ikili hem de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte görüşmüştü?
Arada başka neler mi olmuştu?
Tahran’daki görüşmenin ertesi günü, 20 Temmuz’da Irak’ın Türkiye sınırına yakın Zaho kasabası civarında bir piknik yerindeki patlamada 9 kişi öldürülmüş, 23 kişi, yaralanmıştı. Hem PKK hem Irak hükümeti saldırıdan Türk topçusunu sorumlu tutmuştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunu yalanlamış, Irak’ı saldırının sorumlusunu birlikte bulma çağrısında bulunmuştu. Ankara, radar izlerinden İHA ve uydu görüntülerine dek bu saldırıdan TSK’nın sorumlu olmadığını söylüyor. Ancak “Kimin yararına oldu?” sorusuna PKK, İran etkisindeki Irak hükümetinin yanı sıra ABD yanıtını bulmak zor değil.
Erdoğan’ın yanıtı Putin ziyareti mi?
20 Temmuz’daki bu saldırı sonrasında PKK’nın Irak ve Suriye arasında, ayrıca SDG ile CENTCOM arasında irtibat elemanlarından biri, TSK tarafından Suriye’de öldürüldü. 24 Temmuz’da ABD, PKK bağlantılı SDG militanının öldürülmesi nedeniyle taziye yayınladı.
ABD’nin Türkiye’ye Rusya-Ukrayna tahıl anlaşmasındaki rolü nedeniyle teşekkür ettiği 26 Temmuz günü Erdoğan’ın Putin ziyareti ilan edildi. Cumhurbaşkanının Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna dengesini korumaya ve Batı ittifakının Rusya ile köprüsü olarak kalmaya devam edeceğini vurguladı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise ne ABD ne Rusya’nın Suriye’deki PKK faaliyeti konusunda Türkiye’ye verdiği sözleri tuttuğunu söyledi. Türkiye bu operasyon için kimseden izin almaz diye de ekledi.
Erdoğan’ın Putin ile görüşmesinde Suriye konusunun ön sırada olması şaşırtıcı olmamalı. Türkiye’nin şimdiye dek Suriye’de yaptığı askeri operasyonların -en azından Suriye ordusunun ve jetlerinin durdurulması için- Rusya’nın örtülü desteği olmadan yapılması zordu. Oysa Moskova, Erdoğan’ın işaretini verdiği son operasyona karşı.
Erdoğan, Suriye rejimine zararı dokunmaması ve belki de Rusya ile Suriye rejimiyle yumuşamadan, örneğin savunma sanayii iş birliğine dek değişen alanlarda uzlaşma karşılığında Suriye’de PKK’ya karşı bir darbe daha vurmayı konuşabilir mi?
Bu soruya yanıt arayanlar arasında ABD yönetimin de bulunması şaşırtmamalı.