AK Parti’de erken seçim hazırlığı mı yapılıyormuş? AK Parti kulislerinden bu haberi Hürriyet gazetesinin ağır topu Abdülkadir Selvi yazmış olmasa, yine borsada, piyasada erken seçim konuşturup indir-kaldır operasyonu yapıldığını düşünürdüm. Malum, Sedat Peker’in son iddialarından sonra Hürriyet, borsa yazarlarından Burak Taşçı’nın bütün yazılarını tek tuşta sildi. Ama Selvi yazınca siyaset operasyonu olma ihtimali üzerine başlıktaki soruyu sordum: AK Parti bu halde mi seçime gitmek istiyormuş?
Selvi, eğer “TBMM 1 Ekim’den önce toplantıya çağırılırsa” şartını da eklemiş, ne olur ne olmaz…
Önce kısaca şu bilgiyi kayda geçelim, daha sonra bir başka yazıda açarız: önemli yabancı yatırımcıların soruları artık Türkiye’nin sonbaharda erken seçime gidip gitmeyeceğinden çok seçimden sonra dış politika tercihlerinin ne olacağına yoğunlaşmaya başladı. Haklısınız, demir leblebi gibi bir soru. O yüzden ayrı yazıyı hak ediyor.
Erken seçime dönersek, önce iktidar kulislerindeki bu dönüşün gerekçesini anlamak lazım.
Erken seçime yedi gerekçeye bakalım
AK Parti milletvekillerini heyecanlandıran geçen haftaki “sürpriz MYK toplantısı olmuş”. Açık söyleyelim, pek çok AK Parti milletvekili için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın erken seçime gitme kararı alması milletvekili koltuğuna erken veda sayılabilir.
Çünkü Selvi’ye saydıkları erken seçime gidiş gerekçeleri, adeta Erdoğan’a “Gitmeyelim Reis” gerekçesi gibi. Başlayalım:
1- 6’lı masa cumhurbaşkanı adayı belirleyemedi. Ayrıca Türkiye’nin sorunlarına yönelik çözüm önerileri oluşturup bir cazibe merkezi oluşturamadı.
Doğan Şentürk bu sabah Fox TV’de “O nedenle mi Beştepe, Kılıçdaroğlu köstebeği aramaya başladı?” diye sordu. Bence yeterli.
2- Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği zaman 6’lı masada bir çatlak oluşabilir.
Bence AK Parti’nin ciddi endişesi bu. Adaya göre strateji planları aksıyor ama şimdiden Kılıçdaroğlu imiş gibi çalışmaya başladıkları Erdoğan’ın göstermelik Alevi ilgisinden kestirilebilir.
3- Ekonomi en önemli gündem maddesi olmasına rağmen yakıcı etkisi azalmaya başladı.
Ekonominin yakıcı etkisinin azalmaya başladığı daha çok bir temenniye benziyor. AK Parti milletvekilleri belki de seçim kampanyası için çarşı pazarda halkla daha az muhatap olmak için “Bir an önce olsun ne olacaksa” diyorlardır.
Bunlar doğruysa, muhalefete müjde sayılır
4- Asgari ücrette ara zam, memur ve emeklilere enflasyonun üstünde artış sağlanması, tarım ürünlerinin taban fiyatları siyasi iklimi değiştirdi.
Erdoğan’ın ekonomik krizden çıkışı 1- Daha çok para basıp, vatandaşın cebini ve gözünü alım gücü giderek düşse de kağıt paraya doyurmak ve 2- Rusya ve Arap ülkelerinden nakit akışı beklemekte gördüğü anlaşılıyor. Bu durumda banknot artışına umut bağlamak, “Bir daha nasıl olsa yapılmaz, millet unutmadan seçime mi gitsek” temennisi gibi duruyor. Ama AK Parti vekillerinin siyasi iklimin lehlerine döndüğü rehavetine kapılması muhalefet için iyi haber olurdu.
5- AK Parti oyları son iki aydır tekrar yükselişe geçti. Seçmen muhalefetten umduğunu bulamadı. Tekrar AK Parti’ye dönmeye başladı.
AK Parti oylarındaki kaybın durduğu doğru. Bunun nedeni muhalefetten umduğunu bulamamaktan çok Erdoğan’ın seçmeninin gözünü “Ben gidersem bitersiniz?” diye korkutması gibi duruyor. Ama AK Partili vekillerin buna inanmak istemesi de muhalefete iyi haber olurdu.
Ukrayna savaşı uzadıkça iş zorlaşıyor
6- Cumhurbaşkanı Erdoğan tahıl koridoru başta olmak üzere uluslararası krizlerde çözümün adresi oldu.
Seçmenin yüzde kaçının Erdoğan’a Ukrayna’ya tahıl koridoru açtı diye oy vereceğini düşünüyor AK Partili vekiller acaba? Bu konuyu ANAP’ın son dönemlerine tanık olmuş Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu gibi siyasetin gerçek ağır toplarıyla istişare etmelerinde yarar olabilir. İkisi de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi.
7- Siyasi iklimi pozitife döndürmüşken, zorlu kış ayları ve Rusya-Ukrayna savaşının ne getireceği bilinmediği için haziranı beklemeden seçime gitmek mantıklı olabilir.
AK Partililerin gerçek endişesi bu gibi görünüyor. AK Parti’nin ekonomi ve dış politika beyinleri ilkbahar aylarında krizin yaz ortasında biteceği hesabındaydılar. Bu hesabın yanlış olduğunu zamanında yazmıştım, bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. Erdoğan’ın son olarak 5 Ağustos’ta Soçi’de Vladimir Putin’le görüşmesinde ortaya çıktı. Savaşın uzaması, ekonomik krizin de uzaması demek.
Krizin biteceğine güvenmiyorlar mı?
Zaten Selvi’nin seçime Haziran’dan önce gitme ihtimalini mantıklı bulduğunu AK Partili vekillerin bu gerekçesini aktarırken vurgulaması da dikkat çekici. Ukrayna savaşının uzadıkça kriz uzayacak demektir.
Kriz uzadıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat-Mart aylarında düze çıkacağımız vaadine AK partili vekiller arasında da inancını, güvencini yitirenler var da mı Selvi’ye böyle konuşmuşlar acaba?
Bir de seçim tarihi spekülasyonları var. Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli, eski, yüzde 10 barajlı seçime gitmek isteseydi neden yasayı değiştirmeye zahmet edeceklerdi. Selvi de yazmış, 6 Nisan 2023’ten önce geçerli olamıyor yeni yasa. O yüzden Selvi yazmamış olsaydı borsa-piyasa operasyonu mu diye şüphelenirdim diye yazdım ilk paragrafta.
Gerçi kendisi için tatsız konu olabilir, ayrıca aynı çatı altında birilerinin nasırına basabilir ama keşke AK Parti vekillerinin Sedat Peker’in iddiaları konusunda ne düşündüğünü de aktarsa Selvi okurlarına. Malum, dalgalar o kıyıya da vurmaya başladı.