CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisine üçüncü “benimle misiniz, değil misiniz?” çıkışı diğer ikisinden daha sert oldu. Daha önce CHP’de de gideni tutmayacağım demiş, “Beşli çete” ile irtibat içinde olanları istemediğini söylemişti. Ama bu defa istemeden zarar verenlerin yanı sıra bilerek zarar verenler ve olan bitene sessiz kalanları da topa tuttu.
Kılıçdaroğlu’nun bu sert çıkışı bir kaç tür yoruma neden oldu.
Üç farklı yorum
Birincisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti içerideki ekonomik başarısızlığını ancak dış politikadaki çıkışlarıyla geri plana atma çabasındayken muhalefetin iç sorunlarını dışa vurmasının sırası olup olmadığıydı. CHP’de sorun varsa neden Kılıçdaroğlu sorun kaynağı üyelerini çağırıp konuşmuyor, bunu kamuoyuyla paylaşıp muhalefet cephesini zayıflatıyordu?
İkincisi, istemeden, isteyerek zarar verenler ve sessizce izleyerek Genel Başkanda güvensizliğe yol açanlar kimlerdi? Kılıçdaroğlu neden belirsizliğe belirsizlik katıyordu?
Üçüncüsü, ilk #yanındayız mesajı atanlar arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olduğuna göre, bu artık Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilanı anlamına mı geliyordu?
Kızım sana söylüyorum…
Kılıçdaroğlu’nu 23 Eylül’de İzmir, Seferihisar’da parti yöneticileri, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla toplantısında bu ezber bozucu çıkışı, pekala basına kapalı toplantıda da yapabilirdi?
Kılıçdaroğlu daha önce kapalı toplantı mı yapmamıştı, ya da kapalı toplantı yapmayı akıl mı edememişti? Doğrusu bu çıkışı özellikle kamuoyuna açık şekilde yaparak mesajın CHP’de olduğu kadar Altılı Masanın diğer üyelerine de vermek istemişti. Çünkü Altılı Masa partileri birbirleriyle bu kadar gerilim içindeyken aday ilan etmenin de anlamı ortadan kalkıyordu.
Mesaj aslında “Bakın, ben CHP’de olağanüstü hal ilan ediyorum. Siz de partilerinize hakim olmak için gerekli adımı atın. Her kafadan bir ses çıkar ve birbirimize laf yetiştirirsek iktidar kazanır” anlamına geliyordu. Atasözünde olduğu gibi, Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla…
Kılıçdaroğlu sadece CHP’de değil, Altılı Masanın tamamındaki soruna neşter attı. Riskli bir adımdı. Ne sonuç getireceğini söylemek için de henüz erken. Ama bu neşteri atmak gereğine inandığı görülüyor Kılıçdaroğlu’nun.
CHP’de vekaletname sırası
Anketlerde daha önde görüşmelerine rağmen İmamoğlu ve Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’na ilk destek açıklayanlar arasında yer alma beyanlarına gelince… Bunlar feragatname değil, vekaletnamedir. Zaten Kılıçdaroğlu’nun istediği feragatname değil vekaletnamedir.
“Ben ortaklarıma, özellikle de İYİ Parti lideri Meral Akşener’e hangi ismi önerirsem onun arkasında topluca durulmasını istiyorum” demeye getirmekte ve onun vekaletnamesini istemektedir.
Bu isim hala kendisi de, Yavaş da, İmamoğlu da olabilir. CHP’de yaygın tepki ikinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası ihtimalidir.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun bu parti-içi olağanüstü hal ilanını başta Akşener olmak üzere diğer Altılı Masa üyelerinden de beklediği anlaşılıyor.
Bir sonraki toplantı 2 Ekim’de, bir hafta vakit var daha. Bakalım o zamana dek neler değişecek?