İYİ Parti lideri Meral Akşener’in “Masa noter değil. Biz de adayımızı çıkarabiliriz” sözlerinin muhatabı, kendisi onu dışında tuttuğunu söylese de doğrudan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Henüz Altılı Masa’ya getirilmeden Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığını ilan olarak algılanan çıkışlarından rahatsızlığını dile getiriyordu.
Akşener’in “Kemal Bey adaylığını söyleyebilir, orada sorun yok. Diğer arkadaşlarımız da söyleyebilir, başka insanların da adı gelebilir. Tartışılır, karar verilir. Bu yöntemi öneren, isteyen ve kendini bağlayan Sayın Kılıçdaroğlu’dur” sözleri zaten adresi apaçık belli ediyor.
Akşener, 27 Eylül Akşamı HaberTürk’te Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlarken başka önemli sözler de söyledi o çerçevede; “masa altından atılan tekmeler, parmak sallamalardan” söz etti, “borcu fazlasıyla ödedik”, “CHP isterse masayı dağıtabilir” dedi ve kim bilir kaçıncı defa “kazanacak aday” vurgusu yaptı.
Akşener’in “masayı biz de dağıtabiliriz diye de yorumlanabilecek bu sert tepkisi, Kılıçdaroğlu’nun 23 Eylül’de İzmir’deki CHP toplantısında yaptığı sert “Benimle misiniz, değil misiniz?” çıkışına yanıttı.
Altılı Masada “sorun yok” değil
Kılıçdaroğlu’nun o konuşmasını CHP’ye “Adaylık konusuna ben karar vereceğim” mesajı olduğu kadar Altılı Masanın diğer liderlerine “Siz de partinize hâkim olun” mesajı idi. Masadaki diğer liderler gibi Akşener de bunu üzerine almadı ama şunu söyledi: “Bizim partimiz bunu kendi partisine mesaj olarak değerlendirmeyi tercih etti”. Böylelikle Kılıçdaroğlu’na “Kemal Bey ne demek istediğinizi anladık ama üzerimize alırsak dalgalar daha da kabaracak” demiş oldu. İYİ partide kararları gençlik örgütleri dahil kademelere danışarak aldıklarını söyleyerek de Kılıçdaroğlu’na “CHP’de kararları artık tek başına mı alıyorsunuz?” eleştirel sorusunu yöneltmiş oldu.
Ayrıca Akşener, Kılıçdaroğlu’nun “Altılı Masada sorun yok” sözlerine de “Sorun var” diye, üstelik medya üzerinden yanıt vermiş oldu.
Belli ki 2 Ekim toplantısından önce Altılı Masada denizler kabarmış, dalgalar kıyıya vurmaya başlamış.
AK Parti ve MHP’yi fazlasıyla memnun edecek bu durum iki şekilde yorumlanabilir.
Birincisi, “Denizler durulmaz dalgalanmadan” atasözüne gönderme yapar.
İkincisi, bu gidişle dalgaların masayı sarsacağını gösterir.
“Kazanabilecek aday” kim?
Henüz masaya gelmediğini hepsi söylese de altı lider de halkın ilgisinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayın kim olacağına odaklandığını biliyor.
“Kazanabilecek aday” muhalefet cephesi açısından doğru tanım ama kimin kazanabilecek aday sayılacağı konusunda herkes karnından konuşuyor.
Kimileri gerçekten belden aşağı vurarak Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için Sünni çoğunluk oy vermez ve kazanamaz diyor.
Kimilerine göreyse Mansur Yavaş başta HDP olmak üzere Kürt seçmenden oy alamayacağı için kazanamaz.
Kimilerine göre Ekrem İmamoğlu yanlış halkla ilişkiler hamleleriyle imajını erken yıprattığı için kazanacak aday olamaz. (İmamoğlu’na Sünni, Alevi, laik, Kürt, ılımlı milliyetçi kesimlerin oy verdiği 2019’da görülmüştü.)
Geriye Akşener kalıyor. Evet, adaylıktan tek “feragat” edenin kendisi olduğunu haklı olarak söylüyor ama Türkiye gibi siyasette “Görevden kaçılmaz” gerekçesinin yaygın söylem olduğu bir ülkede aday olma fedakârlığı da gösterebilir belki.
Ama Yavaş için öne sürülen gerekçe, Akşener için de geçerli.
Altılı Masanın 2 Ekim toplantısı en çok İYİ Parti’nin kopmasını bekleyen AK Parti tarafından dikkatle izlenecek sanırım.