Müjde: Kasım ayında enflasyon düştü. Yıllık tüketici enflasyonu 1,1 puan azalarak yüzde 84,4’e, üretici enflasyonu ise 21,7 puan azalarak yüzde 136’ya geriledi. İstanbul Ticaret Odası’nın yayınladığı ücretliler enflasyonu da yüzde 105,6 oldu (Grafik 1). Ama daha büyük bir müjde de var. Şu: Bundan sonra fiyatlar hiç artmazsa tüketici enflasyonu önümüzdeki Mayıs ayında, yani seçimin yapılmasının beklendiği ayda yüzde 19,7’ye düşecek.
Sorun şu: Mayıs 2023 enflasyonunu seçimden sonra 5 Haziran Pazartesi günü öğreneceğiz. Olsun, aynı hesabı 3 Mayıs Çarşamba günü öğreneceğimiz Nisan 2023 enflasyonu için de yapabiliriz. Öyle ya; elimizi tutan mı var? Fiyatların bundan sonra hiç artmayacağı varsayımı altında muhtemelen Mayıs ayında yapılacak seçimden önce bileceğimiz son yıllık tüketici enflasyonu yüzde 23,6 olacak.
2023’te küresel enflasyon
Bu saçmalığın da neyin nesi olduğunu sorabilirsiniz. Sonuna kadar haklısınız; böyle hesap mı olur? Neymiş bundan sonra her ayın enflasyonu yüzde 0 olursa (fiyatlar hiç artmazsa) enflasyon ne olurmuş? Saçma elbette.
Ama saçmalamanın kimi zaman yararlı bir yönü de var. O da şu: Bundan sonra fiyatlar sabit kalsa bile Nisan 2023 yıllık tüketici enflasyonu ancak yüzde 23,6’ya düşüyor. Bu dünya ölçeğinde oldukça yüksek bir enflasyon. Mesela enflasyonun uzun zamandır görülmediği kadar yükseldiği gelişmiş ülkelerde 2023 için beklenen ortalama enflasyon yüzde 4,4 (IMF Ekim tahmini).
Ya da şu pencereden bakalım: IMF’nin her ülke için yaptığı 2023 ortalama enflasyon tahminlerini Türkiye’yi dışarıda tutarak büyükten küçüğe sıralayalım.
Listenin dokuzuncusu yüzde 26,1 ile Sierra Leone. Bundan sonra fiyatlar hiç artmazsa yüksek enflasyon liginde onunculuğu elde ediyoruz. Bizim önümüzde Zimbabwe, Venezuela, Sudan, Arjantin, İran, Sri Lanka, Etiyopya, Surinam ve Sierra Leone var. Neyse, listede hiç olmazsa akran bir ülke yer alıyor: Arjantin.
Sıfır enflasyon olmadıysa
Tamam, bundan sonra sıfır aylık enflasyon kabulünü çöpe atalım. Yerine şunu koyalım: Bundan sonra her ayın enflasyonu 2010-2017 döneminde o ayın gerçekleşen ortalama aylık enflasyonu kadar olsun. Bu dönemin Aralık aylık enflasyonlarının ortalaması yüzde 0,4. Ocak aylık enflasyonlarının ortalaması ise yüzde 1,48. İçinde bulunduğumuz Aralık ayında fiyatlar Kasım ayına kıyasla yüzde 0,4 artarsa yıllık tüketici enflasyonu yüzde 63 oluyor. Ocak ayında ise yıllık enflasyon yüzde 48,9’a geriliyor. Nisan 2023 enflasyonu ise yüzde 36,4 oluyor. Bu durumda 2023 sezonunda dünya enflasyon liginde altıncılığa yükseliyoruz.
Hayaller gerçek olsa bile
Soru şu: Aralık 2022-Nisan 2023 döneminde gerçekleşecek aylık tüketici enflasyonlarının 2010-2017 döneminde o aylarda gerçekleşen aylık ortalama enflasyonlara eşit olacağı varsayımı gerçekçi mi?
Ne yazık ki değil. Zira 2010 – 2017 dönemi yıllık tüketici enflasyonu ortalaması yüzde 8,4. Şu anda gelişmiş ülkelerin beğenmedikleri 2022 ortalama enflasyonun da üzerinde bu enflasyon ama bizim için mazide tatlı bir anı sadece. Ortalamada yüzde 8,4 olan ve bu ortalama etrafında dar bir bant içinde seyreden yıllık enflasyonun hüküm sürdüğü bir dönemin aylık enflasyonlarını -enflasyonla mücadele etmek için hiçbir şey yapmadıkça, yakalamak boş bir hayal. Hani ‘hayaldi, gerçek oldu’ olsa yine de yıllık yüzde 36,4’e düşüyor Nisan enflasyonu. ‘Hayaldi, gerçek oldu’ hiç yakışmıyor bu gerçekleşmesi hayal olan düzeye.
Fiyatlar yükseldikçe enflasyon
Yukarıdaki iki senaryo da açık ki gerçekleşmesi mümkün olmayan senaryolar. İlki saçma, ikincisi ise bir hayal. Ama önemli bir işlev görüyorlar. Enflasyonla mücadele edilmedikçe enflasyona karşı nasıl yenik düşeceğimizi gayet güzel ortaya koyuyorlar. Bir de ‘baz etkisi’ nedeniyle düşecek enflasyonun aslında hala çok yüksek düzeylerde kalacağını ima ediyorlar.
Baz etkisi şu: 2021’in son aylarında gerçekleşen çılgın kur atağından sonra enflasyon inanılmaz sıçradı. Sadece Aralık ayında tüketici fiyatları Kasım ayına göre yüzde 13,6 arttı. Yetmedi; Ocak 2022’de Aralık 2021’e kıyasla yüzde 11,1 oranında yükseldi tüketici fiyatları.
3 Şubat 2023’te açıklanacak Ocak 2023 yıllık tüketici enflasyonundan bu iki yüksek değer çıkacak. Yerlerine ikinci senaryodaki (2010 – 2017 dönemindeki) aynı ayların enflasyonu kadar ‘düşük’ enflasyonlar gelse, Ocak yıllık enflasyonu yüzde 48,9 olacak.
Bir övünülecek, bir övünülecek… Aman da enflasyonu nasıl düşürdük diye. Oysa birincisi, bu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin olmadığı ortada. İkincisi, velev ki gerçekleşti, yüzde 48,9 oranı 2023 enflasyon liginde beşinciliğe yükseltiyor Türkiye’yi.
Biraz ciddi olalım
Enflasyonla mücadele ciddi bir iş. Baz etkisi nedeniyle düşecek enflasyonu göze sokup, enflasyonu düşürdük diye övünmek kadar komik bir şey olamaz. Üstelik de baz etkisine rağmen, mevcut enflasyon dinamikleri çerçevesinde biz muhtemelen Ocak ayı enflasyonunun yüzde 55 civarında bir yerde gerçekleştiğini göreceğiz. Bu da övünülecek bir düzey olmasa gerek.
Kaldı ki tüketici enflasyonun ölçüldüğü mal sepetinde düşük gelir grubundaki hanehalklarının tüketmediği mal ve hizmetler de var.
Bu grubu asıl olarak gıda enflasyonu ilgilendiriyor. Gıda enflasyonunda işler hiç yolunda gitmiyor. Kasım ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 102 oldu. Ya da İstanbul Ticaret Odası’nın yayınladığı İstanbul ücretliler geçinme endeksi ile ölçülen enflasyona bakabiliriz: Yüzde 105,6. Her ikisi de çok yüksek.
Enflasyon haksız bir vergi. Gelir dağılımını bozuyor. Yoksulu vuruyor asıl olarak. Baz etkisi ile avunmak hafifliğinden kurtulup enflasyonu ciddiye almak gerekiyor.
Seçime kadar bu açıdan bir umut yok ne yazık ki.