Siyaset

İmamoğlu ne Erdoğan ne Kılıçdaroğlu için kolay lokma

AK Parti’nin hedefinde olan İmamoğlu, CHP için de kolay lokma değil. Kılıçdaroğlu’nun davetiyle İmamoğlu CHP Grubunu adeta ateşledi. İmamoğlu’nun da İstanbul zaferinin sadece kendi karizması ve danışman kadrosuna bağlı olmadığını CHP örgütü olmadan seçim kazanamayacağını görmesi gerekiyor.

“İmamoğlu büyük lokmadır, boğazınızda kalır, boğarız, boğarız!” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 20 Aralık’ta partisinin TBMM Grup toplantısına davet ettiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu görevden alabileceğini söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu böyle uyarıyordu. Doğru, 2019 seçiminden bu yana İmamoğlu lokması AK Parti’nin boğazında kalmıştı ama CHP için de kolay lokma olmadığı görülmüştü. Dün Meclis’teki manzara bunun daha rahat görülmesini sağladı.
CHP yönetimi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin 2019’da seçimle kaybettiği İstanbul yönetimine yargı kararları sayesinde el koymadan 2023 seçimini kazanamayacağına inandığı kanısında. Bu nedenle İmamoğlu ve İBB’ye hükümet kanadından yeni saldırı hamleleri bekliyorlar.
CHP’ye gelen bilgiler İçişleri Bakanlığının İBB’de “terörist avı” için görevlendirdiği müfettişlerin henüz somut kanıt bulamadığı yönünde. Çünkü işe alınanlar savcılığın temiz kağıdıyla işe alınmış; bu durumda Adalet Bakanlığı mı suçlanacak? 85 bin personeli olan İBB bünyesinde PKK’yla yakından uzaktan bağlantılı birkaç kişinin saptaması durumunda bile bunu CHP ile PKK bağlantısı olarak sunmak kolay değil.

“CHP’nin evladı, Baba-oğul gibiyiz”

CHP Grubu dün İmamoğlu’nun gelişiyle adeta ateşlenmişti. Son zamanlarda görülmemiş ölçüde haberci ilgisi vardı. Toplantıyı yöneten Özgür Özel’in İmamoğlu’nu uzun övgülerle takdim etmesi hararetle ve “İktidar, iktidar!” sloganları eşliğinde alkış aldı. Keza, Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu için “Baba-oğul gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır” diyerek sahiplenmesi de.
Sahiplenme sözcüğü bana ait değil; dün CHP’lilerin dilindeydi. Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’na “sahip çıkmasından” memnun olmuşlardı.
İyi de İmamoğlu’nun zaten başka bir yere gitmişliği, ortada kalmışlığı yoktu ki.
Acaba bu ifadeyle tam bir hafta önce, Kılıçdaroğlu duruşma günü çıktığı Almanya seyahatindeyken gelen ceza sonrası İYİ Parti lideri Meral Akşener’in siyasi refleks gösterip yanına koşması mı kast ediliyordu? Akşener gitmese, bu defa da gitmediği için eleştirilmeyecekler miydi? Ayrıca o otobüsün üstünde sadece Akşener yoktu. Mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Başkanlığından alınan Canan Kaftancıoğlu da -hastalıktan titreyerek- duruyordu.

İmamoğlu kolay lokma değil ama

CHP yönetimine göre, Kılıçdaroğlu’nun daveti İmamoğlu’nun “kendisini yalnız hissetmemesi” içindi. Oysa Kılıçdaroğlu daveti bir gün önce, 19 Aralık’taki MYK toplantısı ardından 17.00-17.30 gibi yapmıştı. Çünkü MYK’da da İmamoğlu’na verilen haksız cezaya halkın gösterdiği tepki konuşulmuştu.
CHP yeterince tepki göstermiş miydi? Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ihtimalinin İmamoğlu’na siyaset yasağı cezasına fazla tepki gösterilmesiyle gölgeleneceği algısı oluşmaya başlarsa bu durum CHP’ye zarar verebilirdi.
Ayrıca Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’na -CHP’lilerin deyimiyle- şimdi “sahip çıkmazsa” İmamoğlu da CHP de Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ üzerinden gelebilecek yeni hamlelerine karşı kolay hedef olabilirdi.
O telefonun bu değerlendirmelerle açıldığı anlaşılıyor.
CHP yönetiminin nihayet 5 milyona yakın İstanbul seçmeninin oyunu alıp partilerinin 25 yıllık “makûs talihini” yenen İmamoğlu’nun kolay lokma olmadığını anladığı görülüyor. Sıra, İmamoğlu’nun da bu zaferin sadece kendi karizması ve yanındaki danışmanlar grubuna bağlı olmadığını, CHP örgütü olmadan seçilmesinin imkânsız olduğunu anlamasında.

İmamoğlu ve Yavaş’ın ortak sorunu

Geriye hiç de azımsanmayacak bir sorun kalıyor. Bu hem İmamoğlu hem de örneğin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş için geçerli. Her iki siyasetçi de eğer Altılı Masa tarafından aday gösterilirlerse belediye başkanlığını bırakmak zorunda. Bu durumda hem İstanbul hem Ankara’da belediye meclislerinde çoğunluğa sahip AK Parti-MHP ittifakı tam seçim öncesinde ya İstanbul ya Ankara belediye imkanlarını ele geçirecek. Bu durumda Yavaş daha avantajlı çünkü İstanbul’un stratejik önemi AK Parti açısından daha fazla. İmamoğlu’nun işi hiç kolay değil.
Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun daha ortada Altılı Masa yokken, belediye başkanlarının bir dönem daha görev yapması gerektiğini söylediği hatırlanmalı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinde Altılı Masada, daha çok İYİ Parti bünyesinde dile getirilen itirazlar var ama İstanbul ya da Ankara belediye imkânları muhalefetin elinde kaldıkça seçime yapacağı katkı da ortada. İYİ Parti ile belli illerde seçime ortak girilmesiyle seçimin kazanılacağı yönünde kuvvetli bir kanı var CHP genel Merkezinde. Kolay bir denklem değil.

Sahip çıkma deyince HDP olayı

Sahip çıkma deyince HDP İstanbul İl Binasına 19 Aralık’ta kurulan polis ablukasına da değinmek gerekiyor.
HDP İl Başkanı Ferhat Encü’nün polis tarafından tokatlanmasına tepki olarak binaya giden HDP Eş Başkanı Pervin Buldan’ın binadan çıkışına, diğer Eş Başkan Mithat Sancar’ın da binaya girişine izin verilmemesi dün Meclis’te konuşuldu. Sancar HDP Grup toplantısında bunu faşizan bir hareket olarak kınadı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu önceki günkü Twitter mesajıyla tokat olayını kınamıştı. Dün de Grup konuşmasının başında polis ablukasını kınadı; 6 milyon oy almış bir partinin başkanına yapılanların kabul edilemeyeceğini söyledi.
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise “Biz İmamoğlu’na yapılan haksızlığa anında tepki gösterdik, Saraçhane’ye de gittik” diye sitem etti; “Mesajların ötesinde yanımızda olunmasını, dayanışma gösterilmesini beklerdik.”

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Özel, Bahçeli’ye Sinan Ateş cinayetini sordu: o iki isim kim?

Sinan Ateş cinayeti davası siyasetin gündeminde yer tutmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP…

25 dakika ago

Şimşek fiili başbakan gibi: dış politikadan iç güvenliğe kadar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK…

7 saat ago

Reisi’nin ölümü: İran’daki mollalar rejimi kâğıttan kaplan mı?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 19 Mayıs’taki helikopter kazasında ölümleri,…

1 gün ago

Kastamonu’nun derdi ne?

Behlül Özkan - Evren Balta 31 Mart seçimleri bitmiş, sonuçlar açıklanmış ve artık yeni bir…

1 gün ago

Yeni “oyun değiştirici” teknolojiler hayatımızı riske mi atacak?

Ateşli tartışmalarımızda “bugün dünyadaki en önemli oyun değiştirici gelişme nedir?” diye sorulduğunda kimisi iklim değişikliğini,…

1 gün ago

İddia: Merkez Bankası alıma geçmeseydi dolar şimdi 32 değil 27 TL idi

31 Mart seçimlerinden önce ABD dolarının TL karşısında daha fazla değer kazanmaması için rezervlerinden döviz…

1 gün ago