Kahramanmaraş çifte depreminde ilk gecenin hiç yardım alamayan ya da yetersiz yardım alabilen depremzedeler için çok zor geçtiği ve bu durumun can kaybının artmasında payı olacağı ortaya çıkıyor. Zamana ve soğuğa karşı çetin bir mücadele veriliyor. AFAD 8 Şubat sabahı 7108 vatandaşın öldüğü, 40 bin 910 vatandaşın yaralandığını açıkladı; rakamlar maalesef hızla yükseliyor. Hükümetin depremzedelere ulaşma, arama ve kurtarma çalışmalarında yetersiz kalması ve olan biteni hiç üstüne almaması hatta üste çıkması giderek daha fazla eleştiri konusu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 10 ilde 3 aylığına Olağanüstü Hal ilanı aslında işlerin şimdiye dek istendiği gibi gitmediğinin kabulü anlamına da geliyor. Eğer seçimler Erdoğan’ın dediği gibi 14 Mayıs’ta yapılırsa, Türkiye 2016 darbe girişimi ardından 2017’deki Anayasa referandumuna OHAL altında gittiği gibi 2023 seçim sürecini de deprem felaketi nedeniyle OHAL altında geçirecek. Tabii şu anda en önemlisi depremin en az kayıpla atlatılması, yaraların sarılması
Tepkiler 10 ilde 15 milyon kadar vatandaşı etkileyen, çoğu geceyi kış soğuğunda dışarıda geçirmek zorunda kalan depremzedeler ve yakınları tarafından hükümetin yönlendirmesi dışındaki medyada yankı buluyor. Muhalefet partileri tepkileri dile getirmekte yetersiz kalıyor; bunda AK Parti tarafından felaket ve vatandaşın acısı üzerinden siyaset yapmakla suçlanmaktan çekinmeleri de pay sahibi.
Oysa AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, yakınları enkaz altında çıkarılmayı bekleyen vatandaşlara icraat ve marifet gibi “Cumhur İttifakı, AK Parti ve MHP olarak yanınıza geldik” diyebiliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin “Herşey kontrol altında, ölenler kaçarken ölmüş, sorun yalan haberlerde” mealinde konuşmasıysa üzüntü ve yas içindeki insanları çileden çıkartıyor.
Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş
Hatay’ın çoğu yerine yardım ulaştırılamıyor. Hatay havalimanı kullanılamaz durumda. 2007’de, AK Partinin gözde müteahhitlik şirketlerinden YDA Grup tarafından, bataklık zemin üzerinde kurulmaması gerektiği eleştirilerine rağmen hizmete alınmış. İskenderun devlet hastanesi de yıkılmış. Antakya’da henüz el sürülmemiş enkazlar bildiriliyor. Adıyaman’da Belediye binası, Telekom binası yıkılmış. Hatay’da yıkılanlar arasında AFAD binası da var.
AFAD yetersiz; yetersizliği görüldü. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın askeri birlikleri göreve göndermesi için vatandaşın isyan etmesi gerekti.
Sosyal medyanın muhalif trolleri bunu bir süre Hatay Büyükşehir belediyesinin CHP elinde olması nedeniyle cezalandırılmasına bağladı. Tam da öyle olmadığı akşam saatlerinde Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalına konuşan AK Partili Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in sözleriyle belli oldu. Şahin, 60 bin nüfuslu İslâhiye ilçesinin yarısının yıkıldığını söylemekle kalmadı. “1 milyon kişi evlerine giremiyor” dedi; “Acil olarak ekmek ve battaniye ihtiyacımız var.”
Kahramanmaraş’ın bazı köylerinin özellikle öğle saatlerinde Elbistan merkezli ikinci depremin ardından yerle bir olduğu bildiriliyor. İmdat çağrıları ardından Elbistan’a sevk edilen askeri birliğe de yanlış koordinat verildiği için geç müdahale edebildiği iddiası var.
AFAD yetersiz, peki ya yönetim?
Bu eleştirilerden canla başla kış koşullarında hayat kurtarma gayretindeki AFAD çalışanları alınmasın. Sorun yönetimde. Dünyanın her felaket bölgesinin yardımına koşan AFAD, Türkiye’deki felaket karşısında yetersiz kaldı. Deprem koordinasyonunu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın geçmesi de işe yaramadı.
Depremin şiddetinin çok büyük olduğu bir gerçek. Öte yandan 1999 Gölcük depreminde DSP-MHP-ANAP koalisyonu altında devletin ne kadar hazırlıksız ve yetersiz kaldığı anlaşıldıktan sonra 2002 yılında iktidara gelen AK Parti’nin depremle mücadele için iktidarının ilk yıllarında attığı adımları sonra geri aldığı da bir gerçek. Deprem toplanma alanlarına inşaat ruhsatı verilmesi en çıplak örnek.
Kazı ustası olan madenciler gönüllü olarak enkaz kaldırmaya katılmak istiyor. Selahattin Demirtaş dün cezaevlerindeki mahkumların gönüllü olarak enkaz kaldırma çalışmalarına katılmalarını önerdi. Ama elindeki en disiplinli ve örgütlü güç olan askeriyeyi kullanmakta bile çekingen davranan Erdoğan kabinesinin karar almakta da yetersiz kaldığı görülüyor.
Şimdi dikkatlerimiz bu can pazarından en az kayıpla çıkmakta. Ama bu dağınıklığın da artçı sarsıntıları olacağı şimdiden görülüyor.