Deprem diplomasisi devam ediyor. Dün (27 Şubat) Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü Adana’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından karşılandı. 2013 darbesiyle kesilen ilişkilerin ardından, on yıldır Türkiye’ye gelen ilk Mısır Dışişleri Bakanı oldu. Aynı gün sabah saatlerinde Ankara’da Macar Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto’yu ağırlayan Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda deprem öncesi kesilen görüşmelerin 9 Mart’ta yeniden başlayacağını söyledi. Bu kararın deprem ziyaretleri çerçevesinde yapılan ziyaretlerde NATO ve ABD’ye verilen sözlerin sonucu olduğu anlaşılıyor.
ABD Dışişleri bakanı Antony Blinken 19-20 Şubat tarihlerinde Türkiye’ye geldi. Bu 2021 Ocak ayında görevi devralmasından bu yana Türkiye’ye ilk gelişiydi. Çavuşoğlu’nun depremden hemen önce (19 Ocak) ABD’ye ziyaretinin iadesi niteliğindeydi ama 6 Şubat deprem felaketi nedeniyle Almanya, İsrail, Yunanistan’ı kapsayan bölge turu içinde yer açılmış bir temastı. Zaten önce İncirlik askeri havaalanına indi, orada Türkiye’deki depremzedelere yardım için gelmiş Amerikalı ekiplerle görüştü. Ardından Ankara, Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
Stoltenberg-Blinken NATO trafiği
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 16 Şubat’ta deprem taziyesi için Ankara’ya geldi ama Erdoğan’la 1 saat 20 dakika süren görüşmesi taziye ziyareti sınırlarını aşıyordu. Nitekim Stoltenberg daha sonra görüşmede İsveç ve Finlandiya konusunun ele alındığını, hedefinin iki ülkenin Temmuz’daki NATO Zirvesinde üye olması olduğunu söyledi. Hatta Avrupa basınında Türkiye’nin İsveç’in PKK ve Fethullahçıların iadesi ve eylemleri sözünü tutmadığı, son olarak Kuran yakma eylemini engellemediğine tepki olarak görüşmeleri durdurma kararını geri çekerek üyeliği onaylama sözü verdiği yazıldı; ancak bu bilgi doğrulanmadı.
Stoltenberg 16 Şubat’ta Ankara’dan Münih’e, 17-19 Şubat’taki Münih Güvenlik Konferansına katılmaya geçti. Blinken oradaydı, görüştüler. Blinken ve Çavuşoğlu’nun 19 Ocak toplantısında Türkiye’nin F-16 alım talebi ve İsveç-Finlandiya konusu da gündeme gelmişti. Stoltenberg’e göre -özellikle İsveç’in NATO üyeliği konusunda ABD’ye düşenler de vardı. Blinken böylece hem deprem taziyesi hem NATO kilitlenmesi amacıyla Türkiye’ye geldi.
ABD’nin İsveç-Finlandiya dayatması
YetkinReport’un diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre Blinken, Ukrayna savaşının birinci yıldönümü yaklaşırken Rusya’ya karşı NATO’nun sağlam durması için İsveç ve Finlandiya’nın birlikte üye alınması gereğinden söz etti. Daha önce Çavuşoğlu’nun da söylediği gibi Erdoğan da Finlandiya ile fazla sorun olmadığını ama İsveç’in sözünde durmadığını söyledi. NATO’nun güçlenmesi isteniyorsa ABD’ye düşen F-16 sorumluluğunu hatırlattı.
Blinken hiç değilse görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini söyledi; Ankara’dan eli boş dönmek istemiyordu. Ankara bunu kabul etti ama görüşmelerin Brüksel’deki NATO karargâhında yapılmasını istedi; böylece İsveç’in sözünde durmadığını herkes görebilirdi. Bu koşul kabul edildi.
ABD’ye göre 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Başkenti Vilnius’ta yapılacak NATO Zirvesine kadar bu iş bitmeliydi. Böyle bir tarih dayatması İsveç’e taviz vermeme imkânı tanıyordu. Peki ya İsveç 9 Mart görüşmesinde Türkiye’nin taleplerini kabul ederse, Türkiye buna parlamento onayı verecek miydi?
ABD’ye 14 Mayıs sözü
Eğer seçim konuşulduğu gibi 14 Mayıs’ta yapılacaksa TBMM seçim nedeniyle kapanmış olacaktı. Kaldı ki o günlerde Türkiye’de seçimlerin 18 Haziran’da da yapılmaması, ertelenmesi tartışması vardı. Böyle bir durum zaten Erdoğan yönetiminde Türkiye’deki demokratik işleyiş üzerine Batı’da mevcut soru işaretlerini artıracaktı.
Erdoğan ise seçimden önce bu konunun -sadece Finlandiya için dahi olsa parlamentoya gelmeyeceğini söylüyordu. Seçimden sonra getirebilirlerdi. Bu Erdoğan’ın seçimi yine kazanacağı varsayımına dayanan bir sözdü.
Diplomatik kaynaklara göre Blinken, “Seçim yapılacak mı?” diye sormadı, bu zaten gerilimi artırırdı. Ancak İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin Vilnius Zirvesine yetişip yetişmeyeceğini anlamak gerekçesiyle ne zaman yapılacağını sordu. Erdoğan büyük ihtimalle 14 Mayıs’ta olacağı yanıtını verdi. Böylece hem ABD’ye hem NATO’ya Türkiye’deki seçimlerin zamanından önce yapılacağı, NATO Zirvesi sonrasına kalmayacağı teminatı verilmiş oluyordu.
Erdoğan kazanırsa, kazanamazsa
Blinken Ankara ardından gittiği Atina’da Yunan hükümetine de NATO’nun güçlenmesi için Türkiye’yle birlikte çalışmaları gerektiğini anlattı. Bunun ardından 23 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN International yayınında 14 Mayıs olabileceğini tekrarladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bir grup Ankara Temsilcisine “Muhtemelen 14 Mayıs” dedi. O arada Türkiye BM’deki oylamada Rusya’nın derhal Ukrayna’dan çekilmesini isteyen 141 ülke arasında yer aldı. Nihayet dün, 27 Şubat’ta AK Partili Mustafa Elitaş, seçimin ertelenmesinin söz konusu olmadığını açıkladı. Geriye Erdoğan’ın 10 Mart’ta (NATO’daki İsveç-Finlandiya toplantısından bir gün sonra) beklenen 14 Mayıs tarihini açıklaması kaldı.
Erdoğan seçimi kazanırsa, belki önce Finlandiya ardından İsveç, belki de ikisinin birden Vilnius Zirvesinde NATO üyesi olmasına onay verileceği görülüyor. Çavuşoğlu’nun bugün İsveç’e koşulları yerine getirmezse onay verilmeyeceğini yinelemesine rağmen Erdoğan’ın ABD’ye direnişinin uzlaşmayla sonuçlanması mümkün görünüyor.
Erdoğan kaybederse ne olacak? Altılı Masa hem terörle mücadele hem Batı, özellikle de Avrupa Birliği ile ilişkilerin geliştirilmesi sözünü şimdiden vermiş bulunuyor.