Siyaset

Erdoğan’a bir günde iki ret, HDP Kılıçdaroğlu’na boş değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir günde 2 ret yanıtı aldığı 20 Mart günü TBMM’de toplanan HDP-CHP heyeti: soldan sağa, Saruhan Oluç, Pervin Buldan, Mithat Sancar, Ebru Günay (HDP) Özgür Özel, Selin Sayek Böke, Kemal Kılıçdaroğlu, Oğuz Kağan Salıcı (CHP).

Daha birkaç saat önce Yeniden Refah Partisi, AK Parti’yle görüşmeleri sonucu seçimlerde Cumhur İttifakını desteklemeyi reddetmişti. Fatih Erbakan, sadece destek vermemekle kalmamış Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı cumhurbaşkanlığı adaylığını da ilan etmişti. AK Parti bir şeyler yapmalıydı. Daha önce Erdoğan’ın kabineye yeniden katılma teklifini reddetmiş olan önceki Hazine Bakanlarından Mehmet Şimşek’in böyle bir günde AK Parti’ye katılması 21 Mart’ta -en azından hükümet kontrolündeki medyada manşetleri, TV ekranlarını garantilerdi.
Üstelik Mehmet Şimşek Batı sermaye çevrelerinde tanınan, halen Londra, Dubai ve benzeri mali çevrelerde iş yapan bir isimdi. Böylece, tıpkı Finlandiya’nın NATO’ya dönüşüne izin verilmesi gibi, Erdoğan’ın aslında ne kadar Batıyla dost bir lider olduğunu da kanıtlamış olacaktı.
Dahası, yine aynı gün, 20 Mart’ta, daha birkaç saat önce, Erdoğan’ın rakibi, Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı CHP lideri kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de HDP’yi ziyaret etmiş, ayrıntılarına birazdan geleceğim, memnun ayrılmıştı.
Basına haber salındı, kürsüler hazırlandı: Erdoğan Şimşek’i yuvaya döndürecekti.

Bir günde ikinci ret

Şimşek, AK Parti Genel Merkezine gelecek ve Cumhurbaşkanı ile orada görüşecekti. Görüşmenin Cumhurbaşkanlığında değil, Parti’de yapılmasının simgesel anlamı vardı. Daha önce birkaç kez geri dönmeyi reddeden Şimşek böyle kritik bir zamanda geri dönmüş olacaktı.
Olmadı.
Erdoğan Şimşek’i AK Parti’ye dönmeye, güya başarılı bulduğu Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yerine geçmeye, hatta belki Fuat Oktay’a ortak, ekonomiden sorumlu ikinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmaya ikna edemedi.
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, Şimşek’in “aktif siyasete dönmeyi” düşünmediğini açıkladı. Ama her türlü katkıyı vermeye hazırdı.
Benzeri açıklamayı Şimşek Twitter hesabından “yurtdışındaki finans kuruluşlarındaki işleri nedeniyle” düşünmediği açıklamasıyla yayınladı. Erdoğan’ın iki numarası olmakla yurtdışındaki finans kuruluşlarındaki işleri arasında tercih kullanmıştı.
Erdoğan bir günde ikinci reddi böyle yaşadı.

Aynı günde üçüncü ret mi?

Erdoğan’ın bir günde üçüncü bir reddi de duyup duymadığını henüz bilmiyoruz. Çünkü arada, Erbakan reddinden sonra MHP lideri Devlet Bahçeli’yle görüşmesi vardı. MHP’liler henüz açıktan söylemeseler de Hüda-Par’ın Cumhur İttifakına destek açıklamasından hoşnut değillerdi.
Bu görüşmenin hemen öncesinde MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Kılıçdaroğlu’nun HDP eş başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüşmesine “çirkin pazarlık” tepkisi vermişti.  MHP’lilere göre Hüda-Par de Kürtçü aynı zamanda laiklik karşıtı bir partiydi.
Dolayısıyla Erdoğan aynı günde üçüncü reddi de görmüş, ya da eşiğinden dönmüş olabilir; henüz bilmiyoruz, Bahçeli’nin Hüda-Par’ı kabullenmek durumunda kalıp kalmadığı yakında anlaşılır nasıl olsa.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun HDP yöneticilerini ziyaretinin AK Parti ve MHP’yi rahatsız ettiği ortada.
Kılıçdaroğlu da Buldan ve Sancar da bu görüşmenin neden HDP Genel Merkezinde değil de Meclis’te yapıldığını aynı gerekçeyle açıkladılar: “Kürt sorunu dahil” bütün sorunların çözüm yeri TBMM olmalıydı.

Neye “Hayırlı olsun”?

Kürt sorunun çözümünün de MİT üzerinden İmralı-Kandil diyaloguyla değil, TBMM çatısı altında olması gerektiği vurgusu, belli ki Millet İttifakıyla HDP lokomotifliğindeki Emek ve Özgürlük ittifakını köprüleyen zemin olacaktı. Nitekim ilerleyen saatlerde DEVA Partisi lideri Ali Babacan, görüşmeye aynı ifadeyle destek verdi.
Görüşmenin sonunda hem Buldan hem Sancar’ın Kılıçdaroğlu’nu “hayırlı solsun” diyerek uğurladıklarını duydu gazeteciler.
Böyle bir günde bu “hayırlı olsun” ne içindi?
Varılmak üzere olan, belki de varılan ama açıklanması “1-2 gün sonraya” bırakılan uzlaşma için mi?
Yoksa Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için mi?
Her iki durumda da HDP cenahından Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masanın, Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olmasına olumlu bakış yansıtılıyordu; HDP Kılıçdaroğlu’na boş değildi. Emek ve Özgürlük İttifakındaki diğer partilerden TİP ve EMEP zaten Erdoğan’ı seçimde alt etmek için Kılıçdaroğlu’na destekten yanaydı.
Siyaset kulisinde HDP ve müttefiklerinin Kılıçdaroğlu’na karşı aday çıkarmayarak dolaylı destek vereceği zaten birkaç gündür konuşuluyor.
Bu hem tabanına karşı HDP yönetiminin hem İYİ Parti lideri Meral Akşener’e karşı Kılıçdaroğlu’nun hem de Akşener’in İYİ Parti tabanındaki HDP itirazlarına karşı elini rahatlatabilir.
İbre dün itibarıyla Kılıçdaroğlu’dan yana dönmüş gibiydi. Ama Ankara’nın saat saat değişen dengelerinde her an her şey olabilir. Bekleyelim, görelim.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Kobani: Ağır cezaların ötesinde bir siyasi davanın anatomisi

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Mayıs’ta Kobani Davasında ağır ceza yağdırdı. En çok öne…

16 saat ago

Erdoğan 28 Şubat generallerinin cezalarını kaldırdı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 28 Şubat davasında ceza alan ve aralarında Çevik Bir, Çetin Doğan…

18 saat ago

Türkmen gazı gelsin ama nasıl geleceğini bilelim

Genellikle ülkeler arasında imzalanan mutabakat muhtıralarına şüphe ile bakıyorum. Zira, genellikle niyet beyanının birazcık ötesinde…

19 saat ago

Kobani davasında karar: Yüksekdağ’a 30 ve Demirtaş’a 42 yıl hapis

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş-başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 108…

2 gün ago

ABD’yle İsrail-Hamas üzerine ayrım derinleşiyor

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Mayıs’ta TBMM’de Hamas’ın Gazze’de “Anadolu’nun ileri hat savunmasını” yaptığını söylemesinden birkaç…

2 gün ago

Yargıtay Başkanı seçimi: Ömer Kerkez’in sözleri umut veriyor mu?

Yargıtay’ın toplam 324 üyesinden 193’ünün oyları ile Ömer Kerkez 2028 yılına kadar dört yıl görev…

2 gün ago