Birleşik muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 5 Nisan akşamı HaberTürk televizyonundaki programını bitirdi. Evine gitmeden önce Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile bugün açıklanacak ortak aday listeleri üzerinde konuştular. Yatmadan önce, saat iki sularında tvit mesajı yayınladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hitaben, “Çıkar ağzındaki baklayı” dedi, “Affedersiniz diyerek söyle. Söyle de rahatla.”
Kılıçdaroğlu bu sözleri Erdoğan’ın İstanbul Bağcılar’da elinde seccade ile çıkıp “Manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz” demesine atıfla söylüyordu.
Daha bir, iki saat önce televizyonda Serap Belet ve Kürşad Oğuz seccade konusunu sorunca şunları söylemişti:
• “Yerde seccade olduğunu fark etmedim. İsmail (Müftüoğlu) Bey de fark etmedi; kendisi Milli Selamet Partili eski Adalet Bakanı. Bir yanlışımız vardı orada, fark edemedik. Biz politikacılar yere çok az bakarız. Hep karşıya bakarız, koruma uyarır ‘Efendim kaldırım var, çukur var’ diye. Gelen kişilerle fotoğraf çektirdik.
• “Tuzak, komplo diyenler oldu. O gerçeği bir gerekçeye sığdırmam bana yakışmaz. Ben samimi Müslümanım. Herkesin inancına, kimliğine saygı duyarım. Benim kalkıp da onu gerekçelendirip başka bir şeylerle örtmeye çalışmam olmazdı.”
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına rağmen MHP lideri Devlet Bahçeli bugün Erdoğan’a destek verme ihtiyacı duydu: “başını koymadığı seccadeye ayağıyla basıyor, geleneklerimizi bilmiyordu.”
Erdoğan’a “Affedersiniz Ermeni” hatırlatması
Peki, Kılıçdaroğlu neden bu konuyu açtığında Erdoğan’dan ağzındaki baklayı çıkarıp “Affedersiniz diye söyle rahatla” dedi?
CHP lideri Erdoğan’a 9 yıl öncesini hatırlatıyordu.
Erdoğan 2014’de 31 Mart yerel seçimleri öncesinde NTV’de Oğuz Haksever’in “Kılıçdaroğlu sen Alevi olabilirsin, ben de Sünni’yim. Selahattin Demirtaş Zaza, ama benim Kürt kardeşlerimi aldatıyor” sözlerini hatırlatması üzerine şunları söylemişti:
• “Ben köken itibariyle Rizeliyim, doğma büyüme İstanbulluyum. Çıktı bir tanesi aynı zihniyet, Gürcü’dür diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden de babamdan da öğrendiğim kadarıyla Türk’üm.”
Erdoğan 2011 seçimleri öncesinde de “Ne Yahudiliğimiz ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı” demişti.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın seccade olayını Sünni Müslüman olmadığı imasıyla söylediğini düşünüyor, kendisini dolaylı yoldan Alevi kimliği nedeniyle hedef aldığını, öyleyse Erdoğan’a “Bunu açıkça söyle” diyordu. Ağızdaki bakla oydu.
Alevi ayrımcılığıyla yüzleşme
Konu ilk defa Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masanın adayı olup olmayacağı tartışmaları başladığı sıralarda, Altılı Masa üyesi İYİ Parti’nin Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral şunları söylemişti:
• “Alevi olması benim açımdan bir engel değil, çünkü ben tanıyorum, ilkelerini biliyorum. Ancak siyasette maksat kazanmaktır. Türkiye’deki genel objektif açısından baktığımda bir çekince görürüm. Türkiye’nin yüzde 65’i yüzde 70’i muhafazakâr profil çiziyorsa, ona hitap edebilen, farklı bir isimle çıkılır.”
Bu söze İYİ Parti lideri Meral Akşener anında tepki göstermiş, Kılıçdaroğlu’dan özür dilemişti.
Türkiye, Alevi ayrımcılığının körüklenmesi nedeniyle geçmişte Kahramanmaraş Katliamı gibi, ülkeyi 1980 askeri darbesine sürükleyen felaketler yaşadı.
Kılıçdaroğlu ise Erdoğan’a “çıkar ağzındaki baklayı” demeden hemen önce, yine aynı TV programında şunları söylemişti:
• “Allah aşkına hangimiz anne babamızı seçme özgürlüğüne sahip? O zaman niye anne ve babamızın üzerinden ötekileştiriyoruz? Bu büyük haksızlık. Sadece bana değil Yaratan’a karşı haksızlık. Kimliğinden, inancından ötürü niye suçluyorsunuz?”
Cesur bir yüzleşme çağrısı
Bu yazıyı yazmak zorunda kalmak dahi benim için acı ve utanç kaynağı ama utanması gerekenler aslında bu çağda hala etnik ayrımcılık, din ve mezhep ayrımcılığı üzerinden oy devşirmeye çalışan siyasetçiler.
Oysa halkın büyük çoğunluğu, insan haklarına da çoğulcu demokrasiye de taban tabana zıt bu çağdışı zihniyeti aşmış durumda. İnsanlar artık kavgadan bıktı. Adalet, huzur içinde geçim sıkıntısı çekmeden yaşamak istiyor.
Hak ve adalet arayışı, bakmayın siz, Sünni’yi de Alevi’yi de Türk’ü de Kürt’ü de yavaş yavaş merkeze doğru terbiye ediyor aslında. Etnik ayrımcılığı körüklemek ya da mezhebî taassubu sürdürüp buralardan oy devşirmek isteyenler karanlığın sürmesini isteyenlerdir.
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a “Alevi” sözcüğünü geçirmeden, ama “Beni Alevi diye hedef alacaksan, açıkça söyle” çağrısı aslında sadece kendisini değil, Erdoğan’ı da özgürleştirecek cesur bir yüzleşme çağrısıdır. Erdoğan’ın bunu doğru değerlendirmesi Türkiye’yi bir yükünden daha kurtarabilir.
14 Mayıs bu yükten kurtulmamızın da eşiği olur böylece.