Siyaset

İmamoğlu, Yavaş ve bir soru: İnce’yi kazanmak hâlâ mümkün mü?

İmamoğlu ve Yavaş Kılıçdaroğlu için birlikte çalışıyor. CHP’nin İnce’yi kazanmak için atılacak adım kalıp kalmadığına bakması gerekebilir. Fotoğraf İnce’nin CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu 2018 seçim sürecinden kalma.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Millet İttifakı partileriyle “birleşik aday listesiyle” boğuştuğu günlerde Ekrem İmamoğlu sahayı boş bırakmadı; Isparta ve Amasya’daki mitinglerindeki kitleyi coşturmasını bildi. Mansur Yavaş da sahaya iniyor; 10 Nisan akşamı Sözcü TV’de bu süre içinde Ankara Büyükşehir Belediyesinden maaş almayacağını da duyurdu. Bugün, 11 Nisan, İmamoğlu ve Yavaş, Çanakkale’de Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktılar halkın karşısına. İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının Kılıçdaroğlu’nun başkanlık kampanyasına yapacağı katkı önemli. İş cumhurbaşkanlığı seçimine gelince bir diğer adayı, Muharrem İnce’yi de değerlendirmeye katmak gerekiyor.
Sadece CHP’den değil, genel olarak Millet İttifakından İnce’ye yöneltilen eleştirilerinde yanlış bir yan olduğunu söylemek mümkün. O da “Ben CHP’nin çocuğuyum” demesine bakarak İnce’yi hâlâ CHP’li görme ve çıkışlarını CHP’ye ihanet sayma yanılgısı.
Bunda İnce’nin Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’dan çok CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef almasının payı var elbette. Hem de AK Parti’nin “Doğru zaman, doğru” adam seçim sloganıyla Erdoğan’ın kendisi dışında kozu kalmadığını gösterdiği ortamda.

Buna hakkı var mı? Var elbette; ayrı bir siyasi parti lideri olarak istediğini hedef alabilir. Erdoğan’ın kaybetmesinden çok Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesini önemseme hakkı da var; gizlemiyor da zaten “Bana bunu yapmayacaklardı” diyerek.

Bahçeli ne kadar muhalefetse…

Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli, sırf Erdoğan’la resmen koalisyon hükümeti kurmadığı için TBMM kayıtlarında ne kadar muhalefet lideri görülüyorsa, bulunduğu noktada İnce’yi de o kadar muhalefet lideri saymak gerekiyor: muhalefete muhalefet.
Bir diğer cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın hedefinde de Erdoğan ve AK Parti’den hatta bir zamanlar ihraç edildiği iktidar müttefiki MHP’den çok, İYİ Parti ve Meral Akşener’i var.
İnce’yi ve Oğan’ı Bahçeli’yle birleştiren nokta, birinin CHP’yi diğerinin İYİ Parti’yi Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı seçimde yenmesi için Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP’nin desteğini almak zorunda kalmakla eleştirmeleri.
Erdoğan, MİT ve HDP üzerinden PKK lideri Abdullah Öcalan ve Kandil ile kamuoyundan gizli yürütülen bir diyalog kurduğunda İnce ve Oğan’dan bu kadar eleştiri almadı. AK Parti bir yandan kapatma davası sürerken (başarısız kalan) başörtüsü Anayasa değişikliği için HDP’nin kapısına gitmesinin Bahçeli’den temiz kâğıdı alması İnce’yi ve Oğan’ı tamamen Meclis çatısı altında ve meşru zeminde yürüyen temaslar kadar rahatsız etmedi. Sonra gelsin “Kürt kardeşlerimiz” ikiyüzlü kibri…

İnce’nin son düzlükteki tırmanışı

Erdoğan’ın aday listelerinde Hizbullah çizgisindeki Hüda-Par’a AK Parti listelerinde yer vermesi İnce’yi sivil toplum kökenli CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel taşkın, ya da insan hakları mücadelesiyle öne çıkan Sezgin Tanrıkulu’nun CHP listelerinde yer bulması kadar rahatsız etmiyor.
Bariz popülizm diyebilirsiniz ama İnce’ye yakışıyor bu.
Manzara bu olunca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Muharrem İnce sayesinde ilk turda kazanabiliriz diyebiliyor. Ağırdır Oksijen’deki yazısında İnce’nin oy oranının yüzde 6’yı geçmesi durumunda -ki bu ihtimali görüyor- seçimin ikinci tura kalacağını, ikinci turda ise Erdoğan’ın daha şanslı olacağını yazdı. Bir anlamda Dağ’ı doğruluyor. İnce’nin oy oranındaki ani yükselişin 2-6 Mart arasında Akşener’in Altılı Masa’dan kalkıp uzlaşmayla geri dönmesi süreci olduğu da görülüyor. Dolayısıyla bu ani bir kabarmaysa, köpük seçime dek sönebilir de.

Kılıçdaroğlu, İnce’yi kazanabilir mi?

Ama Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu ve ortakları İnce köpüğünün sönmesi ihtimaline bel bağlayıp bu riski alma lüksüne sahip mi?
Peki, muhalefet cephesinin İnce’yi kazanma, en azından Erdoğan’ın değirmenine su taşımaktan vaz geçirme ihtimali hâlâ var mı? İnce’nin çıtasını Erdoğan’ı yakalayıp geçme aşamasına getirmiş muhalefet cephesine rağmen Kılıçdaroğlu’nun kendi lehine adaylıktan çekilmesine kadar yükseltmiş olmasına rağmen bu soru meşrudur.
Bu denklemin bir değişkeni İnce’nin “Roma’yı da yakarım” raddesindeki siyasi egosu, diğer değişkeniyse Süleyman Demirel’in meşhur “Meşru zeminlerde çare tükenmez” sözü.
Kılıçdaroğlu geçenlerde Halk TV yayınında “Biz üstümüze düşeni yaptık” dedi. İnce evet aday oldu ama seçime daha bir ay var. Belki hâlâ yol yakınken bir girişimde daha, ciddi bir girişimde bulunmayı denemesinde yarar olabilir.

NOT:

* 11 Nisan 2023 saat 15.06’da güncellenmiştir.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

İYİ Parti’de kurultay günü: Yeni liderini seçecek

  Seçim yenilgilerinin ardından iç çalkantılarla gündemden düşmeyen İYİ Parti Ankara'da düzenlenenen 5. Olağanüstü Kurultay…

5 saat ago

Türkiye aslında çok zengin bir ülke. Yeni bir 2030 vizyonu gerekiyor

Türkiye aslında çok zengin bir ülke. Yeni bir 2030 vizyonu gerekiyor. Gerçekten de öyle. Hiç…

6 saat ago

Bir Türk yetkili: Erdoğan’ın ABD ziyareti ertelendi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 9 Mayıs'ta yapması beklenen ABD seyahatinin ileri bir tarihe ertelendiği bildirildi. İsminin…

23 saat ago

ABD’de Columbia, Türkiye’de ODTÜ: öğrenciler neden ayakta?

"ODTÜ'de bugün de bir kez daha Devrim Stadyumu'nun adını söyleyemeyen Rektörlük, Bahar Şenliği'ni Devrim'den soyutlamak,…

1 gün ago

Şimşek’in iki zorlu sınavı: vergi reformu ve kamuda tasarruf

Seçim bitti. Seçim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedeflediği gibi değil CHP lideri Özgür Özel’in istediği gibi…

1 gün ago

Dünya fikri mülkiyet günü: Adalet, yaratıcılık ve hakikat

Bugün 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü. Dünyayı fikirlerin ve bu bağlamda kararların yönettiği düşünülürse her…

1 gün ago