Günlük döviz alım limitini düşüren bankalar, 18 Mayıs’ta verilen kararla kredi kartlarını nakit avansa kapattı. Bu karar, yükselen enflasyon ile kuru dengede tutmakta zorlanan bankaların 28 Mayıs’a kadar kuru dengede tutmak için bir “önlem aracı” olarak düşünülüyor.
Gazeteci Çiğdem Toker, T24’teki köşesinde son kararı “bankacılık sektöründe hafta başından bu yana yaşanan gelişmeler, ikinci tur tarihi olan 28 Mayıs’a kadar bile dayanmanın güçleştiğini, dövizi tutma ihtiyacının had safhaya ulaştığını gösteriyor,” ifadeleriyle değerlendirdi.
Son kararı değerlendiren Toker, “bu işlemin kuru tutmaya yönelik süreci 28 Mayıs’a kadar yönetebilmek için bir önlem aracı” olduğunu, ancak “makul bir davranış tarzı olmadığını ve önleneceği düşünülenden daha büyük bir hasara yol açacağını” aktardı.
Toker, “Seçimden günler önce Millet İttifakı ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı beklentisiyle düşen risk priminin 14 Mayıs’tan sonra yeniden yükselişe geçmesi döviz ihtiyacının artması, bankalar arası piyasa ile serbest piyasa arasında oluşan uçurum, ekonomik havayı ve bekleyişleri bozdu,” ifadelerine yer verdi:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Faiz sebep enflasyon sonuç” diye diye ve ihracatı arttıracağı iddiasıyla bir propaganda aracına dönüştürüp Merkez Bankası’na dayattığı faiz inadı, kuru da yükseltti enflasyonu da. Bu tablonun sonuçlarından biri olan krediye erişimin zorlaşması, üretim ve ihracatı olumsuz etkilemeye başladığını giderek yükselen seslerden anlayabiliyoruz.
Dahası, Erdoğan’ı kızdırmamak için büyük bir riyakarlıkla faize faiz dememenin yolu olarak icat edilen Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) bütçeye verdiği hasar da artıyor. TL aleyhine oluşan farkın bütçeden ödetildiği KKM hesaplarının 2 trilyon 346,76 milyar TL’ye ulaştığı açıklandı.
Bu tablo nedeniyle 22 Mayıs Pazartesi haftası, sadece siyaset ve seçimler değil, ekonomi açısından da kritik bir süre aralığa dönüşmüş durumda.”
Toker’in tüm yazısına buradan ulaşabilirsiniz