Mayıs 2023 seçimleri muhalefet için beklentilerden farklı bir sonuç ortaya çıkardı. Sonuca sebep olan nedenler etraflıca tahlil edildi. Şimdi tahlil bulgularından ders çıkarma ve strateji belirleme zamanı. 31 Mart 2024 yerel seçimlere yedi ay kalmışken Mayıs seçim sonuçlarının verdiği mesajlara dikkatli bakmakta fayda var. 2028’in inşası bugünden başlıyor.
Muhalefet için şehirli seçmenin potansiyeli
Mayıs seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri kent-kır ayrımı oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçmenin yüzde 20’sinin yaşadığı kır tabir edilen seçim bölgelerinde yüzde 65 seviyesinde destek görürken bu destek seçmenin yüzde 80’nin yaşadığı kent tabir edilen seçim bölgelerinde yüzde 49 seviyesinde oldu.
İşte muhalefet için potansiyel tam da bu ayrımda yatıyor. Daha detaylı bakıldığında Türkiye’nin büyük 10 şehrinde ve 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın kazandığı 20 ilçede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seçimi önde tamamladı. Benzer şekilde aralarında Ağrı, Balıkesir, Bitlis, Denizli, Muş, Şırnak’ın bulunduğu 6 ilde muhalefet cumhurbaşkanlığı seçimini önde bitirdi. Öte yandan muhalefet 2019 seçimlerinde Cumhur İttifakı’ndan aldığı 5 büyükşehirde cumhurbaşkanlığı seçimlerini önde bitirdi.
Kentli nüfusa sadece oy potansiyeli açısından bakmamak lazım. Bu seçmenin talebi aynı zamanda muhalefetin Türkiye önermesini de temsil ediyor. Muhalefetin eğitim, sosyal yaşam, demokrasi, vizyon açısından önerdiği değişim de bu seçmen tarafından benimseniyor. Dolayısıyla muhalefet için şehirli seçmen başka bir Türkiye potansiyelini ifade ediyor.
Yeni örgütlenme modeli ihtiyacı
Burada muhalefetin atması gereken adımları ikiye ayırmak lazım. Birincisi, kentlerdeki potansiyeli anlayıp aday ve ittifak stratejilerini ona göre yapmalılar. Bu kısa vadeli bir strateji ve harekete geçirmek nispeten kolay. İkincisi ise daha uzun erimli ve meşakkatli bir yol gerektiriyor. Muhalefetin, özellikle de CHP’nin, kırdaki başarısızlığı yeni bir örgütlenme modeli ihtiyacına işaret ediyor. Bugünden yarına çözülebilecek bir konu değil. Türkiye’yi farklı bir gözle anlamak için gerekli tahlillerin yapılması ve sonuçların gerektirdiği yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi gerekli. 2028’e giden yolun anahtarı burada.
Seçimlerin kaybedilmesi muhalefet seçmeni üzerinde muazzam bir moral çöküntüsü yarattı. Ancak bu çöküntünün esas sebebi seçim sonrası siyasetçilerin verdikleri mesajlar oldu. Özellikle CHP içerisinde başlayan tartışma ve tarafların yaptığı açıklamalar seçmende süregelen tartışmanın siyasetçilerin koltuk kavgası olduğu izlenimini yarattı. Bu izlenim bugünlerde yerini büyük bir öfkeye bırakmış durumda. Muhalif seçmen mevcut aktörlerin sadece kendi çevrelerinde, kariyerist bir anlayışla siyaseti topluma kapattığını düşünüyor.
Doğru adaylar kimler?
Parti içi siyasete baktığınızda bu kaçınılmaz bir sonuç. Zira partilerin kurumsal yapıları içerisinde siyaset yapan yapının değişmesi, yenilenmesi hızla yapılamaz.
Ancak belediye seçimlerindeki adaylıklar için aynı durum geçerli değil. 2024 seçimleri öncesi muhalefetin belediye başkanı adaylarını belirlerken topluma, siyaseti açma mesajı vermesi önemli.
Kuşkusuz her belediye başkanını değiştirmek doğru olmayacaktır. Ancak özellikle Mayıs seçimlerinde muhalefete geçme potansiyeli belirmiş il ve ilçelerde siyasete yeni isimlerin katılması önem arz ediyor. Bu yenilik sadece bir vitrin değişikliğini değil aynı zamanda bir anlayış değişikliğinin de sinyalini vermeli.
Yerel seçimlerde mümkün olduğunca yer kazanmak önemli ancak belediye başkanları birbirinden kopuk beylikler gibi davrandığında genel siyasete etkisi sınırlı kalıyor.
Yeni siyasetçi kadroları aynı zamanda partilerin geleceği için de doğru kurguyu oluşturmak için bir fırsat sunuyor. Yeni yüzler ve yeni anlayış demokrasiyi sandığa indirgeyen yaklaşımın ötesine geçip, siyasi bireylerin gündelik yaşamına geri getirerek kaybedildiği düşünülen demokratik pratiklerin yeniden kazanılmasına vesile olmalı. İktidarın devlet kaynaklarını sınırsız kullandığı bir ortamda yerelin sadece oy veren değil siyaset üreten yapılara dönüşmesi lazım. Muhalefet için Ankara yerelden örgütlü bir şekilde yeniden inşa edilmelidir.
Son olarak hem muhalefet hem de iktidar için kuşak değişimi kaçınılmaz olarak ufukta belirmişken, geleceğin yöneticilerinin sisteme bugünden dahil edilmesi ve tecrübe kazandırılması gerekiyor.
Doğru ittifak hangisi?
MHP lideri Devlet Bahçeli iki hafta önce verdiği mülakatta Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde de devam edeceği mesajını net bir şekilde kamuoyuyla paylaştı. Dolayısıyla muhalefetin seçim kazanmak için birçok yerde ortak aday stratejisini tekrar gündeme alması gerekliliği ortaya çıktı.
Millet İttifakı Mayıs seçimlerinde önce siyasa mutabakatı geliştirme konusunda başarılı bir performans gösterirken aynı başarıyı siyasi pazarlık tarafında gösteremedi. Son derece uyumsuz bir süreç seçmende güvensizlik yarattı. Öte yandan ittifak, nasıl yürütüldüğünden bağımsız olarak, partilerin kimliklerini kaybetmesine neden oldu. Kuşkusuz altılı masanın dağılıp yeniden birleştiği süreçte İYİ Parti ittifak siyasetinden en kötü etkilenen parti oldu.
Parti kimliğini korumak için yerel seçimlerde ittifak yapılmaması gerektiğine dair yorumlara katılmıyorum. Bu dinamik genel seçimler için geçerli. Yerel seçimlerde partilerin kuvvetlenmesi kazandıkları belediye sayısı ile mümkün olacaktır. Yerel seçimlerde bir partinin münferit olarak belediye meclislerinde aldığı oy oranı gücü bakımından anlamlı bir sonuç değil.
Ancak bu sefer nerelerde işbirliği yapılacağı, işbirliğinin kuralları önceden ve daha net bir şekilde belirlenmeli. Bu açıdan hem İYİ Parti’den hem de CHP’den bazı temsilcilerin nezaket kurallarını aşan, siyasi öngörü içermeyen açıklamalarını son bulmasında fayda var. Aynı şekilde Millet İttifakı’nın CHP ve İYİ Parti dışındaki bileşenlerinin seçim değerlendirmeleri sırasında yaptıkları açıklamaların pek faydası olduğu söylenemez.
Yerel seçimin potansiyeli
Mayıs seçimleri öncesi iktidar örneği görülmemiş bir mali genişleme ile ekonominin yıkıcı etkilerinin sandığa yeterince yansımamasını sağladı. Ancak ziyafetten sonra şimdi önümüzde bir hesap var. Gelen zamlar, enflasyonun artış hızına yetişemeyen maaşlar sonucu sürekli azalan alım gücü bu hesabı özellikle şehirli seçmene ödetiyor. 2019 yerel seçimlerinden önce olduğu gibi 2024 seçimlerinde de beka konusu bu iktisadi sıkıntıların önüne geçmeyecektir. İktidar özellikle İstanbul’da deprem konusu üzerinden yeniden inşa kaynaklarını kullanarak İstanbul’da bir fark yaratma çabasına girişecektir. Deprem bölgesinde görüldüğü üzere bu iktidar için seçmeni ikna etme yolunda oldukça önemli bir silah. Ancak hem seçim sonuçları hem de içinden geçtiğimiz iktisadi süreç, Mayıs sonuçlarının muhalefet siyasetinin sonu olmayabileceğine işaret ediyor.
Yeniden yapılanma fırsatı
Sonuç olarak, muhalefetin karşılaştığı zorluklar tartışılmaz bir gerçektir.
Mayıs seçim sonuçları sonun başlangıcı olarak değil, bir uyanış ve yeniden yapılanma fırsatı olarak görülmelidir. Muhalefetin, özellikle kent-kır ayrımı ve doğru ittifak stratejileri üzerinden kendini yeniden konumlandırması ve toplumun değişen dinamiklerine ayak uydurması gerekiyor. Eğer doğru adımlar atılırsa ve yerel seçimlerde halkın gerçek beklenti ve ihtiyaçlarına yanıt verilirse, muhalefetin 2028 vizyonunu başarılı bir şekilde inşa etmesi mümkündür.
Bu hem Türkiye’nin demokratik geleceği hem de halkın taleplerinin karşılanması açısından kritik bir öneme sahiptir.