CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü törenleri öncesinde telefonda konuştuk.
“Geçmişin mirasıyla buraya kadar” başlıklı yazınızı okudum” dedi; “Düzeyli eleştiriye her zaman saygım var, gazetecisiniz elbette eleştireceksiniz. Bazı konuları dikkatinize getirmek istedim”.
Eleştirilerim konusunda düşüncelerini almak istedim. Yazıda CHP’nin sadece kendisi için değil Türkiye’de çoğulcu demokrasinin, laik ve sosyal hukuk devletinin güçlenmesi için de artık Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıyla övünmenin ötesine geçmesi gerektiğini söylemiştim. Atatürk CHP’yi Bağımsızlık Savaşından zaferle çıkmış bir ulusal hareketin önderi kurmuştu ama parti 100’üncü yılında ağır bir seçim yenilgisinin sarsıntısıyla giriyordu. Kılıçdaroğlu seçimi yitirdiği 28 Mayıs gecesi bırakalım istifayı bir yana, hiç değilse olağanüstü kurultay çağrısı yapmış olsaydı belki kendisi bu kadar yıpranmayacak, partisi de seçmeni gözünde bu kadar güven kaybına uğramayacaktı. Bunları yazmıştım.
Hepimiz hayal kırıklığına uğradık
Kılıçdaroğlu şöyle yanıtladı:
• “CHP’nin seçmen kitlesiyle bağlarını güçlendirmesi, güvenini yeniden kazanması gerektiği doğru. Hepimiz hayal kırıklığına uğradık. Belki kitle önüne daha erken çıkıp kendimizi anlatmamız gerekirdi. Belki geciktik. Ama önce il başkanlarımız, sonra belediye başkanlarımız ve parti meclisimizin fikrini almak istedik; yani parti kurullarına gittik.
• “CHP tartışarak güçlenen bir parti olmuştur. Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluğa düşmememiz gerekir. CHP, kurucumuz Atatürk’ün dediği gibi “Memleket ve milletin her türlü dayanaktan mahrum bırakıldığı, uğursuz bir hengâmenin yaşandığı” dönemde umut ışığı yakmış olan partidir. Biz de bu ilkeden vaz geçmedik, vazgeçmiyoruz.”
Kılıçdaroğlu törendeki konuşmasında 13 maddelik bir manifesto açıklayacağını da söyledi. Bu manifestonun CHP’nin daha kurulmadan siyasi çerçevesini çizen 8 Nisan 1923 tarihli “9 umde”, 12 Ocak 1959’dak, “İlk Hedefler Beyannamesi” ve 25 Temmuz 2020’deki “İkinci Yüzyıla Çağrı” Beyannamesinin devamı sayılmalıydı. 1946’da çok partili rejime geçiş ve 1963’te (şimdiki adıyla) Avrupa Birliğine başvuru da CHP’nin bu çerçevede attığı adımlardı.
Kılıçdaroğlu, tüzük, seçim, kurultay
Nitekim Kılıçdaroğlu akşam saatlerindeki konulmasında bu 13 maddelik manifestoyu CHP’nin Türkiye’deki siyasi devrimlerin, dönüm noktalarının “öncüsü” olduğunu söyleyerek ilan etti. 13 maddenin ayrıntılarını bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Benim ilgimi çeken özerk üniversite, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, kamu yönetiminde şeffaflık ve Meclis’in güçlendirilmesinin yanı sıra kadın-erkek eşitliğinin güçlendirilmesi maddesine bir parantez açarak CHP’de yakında bir “kadın devrimi” vaadinde bulunması oldu. Bu her halde yakında CHP tüzüğünde yapılacağı vadedilen köklü değişikliklere de işarettir.
Bunlar güzel de gelip başa dönüyoruz. Kılıçdaroğlu tarafından da kabul edilen seçmen güveninin yeniden kazanılması konusuna.
Ekrem İmamoğlu’nun dün önce Cumhuriyet gazetesinde yazdığı, sonra konuşmasında tekrarladığı “CHP değişecek, Türkiye değişecek” vaadi, Kılıçdaroğlu’nun söylediği “tartışarak güçleniyoruz” çerçevesine mi oturuyor, yoksa CHP yeni bir kopuşa doğru mu gidiyor?
Kılıçdaroğlu kendisinin giderek yıpranması pahasına bu tartışmaların yakınsamasını bekliyor ve muhtemelen 31 Mart yerel seçimi sonrasına kalacak Kurultay’da kararını verecek gibi. Liman sanki seçim değil de o kurultay; dümeni devredecekse o limanda devredecek.