Siyaset

Yargıtay’dan Can Atalay kararı için AYM üyeleri hakkında suç duyurusu

Yargıtay 3. Ceza Dairesi tartışmalı bir karara imza atarak Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği tahliye kararına karşı çıktı, kararı veren AYM üyeleri hakkında ise suç duyurusunda bulundu. Karar tepki ile karşılandı. CHP parlamento grubu olağanüstü toplandı. 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi tartışmalı bir karara imza atarak Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği tahliye kararına karşı çıktı, kararı veren AYM üyeleri hakkında ise suç duyurusunda bulundu.

Sabah Gazetesinden İlker Turak’ın haberine göre Yargıtay 3. Ceza Mahkemesi, AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararını inceledi, hukuken kararları tartışmaya açık olmayan Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına hükmetti. Mahkeme, kararı veren AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulundu.

Karar tepki ile karşılandı.

CHP Lideri Özgür Özel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, CHP Grubunu olağanüstü toplantıya çağırdığını duyurdu. Özel mesajında, “Yaşanan gelişmeler hafife alınamaz, görmezden gelinemez. Bu, Anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır,” ifadelerini kullandı.

Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’ndan Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliye edilmesi için, tutuklu bulunduğu Gezi Davası’nın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurulmuş, mahkeme tahliye kararını reddetmişti.

Bunun üzerine Atalay’ın avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM 27 Ekim’de verdiği kararda Atalay’ın seçilme hakkı ve kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararı vermesi gerektiğini belirtti.

AYM kararını uygulaması beklenen Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararında açıkça belirtilmesine rağmen, tahliye kararının kendi görev alanı içinde olmadığını söyleyerek dosyayı üst mahkeme olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

Yargıtay: “AYM kararı uygulanmasın, AYM üyelerine suç duyurusu”

Yargıtay Başsavcılığı, Ceza Dairesine gönderdiği mütaalasında AYM’nın yetki aşımında olduğu, tahliye kararına uyulmaması gerektiği yönünde görüş bildirdi.

Başsavcılığın mütaalası ile birlikte dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Türkiye yargısında bir ilke imza atarak
“Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay’ın bireysel başvurusu hakkında 25 Eylül 2023 tarihli ihlal kararına hukuki değer ve geçerlilik olmadığını” belirterek, “bu bağlamda Anayasa’nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığını, Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül’de karar verilerek onandığını” vurguladı ve “kesinleşen karar karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararına uyulmamasına karar verdi.”

Daire, kararı veren AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulundu.

Kararda “Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi” ifadeleri yer aldı.

Milletvekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye bildirim gönderildi

Ayrıca, Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı, Anayasa’ya göre milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ”kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin” düzenlenmiş olduğunu, Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğini belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığına dikkat çekerek, hükümlü Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesine karar verdi.

Daire, AYM’nin bu konuda inceleme yetkisinin bulunmadığına karar verdi. Kararda, “her ne kadar süreç içerisinde TBMM tarafından bu hususta bir karar verilememiş olsa da bu konuyu düzenleyen Anayasa’nın 84/2 maddesi açısından Anayasa Mahkemesi’ne müracaat imkanı tanınmadığı gibi Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda da inceleme yetkisi bulunmamaktadır” denildi.

Gergerlioğlu ve Güven kararlarından farklı

Daire kararda, “Ayrıca, Anayasa Mahkemesi, Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararında, önceki Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven kararlarından farklı olarak milletvekili dokunulmazlığı yönünden Anayasa’nın 14. maddesinin hangi suçları kapsadığının anayasal ya da yasal düzenleme dışında yargısal bir yorumla belirlenmesinin ciddi sıkıntılara yol açacağını belirtirken, kendisinin daha önceden yargısal aktivizm sonucu vermiş olduğu ve kamuoyunda üniversitelere başörtü yasağı olarak bilinen, bizce de kabul görmeyen bir kararını gerekçe göstermesi tarafımızdan dikkat çekici bulunmuş ve bir ironi olarak değerlendirilmiştir” ifadelerine yer verdi.

Yargıtay 3. Dairesi, “Kararında, yargı organlarının Anayasa’nın 14. maddesine hangi suçların gireceğini yorumlamalarının sağlıklı olmayacağını, mutlaka anayasal ya da yasal düzenleme yapılmasının gerektiğini söyleyen Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar hem norm denetimi kararlarında (mesela yürütmeyi durdurma kararı vermesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun doğru uygulanmadığından bahisle iptali vb.) hem de sonradan kendisine tali görev olarak verilen bireysel başvuru kararlarında, anayasal veya yasal bir yetkisi olmamasına rağmen hiçbir organ tarafından denetlenmememin vermiş olduğu rahatlıkla da, içtihat yoluyla anayasal yetkisini sürekli artırmak ve kötüye kullanmak suretiyle kendisinin, daha önceden norm denetimi görevi sırasında sıkça dile getirilen yasama organı üzerinde vesayet organı olduğuna yönelik eleştirilerin, bireysel başvuruya ilişkin yetkinin verilmesi üzerine yüksek mahkemeler dahil tüm yargı üzerinde de ortaya çıkmasına neden olmuştur” ifadelerine yer verdi.

“AYM işi Yargıtay 3. ceza dairesi üyelerini tehdit etme boyutuna vardırdı”

Anayasa Mahkemesi’nin, hükümlü Şerafettin Can Atalay’a yönelik vermiş olduğu ihlal kararında, yasal bir dayanağı olmamasına ve doktrinde bile tartışmalı bir konu olmasına rağmen, ‘Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif işlevinden’ bahsederek, kararı veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini ‘ihmal suçunu işlemişlerdir’ şeklinde tehdit etme boyutuna kadar işi vardırdığına dikkat çekilerek, “Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur” denildi.

“AYM Vesayet makamı gibi davranıyor”

Kararda, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte olduğu; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa’ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmakta olduğu belirtildi.

Yargıdan beklenenin, kanunlara, Anayasa’ya ve en önemlisi hukuka uygun kararlar alabilmesi olduğuna vurgu yapılarak, ” Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak, ‘şeklen denetleyemediği Anayasa hükmünü uygulanamaz hale getirme, kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuruları kabul etme, soruşturmalara müdahil olma, kovuşturmaları yapılamaz hale getirme’ şeklinde Anayasa’ya aykırı olarak verdiği kararları ile görev ve yetkilerini, Anayasa ve kanunlardan üstün görmek suretiyle bir nevi Anayasa’yı uygulanamaz hale getirerek, kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır. Devletin cebri gücünü ve görevleri gereği Devletin kamu gücünü elinde bulunduran kimselerin, sahip oldukları kamu gücünü sürekli Anayasa’ya aykırı bir şekilde kullanmalarının, Anayasayı ihlal etme eyleminin işlenmesinde kolaylık sağlayacağı aşikardır” denildi.

YetkinReport

Recent Posts

Özel, Bahçeli’ye Sinan Ateş cinayetini sordu: o iki isim kim?

Sinan Ateş cinayeti davası siyasetin gündeminde yer tutmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP…

4 saat ago

Şimşek fiili başbakan gibi: dış politikadan iç güvenliğe kadar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK…

10 saat ago

Reisi’nin ölümü: İran’daki mollalar rejimi kâğıttan kaplan mı?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 19 Mayıs’taki helikopter kazasında ölümleri,…

1 gün ago

Kastamonu’nun derdi ne?

Behlül Özkan - Evren Balta 31 Mart seçimleri bitmiş, sonuçlar açıklanmış ve artık yeni bir…

1 gün ago

Yeni “oyun değiştirici” teknolojiler hayatımızı riske mi atacak?

Ateşli tartışmalarımızda “bugün dünyadaki en önemli oyun değiştirici gelişme nedir?” diye sorulduğunda kimisi iklim değişikliğini,…

2 gün ago

İddia: Merkez Bankası alıma geçmeseydi dolar şimdi 32 değil 27 TL idi

31 Mart seçimlerinden önce ABD dolarının TL karşısında daha fazla değer kazanmaması için rezervlerinden döviz…

2 gün ago