“Kazanacak aday” ölçütü siyaset lisanımıza İYİ Partili Koray Aydın sayesinde girdi; sonradan Meral Akşener tarafından da benimsendi. İYİ Partililer “Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın” dememek için, Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı tespitlerinden hareketle -artık dağılmış olan- Millet İttifakının “kazanacak aday” çıkarması gerektiğini söylüyorlardı. O zaman Akşener’in -en azından söylem düzeyinde- Cumhurbaşkanı adayı tercihi, şimdi belediye başkanlığına dahi ehil görmediği Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş idi.
Köprülerin altından çok sular aktı.
Kılıçdaroğlu kazanamadı. TBMM’de AK Parti-MHP çoğunluğu devam etti. Altılı Masa liderlerinin tamamı TBMM dışında kaldı.
Kılıçdaroğlu CHP liderliği koltuğunu, partililerin oylarıyla Özgür Özel’e bırakmak zorunda kaldı. CHP’lilerin “kazanacak adayın Kılıçdaroğlu” olduğu tespit ve ısrarının doğru olmadığı anlaşıldı.
Cumhur İttifakı saflarında kazanma ihtimali Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan daha fazla olan herhangi bir aday görünmüyordu. Oysa Millet İttifakı saflarında, hatta Akşener’in kalktığı masaya döndüğü 5-6 Mart zorlamasına dek üç isim konuşuluyordu.
Kazanacak aday arayışı
Kılıçdaroğlu isminden bağımsız olarak söylüyorum, “kazanacak aday” arayışı doğruydu. Aslında her parti ya da ittifakın, elbette kendi belirlediği ilke ve ölçütler içinde seçimlerde kazanma ihtimali en yüksek adayla yola çıkması siyasetin doğal akışına uygun.
Örneğin, CHP’nin yeni lideri Özgür Özel, Kılıçdaroğlu döneminde açıklanmış İstanbul, Ankara ve Aydın (Özlem Çerçioğlu) dışında kimseye verilmiş adaylık sözü bulunmadığını ve parti olarak belirleyecekleri adaylarda sadece kazanabilme değil, oyları arttırma ölçütü de arayacaklarını söyledi. Büyükşehir planında Adana (Zeydan Karalar) ve Mersin (Vahap Seçer) ile de yola devam edilmesi büyük ihtimal.
CHP’de İzmir sorunuysa devam ediyor. Sonuçta milletvekillerinin saha çalışmaları, yaptırılan anketler ve seçim bölgelerinde diğer partilerle münferit işbirliği ihtimalleri de belirleyici olacak.
Erdoğan’ın AK Parti tercihlerinde de en çok zorlayıcı olan büyükşehirlerin İstanbul, Ankara ve İzmir olacağı anlaşılıyor. Özellikle İstanbul ama sadece İstanbul değil.
“Yeniden İstanbul” ölçütleri
Erdoğan İstanbul ve Ankara’nın 2019’da çeyrek asır sonra yeniden CHP’ye geçmesini kabul edemedi. Bunu en açık şekliyle 29 Kasım’da AK Parti Grup toplantısında “Yeniden İstanbul” sloganıyla ifade etti.
Peki, Erdoğan’ın İstanbul ve diğer önemli illerde “kazanacak aday” sorunu yok mu?
Gazeteci Nuray Babacan’ın Pencere’de verdiği siyasi kulis gerçekçi. Habere göre Erdoğan kurmaylarına şunları söylemiş:
“Mevcut belediye başkanlarından değişecek olanlarla temasa geçeceğiz. Gönüllerini alacağız. (…) Bize yük olan değil, yük alanlarla yol yürümeliyiz. Partinin oyunu artırmayacaksa (…) bunlarla işimiz olmaz.”
Son cümle neredeyse Özgür Özel’in “kazanacak aday” ölçütüyle aynı, değil mi?
Erdoğan’ın İstanbul’daki kriteri eğer Milli Görüş kökenli aday ise İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ideal isim olabilir. Kökten AK Partili ve İmamoğlu’na kök söktüren aday ise Esenler Belediye Başkanı ve İBB Meclis Sözcüsü Tevfik Göksu var. AK Partili kimliğiyle değil de Atatürk’e saygılı merkez seçmene de hitap edecek kucaklayıcı aday olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya adı ortaya atılıyor.
Diğer illerde durum
Yerlikaya kendisi topa girmiyor ama ismi Ankara için de Mansur Yavaş’ı alt edebilecek isim olarak ortaya atılıyor. Hem Ankara hem İstanbul için konuşulan önceki Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dan eskisi kadar söz edilmiyor.
Erdoğan’ın bir hedefi de İzmir. Kökten AK Partili olmayan, Atatürk’e saygılı, merkezi kucaklayabilecek aday görülen İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in siyasete girmeyi kabul etmediğiyse basına yansıdı. Kabul edecek olsa, Erdoğan’ın “kazanacak aday” ölçüsüne uyan isim olurdu. Aslında Özgener modeli CHP’nin Tunç Soyer yerine arayışta olduğu isme de uyuyor.
Aynı şekilde Gaziantep’te kucaklayıcı ve merkeze hitap eden mevcut Başkan Fatma Şahin’in yerine Milli Görüş kökenli Şahinbey ilçesi Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nu isteyenler var.
Öte yandan Antalya’da hem CHP hem AK Parti bakımından gayet ortada bir durum var; her iki partide merkezi kucaklayabilecek, “kazanacak aday” arayışında.
MHP ile ittifak
Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli ile yaşadığı yüzde 50+1 sorununa hiç değinmeden “İttifaka devam” kararı alması bazı büyükşehir ve ilk belediyelerinde sıkıntıya yol açabilir.
Örneğin MHP’nin -zaten 2019’da aldığı- Manisa’nın yanı sıra Adana ve Mersin’de Cumhur İttifakı adaylarını belirleme ısrarı var. AK Parti ise özellikle Adana’da ısrarlı. Ayrıca 2019’da iki partinin ayrı adaylarla seçime girip MHP’nin AK Partiden aldığı illerde (Amasya, Bayburt, Çankırı, Erzincan, Karaman, Kastamonu ve Kütahya) ile Bartın, Karabük, Osmaniye ve Iğdır’da AK Parti’nin yarıştan çekilip MHP’li adayları desteklemeyi kabul edip etmeyeceği henüz bilinmiyor. MHP bu illerde kazanacak adayın kendi adayları olduğu iddiasında.
Kendisi aday gösterilmezse Kocaeli Teşkilatının seçimde çalışmayacağını iddia eden Milletvekili Saffet Sancaklı’nın aynı gün Bahçeli’nin isteğiyle MHP’den istifa ettirilmesiyse dengelerin ne kadar hassas olduğunu gösteriyor.
Erdoğan’sa 15 Aralık’tan itibaren AK Parti adaylarını açıklamaya başlayacağını duyurdu. Sayılı gün çabuk geçer; Erdoğan’ın kimleri kazanacak aday gördüğünü biz de göreceğiz.