İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Mayıs seçimlerinin ardından Millet İttifakı’ndan ayrılmasıyla başlayan “tek ve münferit” İYİ Parti siyaseti “CHP ile husumet” siyasetine dönüştü. CHP tarafından sukunet ile karşılanmaya çalışılan bu tutum kan kaybeden İYİ Parti’de istifalara ve oy kaybına sebep olurken Akşener giderek sertleşiyor.
CHP tarafından yerel seçimde işbirliği taleplerinin İYİ Parti tarafından reddedilmesi ile Akşener, Mayıs seçimlerinden bu yana giderek şiddetini arttıran sert tutumunu daha da sertleştirdi. Bu süreçte İstanbul ve Ankara belediyelerinde İYİ Parti ile CHP arasında seçimlerde işbirliği için görüşmeler yapıldığı haberleriyle birlikte bu tutum, İYİ Partiye “operasyon düzenlendiği” iddialarına ve “savaş ilanına” kadar ilerledi.
Akşener’in sert tutumu arttıkça, İYİ Parti içinde istifalar da artıyor. Bu yazının yazıldığı sırada, İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın da istifa ettiği haberi geldi.
Ankara kulislerinde bazı iddialar, belediyelerde İYİ Partili üyelerin CHP’ye geçmek istediği, ancak CHP’nin bunu engellemeye çalıştığı seviyesine ulaştı. ORC tarafından yaptırılan araştırmada İYİ Parti’nin eridiği, Mayıs seçimlerinde yüzde 10’luk oy oranını koruyan partinin oylarının yüzde 6,2’ye gerilediği açıklandı.
Peki Akşener neden İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan ayrılışını bir husumet siyasetine dönüştürmeyi tercih ediyor? Oyların eridiği, partiden istifaların arttığı bu dönemde bu strateji işe yarıyor mu?
Husumet: “Rüştünü ispat, 90’lar siyasetinde ısrar”
Akşener’in İYİ Parti’si 2017’de MHP’de yaşanan yönetim krizinin ardından yeni bir sağ parti iddiası ile kuruldu. İYİ Parti’nin 2023 seçimlerine gelinen süreçte aldığı ivme, daha çok bu “yeni sağ parti” iddiası üzerinden şekillendi. Ancak Akşener’in siyasi tutumu, 1990’larda İç İşleri Bakanlığı koltuğuna oturduğu dönemdeki çizgisinden pek de farklı bir şekil almış değil. Akşener, yeni partisinde de Doğru Yol Partisi’nin sağ muhafazakar ve milliyetçi ama siyaseten de çıkar işbirliğine dayalı siyasetinin bir devamını kurgulamaya çalışıyor.
Bu çerçevede Akşener, Millet İttifakı sürecinin, partiyi, oturtmaya ve tabanını ikna etmeye çalıştığı, 90’lara öykünen sağ muhafazakar ve milliyetçi çizgisinden uzaklaştırdığını ve bunun da seçimlerde kayba yol açtığı görüşünde gibi görünüyor. Bunun yanında giderek çıkar işbirliği üzerinden gelişen parti içi ilişkilerde de bu çizginin tam olarak oturtulamadığını, tabana da bu duruşun tam olarak anlatılamadığını düşünüyor.
İYİ Parti lideri bu sebeple İYİ Parti için öngördüğü kimliğin tabana da tam olarak anlatılamadığını, Millet İttifakı sürecinin CHP ile özdeşleşmeye sebep olduğunu düşünerek buradan tek çıkış yolunun milliyetçi kimlik üzerinden sert bir çıkış ve karşıtlık üzerinden CHP ile husumet kurmak olduğunu düşünüyor.
Tutumun bir karşılığı yok
Ancak Akşener’in bu tutumunun siyaseten bir karşılığı olmadığı, hem partideki oy ve kan kaybından hem de CHP’nin tutumundan görülüyor.
Partiden ayrılan isimlerin yaptıkları açıklamalardaki “sağ siyaset” vurgusu, bunun bir göstergesi olabilir. Örneğin İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu’nun ardından istifa eden Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İYİ Parti, Türk siyasetinde ortaya çıkan derin boşluğu doldurmak, seçmenin iradesinin en doğru şekilde parlamentoya yansımasını sağlamak amacıyla kurulmuştur,” dedi.
İstifa eden bir diğer isim, Salim Ensarioğlu, ise “Milliyetçi bir partide yer almak isteseydim MHP’de yer alırdım. İYİ Parti 3. Olağan Kongresinden sonra merkezden uzaklaşarak Milliyetçilik yarışına girmiştir. 3. Kongre sonrası partideki aşırı sağın hakimiyeti; merkez sağ yörüngesinden çıkıldığı ve merkeze dair tutuma sahip olanların partide sindirilmesi veya sindirilemeyenlerin ihraç edilmesi üzerinden bir vizyon çizmiştir,” dedi.
Bu tutumun tabanda bir karşılığı olmadığı da yapılan araştırmalarda İYİ Parti oylarındaki düşüşten net bir şekilde görülebilir. İYİ Parti oylarının nereye dağılacağını da şöyle açıklayabiliriz:
Çıkar işbirliği dağılıyor
İYİ Parti içindeki sağ siyasetin olmazsa olmazı olan çıkar işbirliğine dayalı birliktelik de “partiye operasyon” suçlamalarına yol açan belediyelerdeki görüşmelerin kaynağı gibi görünüyor.
İYİ Parti içinde yolsuzluk iddiaların gündeme gelmesi, bu iddiaların bertaraf edilememesi de bir başka açıdan bu savı destekliyor.
CHP’de ise bu ikilik kurma çabasının bir maddi karşılığı yok, zira böyle bir ayrım CHP’ye herhangi bir fayda sağlamıyor.
Örneğin İstanbul Belediyesi’nde olası çıkar işbirliklerinin şimdilik en büyük manyetik gücü mevcut büyükşehir belediye başkanı İmamoğlu gibi görünüyor. CHP yönetiminin İmamoğlu’nun bu görüşmeleri ile ilgili bir toplantı alacağı da yine Ankara kulislerine yansıyan iddialar arasında.
Akşener’in İYİ Parti ile 90’lara benzer bir sağ siyaseti tekrar yaşatma çabası ve bunu da CHP’ye husumet üzerinden kurgulamaya çalışması hem partide kan kaybına yol açıyor hem de sağ siyasette boşalan fayda üzerine kurulu ilişki ağlarını CHP üzerinden yeniden iktidar bloğuna kaydırıyor.
Akşener’in bu adımı bir tek Cumhur İttifakı’na yarayabilir. Bunu amaçlayıp amaçlamadığını ise önümüzdeki günlerde anlayacağız.