2023 yılı, yaşadığımız deprem felaketleri, dış politikada ABD ile F-16 satın alımı, İsveç’le NATO üyeliği, İsrail’le Gazze savaşı nedeniyle karşılaştığımız onca sorun, terörle mücadelede verdiğimiz şehitler yetmezmiş gibi son günlerinde bir de Riyad’daki futbol krizine sahne oldu. Türk milleti olarak en büyük hasletlerimizden birisi de bir birlerimizi suçlamak. Lügatimizde suçu kendimizde aramak, ya da özeleştiri gibi bir kavram yok. 29 Aralık akşamı yaşanan ve hepimizin ulusal gururunu inciten gelişmeler için illa bir suçlu bulmak gerekiyorsa herkes suçlu.
Kulüp başkanları da suçlu
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki Süper Kupa finalinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanacağı yaklaşık iki ay önce belli oldu. Cumhuriyetin 100. yılında bu maçın neden Türkiye’de değil de Riyad’da oynandığı kamuoyunda tartışılmaya başlanıldı. O zaman Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi bir açıklama yaparak, bu değişiklik için her iki kulüp başkanının da onayının alınmış olduğunu hatırlattı. Bu açıklamaya ne Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan ne de Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’ten bir yalanlama geldi.
Anlaşılan o ki, her iki kulüp başkanının da aklına eski adı Cumhurbaşkanlığı Kupası olan bu final maçını, “Neden cumhuriyet değerlerinin ve Atatürk’ün adını bile duymaktan rahatsızlık duyan bir ülkede oynuyoruz? Bizim için cumhuriyet, Atatürk’tür” demek gelmemiş. Üzerinde Atatürk’ün fotoğrafı olan Türk Lirası yerine, Amerikan cumhurbaşkanlarının resimlerinin yer aldığı yeşil dolarlar ağır basmış.
En başta şimdi “Atatürk kırmızı çizgimizdir” diye Atatürkçülük yarışına giren kulüp başkanları suçludur.
TFF Başkanı da suçlu
İster yurt içinde olsun ister yurt dışında futbol maçlarının olaysız oynanmasından Türkiye Futbol Federasyonu sorumludur. Cumhuriyetin 100. yılı gibi anlamlı bir tarihte bu maçı yurt dışında oynamak, Riyad’da oynamak parlak fikri kimden çıktı? Herhalde durduk yerde gökten gelen vahi üzerine Suudi yetkililer Ankara’ya telefon açıp “Gelin bu maçı bizim kutsal topraklarda oynayın” demediler. Ya da Suudi futbol severler, “Ronaldo’yu, Messi’yi, seyretmekten bıktık, biraz da Türk futbolunu izleyelim” diye tutturmadılar. Baştan beri bir maçı yüzüne gözüne bulaştıran TFF suçludur. Bu kararda onu destekleyen siyasi ve idari yetkililerin de bu suçta payı vardır.
Riyad Büyükelçisi de suçlu
Bir büyükelçiden beklenen krizlerin yönetilmesi kadar potansiyel krizlerin hiç ortaya çıkmamasını da sağlayabilmektir. Büyükelçilerin bulundukları ülkenin hassasiyetlerini doğru bir şekilde başkentlerine rapor etmeleri gerekir. Riyad Büyükelçisinin (Fatih Ulusoy) kulüplerimizin önerileri gündeme geldiğinde Suudi makamlarının gösterebileceği muhtemel tepkiler hakkındaki öngörülerini ne derece dile getirebildiğini bilemiyorum. Gidenlerin Riyad’da nasıl bir manzarayla karşılaşabilecekleri hakkında bilgilendirilmiş olmaları beklenir.
Tarifeli olmayan Türk Hava Yolları uçuşlarıyla VIP uçaklarının uçuş müsaadeleri diplomatik kanallardan alınır. Bu konuda da aksaklıklar yaşandığı ileri sürülmektedir. Gerekli uyarılarda bulunmayan, kriz yönetiminde ortalıkta görünmeyen Büyükelçi de suçludur.
Riyad’da tek suçsuz
Maçı izlemek üzere Riyad’a giden -Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak dahil- Türk Yetkililer, Fenerbahçeli ve Galatasaraylı taraftarlar, basın mensupları, evvel emirde Suudilerin misafirleridir. Evine gelen konuklarına iyi davranmak, kırıcı olmamak sadece nezaket ve diplomasi kuralları olmakla kalmayıp Müslümanlığın bir gereğidir. Türk heyetinin Riyad Havaalanına varışından itibaren kaba davranışlarıyla dikkat çeken, maçın oynanması için en ufak bir esneklik göstermeyerek burnundan kıl aldırmayan sözde Suudi dostlarımız da suçludur.
Maçın oynanamamasını idari aksaklıklara bağlayan, Riyad’da maruz kalınan bunca kötü muameleye rağmen ev sahibine teşekkür eden üçlü bildiriyi kaleme alanlar suçludur.
Bu kadar suçlu arasında mutlaka bir suçlu olmayan aramak gerekirse, Fenerbahçeyi karşılamak üzere sabahın köründe Sabiha Gökçen’e koşan Galatasaraylı; Galatasarayı karşılamak için de İstanbul Havaalanına giden Fenerbahçeli taraftarlardır.
2024 Türkiye için daha az sorunlu bir yol olsun. Yurda ve cihana sulh getirsin.