Bugünlerde enflasyonun bir türlü düşmemesini ay sonunu getirmeye çalışan dar gelirli vatandaşın kredi kartına taksitle gıda alışverişi yapmasına bağlayanlar var. Hulûsi Turgut’un Cavit Çağlar’ın hayatını yazdığı “Cavit Çağlar-Fırtınalı Bir Yaşamöyküsü” kitabının 1990’larla ilgili bölümünde Tansu Çiller’le ilgili kısımlarını okurken onlar aklıma geldi.
Çağlar’ın Turgut’a anlatımına göre, DYP lideri Süleyman Demirel’in Kasım 1991’de SHP lideri Erdal İnönü’yle koalisyon hükümeti kurması üzerinden birkaç ay geçmiştir. Çağlar, Demirel’in sağ kolu Devlet Bakanı, iktisatçı Çiller ise Hazine Bakanıdır; 1992 başlarıdır.
Bir gün Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Çağlar’ı ziyaret eder. Devlet memur maaşlarını ödeyemeyecektir. Kasada para olmadığından değil. Merkez Bankası memur maaşlarını ödeyecek olan Ziraat Bankası’na parayı havale etmediği için. Havale etmesi için Hazine Bakanı Çiller’in imzası gerekmektedir. Hazine Müsteşarı Tevfik Altınok gerekli evrakı hazırlamıştır ama Çiller imzalamayı reddetmektedir.
“Ülkeyi mahveden memurlar”
Çağlar, Çiller’i arar, neden imzalamadığını sorar. Çağlar’a göre aralarında şu diyalog geçer:
– Memurlar bu ay da maaş almasın. Ne olacak?
– Tansu Hanım, sen neler söylüyorsun?
– Hatta bu ay değil, altı ay almasınlar. Ülkeyi mahveden onlar.
İş büyür. Başbakan Demirel, memur maaşları ödeme emri yazısını Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun’a vererek “Tansu’ya götür, imzalasın” der. Yine olmaz. Çağlar bu defa Çiller’in makamına gider. Aralarındaki diyalogu yıllar sonra şöyle anlatıyor:
– Tansu Hanım, biliyorsun, biz iktidarız. Memur maaşlarını ödemezsek bizi katlederler. Tarihte Patrona Halil İsyanı var. Onu bilir misin?
– Memurlar da maaş almasın efendim.
– Neden almayacaklar?
– Enflasyonu arttırıyorlar.
– İmzala şu kağıdı!
– Hayır, imzalamam!
– Sen bizi astıracak mısın?
Çağlar sonunda Demirel Çiller’i makamına çağırıp imza attırdığını, memurların da maaşlarını aldığını anlatıyor.
Çiller bunun üzerine bir açıklama yaparak imza yetkisinin Hazine değil Maliye bakanında olduğunu söyleyerek “Kabine arkadaşımun unutkanlığının eseri” dedi. Enflasyon artışını memur maaşlarına bağladığı iddiaları konusundaysa bir şey söylemedi. Bu tartışma burada bitmeyecek görünüyor.
Çağlar hatırlatıyor
Ancak Çağlar sayesinde bir de Çiller’in UDİDEM’ini hatırladık; Ulusal Dinamik Denge Modeli. 2018 seçimleriyle 2023 seçimleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “düşür faizi, enflasyon da döviz kuru da düşsün” siyaseti gibi, faizleri zoraki düşürürse denk bütçe yapabileceği varsayımına dayanıyor. Nurettin Nebati’nin “heterodoks” politikalarına benziyor.
Onun sonucu ne olmuş? 1994 krizi. Daha sonra 2001 bankacılık krizine yol açacak 5 Nisan 1994 kemer sıkma politikaları.
İstiklâl Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un “İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” dediği tarih maalesef tekrarlanıyor ve bugün ekonomi politikalarındaki bir başka denemenin sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyoruz.
Çiller ise kendisini yenilerde AK Parti İstanbul adayı Murat Kurum’a verdiği destekle hatırlattı; Kurum’un işi Çiller’e kaldıysa kolay değildi. İmamoğlu ise bu desteği Kurum’un bakanken Çiller’e verdiği 13 bin metrekare araziye imar iznini mahkeme kararıyla kaldırtmasına bağladı. Cevap gelmedi. 2023 seçimlerinden önce Erdoğan’a desteğini açıklayan Çiller’e İYİ Parti oylarını bölmek üzere bir parti kurdurulacağı söylentisi yayılmış, ancak Çiller yalanlamıştı.
Erdoğan 2018’de işine son verdiği Mehmet Şimşek’i 2023’te yeniden ekonominin başına geçirerek krizden bu defa ders çıkardığını göstermek istiyor. Dış yatırımcıların tereddüdüyse Erdoğan’ın bir noktada vaz geçip geçmeyeceği endişelerinden kaynaklanıyor.
Çağlar’ın anılarında başka neler var?
Çağlar’ın Hulûsi Turgut’a 750 sayfayı bulan anlatıları arasında 1990’larda devletin zirvesindeki günlerinden sonra 2000’lerde New York ve İstanbul’daki hapishane günleri de var. 1990’larda Türkiye Cumhuriyeti adına bakan olarak -özellikle Kafkaslar ve Orta Asya’da- yürüttüğü gizli ve açık diplomasiyle daha sonra 2010’larda yine devlet adına gizli operasyonlar var. 2016’da Rusya’yla uçak düşürme krizindeki rolünü teyit için aradığımda ilk tepkisi “Nereden duydun?” olmuştu. Tıpkı PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan Türkiye’ye getiren uçağın NTV’deyken bizi defalarca anten kurma ve büro açma görüşmeleri için Azerbaycan ve KKTC’ye taşıyan uçak mı olduğunu sorduğumda verdiği tepki gibi.
Çağlar ve Nuri Çolakoğlu’nun 1996’da kurduğu Türkiye’nin ilk 24 saat haber televizyonu projesine ilk katılanlardanım; Ankara bürosunun kurulmasını üstlenmiştim. Müthiş heyecandı; Türkiye’de daha önce denenmemiş bir işin altından kalkabildik.
Kitapta aktarılacak çok şey var ama ben bugünlerde en ciddi sorunumuz olan ekonomik krizle bağlantısı ve bugünlerde yeniden sahneye çıkan, iki önceki krizin sorumlusu Çiller bölümünü aktarayım istedim.