Evet, şimdi önümüzdeki tablo değişmedikçe 1 Mayıs’ın marjinalleşmesi, giderek geniş halk kitlelerine yabancılaşması kaçınılmaz görünüyor. Bunu başta CHP olmak üzere emeğin ve emekçinin (ve artık giderek emeklinin de) haklarına değer veren bütün partilerin ve işçi sendikalarının değerlendirmesinde yarar var. Bu 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a hatırlanmayacak kadar ciddi bir durum.
Ve hayır, bu bir “İktidar 1 Mayıs’ı Taksim’de istemiyor, Anayasa’yı uygulamıyor, işçilere zor kullanıyor” yazısı değil; bu zaten işçi sendikalarında sınıf bilincinin uyanmaya başladığı 1970’lardan bu yana böyle.
AK Parti iktidarında da 2009-2012 arası, 2007-2010 sürecinde Fethullahçıların desteğiyle Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Askeri Casusluk serisi davalarla yerleşik devlet düzenine el konulması sırasında estirilen dekoratif özgürlük rüzgârı dışında 1 Mayıs gösterilerine Taksim’de izin verilmedi; zaten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi’den beri Taksim alerjisi 1 Mayıs Emek ve Özgürlük Gününe de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe de başka her demokratik gösteriye de baskın geliyor.
Saraçhane’de yüze tutulan ayna
O yüzden bizim mahalleden bazılarını kızdıracağımı bile bile bu yazının “1 Mayıs’ı yine engellediler” yazısı olmadığını, o gerçeği kabul ettiğimden değil, ona karşı olduğum için bir başka gerçeğe ayna tutma çabası olduğunun altını çiziyorum. Çünkü çalışanların sendikalaşma oranı ve işçi sendikalarının giderek azalan gücü üzerine şimdi çizeceğin tablo değişmedikçe daha çok 1 Mayıs hüsranı yaşar emekçilerin hakkı için yola dökülenler.
Saraçhane’deki polis kordonu önünden dönmek zorunda kalan CHP lideri Özgür Özel’i ve DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nu (ve yanlarındaki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu) “Neden barikatı aşıp geçmediniz” diye suçlamak en kolayı. Ne yapsaydı Özel ya da Çerkezoğlu? Zaten -kabul edelim ki polis dayağını, gaz bombasını, ters kelepçeyle gözaltını göze alıp gelmiş ve maalesef sayıları Taksim’e gidebilseler meydanı dolduramayacak kitleyi güvenlik güçleriyle çatıştırsalar mıydı?
O zaman neden 1 Mayıs diye öne çıkıp kitlelerini heyecanlandırdılar diye sorabilirsiniz.
Aynanın gösterdiği tablo işte o yüzden Saraçhane’de duruyordu bakmak isteyenlere.
Tablo ne gösteriyor?
Çünkü Saraçhane’de ya da Taksime çıkan başka yerlerde toplanan kitle iktidarın gözüne Taksim’in doldurabilecek kadar görünseydi durum daha baştan farklı seyrederdi.
1 Mayıs’a sahip çıkacak olan 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a seslerini duyurmaya çalışan sosyalist gruplardan önce işçi sendikalarının, kol ya da kafa emeğiyle çalışanların kendileri olmak zorundadır.
1 Mayıs için Taksim’e sahip çıkmaya çalışan tek işçi sendikası konfederasyonu, açık konuşalım DİSK’tir. (Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu KESK’ ve TMMOB, TTB, TDP gibi meslek örgütleri de DİSK’in yanındadır.) CHP destek olmasa DİSK’in sesinin duyulması daha da zor olur. Ne Türk-İş ne Hak-İş’in 1 Mayıs’ta Taksim talebi ve desteği vardır.
DİSK toplam 245 bin küsur üyesiyle Türkiye’de sendikalı çalışanların yüzde 10 kadarını temsil etmektedir. Türkiye’de (SGK’ya göre) toplam 23 milyon küsur sigortalı çalışan ise 2,5 milyondan azı, yani yüzde 10 kadarı sendikalıdır.
Sendikalıların yüzde 54’ü Türk-İş, yüzde 33’ü de Hak-İş üyesidir.
Tablo budur. Tablo bu oldukça 1 Mayıs’ın halkın gözünde giderek marjinalleşmesi kaçınılmazdır.