İrlanda, İspanya ve Norveç liderleri 22 Mayıs’ta açıklama yaparak iki devletli bir çözümü desteklemek ve barışı sağlamak amacıyla ülkelerinin Filistin’i bir devlet olarak tanıdığını açıkladı. Türkiye kararı memnuniyetle karşıladığını belirtirken İsrail Norveç ve İrlanda’daki büyükelçiliklerini geri çekeceğini açıkladı.
İrlanda Başbakanı Simon Harris 22 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Bugün İrlanda, Norveç ve İspanya olarak Filistin devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz,” dedi.
Kararı hayata geçirmek için gerekli yasal adımların atılacağını belirten Harris,”Bugün İrlanda ve Filistin için tarihi ve önemli bir gün” dedi.
Diğer Avrupa liderleri ve mevkidaşları ile de görüştüğünü söyleyen Harris, “Önümüzdeki haftalarda daha fazla ülkenin de bu önemli adımı atma konusunda bize katılacağından eminim,” dedi.
Üç ülke, kararın ardından yasal adımları atacak, resmi tanıma 28 Mayıs’ta olacak.
İrlanda, Norveç de Filistin’i tanıdı
İspanya Başbakanı Pedro Sánchez de 22 Mayıs’ta parlamentoda yaptığı açıklamada ülkesinin 28 Mayıs’ta Filistin’i bir devlet olarak tanıyacağını söyledi.
2018’den bu yana İspanya’nın Sosyalist lideri olan Sánchez, Filistin’in tanınması ve Gazze’de olası bir ateşkes için destek toplamak amacıyla aylardır Avrupa ve Orta Doğu ülkelerini geziyor. Bu konuda kararlı olduğunu birçok kez dile getirmişti.
Bu ayın başlarında İspanya Dışişleri Bakanı José Albares, hükümetinin Filistin’i tanıma niyetini ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e bildirdiğini söyledi.
22 Mayıs’ta erken saatlerde Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre da Norveç’in Filistin devletini tanıdığını açıklarken “tanıma olmazsa Orta Doğu’da barış olamaz” dedi.
Gahr Støre, İskandinav ülkesinin 28 Mayıs itibariyle bir Filistin devletini resmen tanıyacağını söyledi. Støre, “Norveç bir Filistin devletini tanıyarak Arap barış planını desteklemektedir” dedi.
İsrail tepki verdi
Associated Press Haber Ajansı’nın haberine göre üç ülkenin kararının ardından İsrail Norveç ve İrlanda’daki büyükelçilerini geri çağırdı.
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Norveç’in bir Filistin devletini tanıyacağını açıklaması ve İrlanda’nın da aynı şeyi yapmasının beklenmesi üzerine İsrail’in İrlanda ve Norveç büyükelçilerine derhal İsrail’e dönmeleri talimatını verdi.
Katz, “İrlanda ve Norveç bugün Filistinlilere ve tüm dünyaya bir mesaj gönderme niyetinde: terörizm bedelini öder” dedi.
Katz, bu tanımanın İsrail’in Gazze’de tuttuğu rehineleri geri alma çabalarını engelleyebileceğini ve “Hamas ve İran’ın cihatçılarını ödüllendirerek” ateşkes ihtimalini azaltacağını söyledi.
Ayrıca İspanya’nın da benzer bir tutum sergilemesi halinde İsrail’in bu ülkedeki büyükelçisini geri çağıracaklarını belirtti.
Türkiye: “Memnuniyet duyuyoruz”
Açıklamaların ardından bir bildiği yayımlayan Dışişleri Bakanlığı Ankara’nın İspanya, İrlanda ve Norveç’in bu kararından “büyük memnuniyet duyduğunu” belirtti.
Açıklamada, “İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin Devletini tanıyacaklarını açıklamalarından büyük memnuniyet duyuyoruz.
Filistin’in tanınması, uluslararası hukukun, adaletin ve vicdanın gereğidir. İşgal altındaki Filistin halkının gasbedilen haklarının geri alınması ve Filistin’in uluslararası camiada hak ettiği statüye kavuşabilmesi bakımından son derece önemli bir adımdır.
Türkiye olarak daha fazla ülkenin Filistin’i tanıması yönünde çaba harcamayı sürdüreceğiz,” ifadelerine yer verildi.
İsrail’e karşı baskı artıyor
Geçtiğimiz haftalarda aralarında İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta’nın da bulunduğu bazı devletler, Filistin’i devlet olarak tanıma niyetlerini açıklamıştı.
BM Genel Kurulu, 10 Mayıs’ta Filistin’in uluslararası örgüte tam üyelik için gerekli şartları karşıladığını belirten bir tasarıyı ezici çoğunlukla kabul etmişti.
Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell konuyla ilgili olarak “Bu sembolik bir hareket, ancak bir devletin var olma arzusunu tanıyor” demişti.
Bu durum, ABD’nin uzun süredir Filistin’i devlet olarak tanımama politikasına karşı Avrupa ülkelerinin tutum değişikliği anlamına geliyor ve Filistin davasına uluslararası desteği güçlendirebildiği gibi diğer Avrupa ülkeleri ve ABD üzerindeki baskıyı da artırabilir.
İrlanda Başbakanı diğer mevkidaşları ile görüştüğünü açıklarken Batı Avrupa ülkeleri arasında tanıma yönünde bir tutum değişikliği yok. İsveç, Avrupa Birliği’ne katıldıktan sonra 2014 yılında Filistin devletini tanıyan ilk AB üyesi olmuştu. Bulgarisan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya da Filistin Devleti’ni tanıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) başsavcısı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Yahya Sinvar hakkında savaş suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkartılmasını istedi.
Avrupa’da İsrail çatlağı
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği başta olmak üzere Batılı devletler İsrail-Filistin çatışması konusunda iki devletli çözüm önerisini savunsa da Filistin Devleti’nin tanınması konusunda geniş görüş ayrılıkları var.
ABD, İsrail’in Gazze’deki operasyonu insani bir krize dönüşmesine rağmen İsrail’in en sadık müttefiki olmayı sürdürüyor. ABD, iki devletli çözümü destekliyor ancak İsrail ile bir barış anlaşması olmadan Filistin devletinin tanınmasına tarihsel olarak karşı çıkıyor.
Avrupa Birliği de siyasi olarak iki devletli çözümü destekliyor ancak birlik olarak Filistin’i bir devlet olarak tanımıyor. AB üyesi devletler kendi idari sistemleri içerisinde tanıma kararı alabiliyor. İsveç 2014 yılında Filistin Devleti’ni resmen tanıyan ilk AB üyesi oldu.
Birleşik Krallık ve Fransa parlamentoları Filistin’i tanıma lehinde bağlayıcı olmayan kararlar almış olsa da, tanıma yönünde resmi adımlar atmadı.
Almanya ise İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarının güçlü bir destekçisi konumunda ve Filistin’i tanımak konusunda bir girişimi olmadı.
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Kıbrıs, Polonya ve Romanya AB üyesi olmadan önce Filistin’i tanımış olan ülkeler.
Bazı ülkeler Filistin’i tanımak için tek taraflı adımlar atmış olsa da ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu çoğu büyük Batılı güç bunu yapmadı, bunun yerine İsrail ve Filistinliler arasında müzakere edilmiş bir barış anlaşması için bastırmayı tercih etti.
Hem Birleşmiş Milletler’de alınan karar hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararı ile İsrail üzerindeki baskı artarken Avrupa’da pek çok ülke için tutum değişikliğine gidilebileceği yorumu yapılıyor.
Hukuki mekanizmalara ulaşımını engelliyor
Filistin’in Devlet olarak tanınmaması yaşanan insani kriz konusunda uluslararası hukuki mekanizmalara da erişmesini engelliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mathew Miller, UCM’nin verdiği karar ile ilgili 20 Mayıs’ta yaptığı açıklamada UCM’nin İsrail üzerinde herhangi bir yargı yetkisi olmadığına inandıklarını belirtmiş, “çünkü Filistin halkı bir devleti temsil etmiyor ve buna Hamas liderleri de dahil” ifadelerini kullanmıştı.
Gazze’deki yönetimin İsrail’in 7 Ekim sonrası başlattığı operasyonu ile ilgili uluslararası hanki mekanizmalara başvurabileceği yönündeki sorulara da yanıt veren Miller’ın karmaşık cevabı ise tartışma konusu oldu.
AP muhabiri Matt Lee, Miller’a “Filistinliler nereye başvurabilir? yargı yetkisine odaklanalım, burada kimin yargı yetkisi var?” diye sordu.
Miller önce İsrail’in yetkisi olduğunu sonra ABD’nin “sağladığı askeri techizatın kullanımı” üzerinde yetkisinin olduğunu ancak bunun yargı yetkisi olmadığını belirtti.
Miller, “bağımsız bir filistin devletinin kurulması gerektiğine inanıyoruz ve bağımsız bir Filistin devleri dünyadaki her devletin yapmaya hakkı olduğu gibi Roma Statüsüne katılma ve Uluslararası Ceza Mahkemesine üye olma yeteneğine sahip olacaktır, ama bu değil” dedi.
BM’den tarihi Filistin kararı: Bir zafer mi, sembolik bir adım mı?