Evde, çarşıda, sokakta konuşulan iki konu var: hayat pahalılığı ve sokak hayvanlarına ne yapılacağı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Anayasa değişikliği konusunu hemen her gün gündeme getirmesine rağmen “Ne olacak bu Anayasa değişikliği?” diye tartışana rastlanmıyor; çünkü halkın gündeminde Anayasa değişikliği yok ama hayat pahalılığı ve sokak hayvanları var. Özellikle de sokak köpekleri.
Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde sorunun muhatabı Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı “X” hesabından 27 Mayıs’ta yaptığı ayrıntılı açıklamada Türkiye’de “başıboş” köpek sayısının 4 milyon olarak tahmin edildiğini söyledi. Yumaklı sorunun ciddiyetini göstermek için Sağlık Bakanlığına göre kuduz riskli temas sayısının 2018-2022 arasında 267 bin iken 2023’te iki kat artarak 438 bine ulaştığını, Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’yi kuduz riski yüksek ülkelerden saydığını da vurgulamış.
Ajda Pekkan ve vicdan lobisi
Bakan Yumaklı, “Son günlerde kamuoyunda yapılan sağduyulu tüm tartışmalar, görüş ve öneriler, doğru çözüme ulaşmak için son derece değerlidir” diyerek yasal düzenleme için somut öneriler beklediğini de söylemiş.
Bu olumlu bir adım. Sağduyulu tartışmaysa, sokak köpekleri sorunuyla başa çıkmada “öldürelim gitsin” lobisine karşı hayvansever derneklerinin boyunu ve kapasitesini hayli aşan bir vicdan lobisinin Türkiye’nin her yeri ve kesiminde sesini yükseltmesiyle başladı. Görüp görebileceğimiz en apolitik duruşa sahip Ajda Pekkan dahi siyasi yönü apaçık olan bu konuda “Bizi de uyutsunlar o zaman” diye çıkış yaptı. Halkın çoğu, evet sokak hayvanları sorununun ele alınmasını istiyor ama “toparlayalım, sahiplenen olmazsa uyutalım”, yani öldürelim dışında bir çözüm istiyordu.
Vicdan lobisi, öldürelim lobisini geriletmişti.
İş gelip bu çözümün yöntemine ve nasıl yürütüleceğine dayanıyordu.
Öldürme değil, kısırlaştırma
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, 2003 yılında “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin” Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde onaylanması ardından 2004 yılında çıkarıldı. Daha sonra yasanın kapsamı hayvanların mal değil can sayılması, cezaların artırılması yönünde birkaç kademede genişletildi. 2021 yılında TBMM’de 5199 sayılı kanunun hem hayvan hem insanları daha iyi koruması için değişik partilerden 113 milletvekilinin imzasıyla bir kanun teklifi sunuldu. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu bu amaçla kapsamlı bir rapor hazırladı, dileyenler bu bağlantıdan okuyabilir.
Çözümün öldürmede değil, hızlı kısırlaştırmada olduğu açıktı. Nitekim Yumaklı da başıboş köpeklerin çoğalmalarının kontrol altına alınabilmesi, bir sene içinde toplam sayının yüzde 70’inin (yani yaklaşık 3 milyon) kısırlaştırılması ile mümkün olduğunu söylüyor. Son 5 yıldaysa ortalama 260 bin sokak köpeği kısırlaştırılabilmiş.
Daha etkili kısırlaştırma için ne gerekiyor? Daha çok para.
Peki, 5199 sayılı kanunun bu konuda sorumlu tuttuğu belediyelerde bu işe ayrılacak yeterli para var mı? Hayır, yok.
Yasa belediyeleri hedef yapıyor
5199 sayılı kanunun 6’incı maddesi sorumluluğu belediyelere veriyor. Bu maddenin 4’üncü fıkrasındaki bir cümledeki ifade hem çözümü tıkıyor hem belediyelerle halkı karşı karşıya getiriyor. Cümle şöyle: “Müşahede yerlerinde [yani barınaklarda] kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”
Uygulama şöyle, sabah çocuklarını okula güvenle gönderemeyen, parkta köpek saldırısına uğrayan vatandaş -kötü niyetli vicdansızları bir kenara ayırıyoruz- belediyeye şikâyet ediyor, belediye ayırabildiği personelle köpekleri topluyor. Varsa barınağında, varsa veteriner personeliyle işlemi yapıyor. (Yoksa sessizce veterineri ve barınağı olan komşu ilçelerin sınırlarına atıyor.) Kısırlaştırılıp aşılanan sokak hayvanları -genellikle 15 gün sonra- alındıkları yere bırakılmazsa hayvansever dernekleri belediyenin kapısına dayanıyor. Belediye aldığı yere bırakınca şikâyet eden vatandaş açısından değişen bir durum olmuyor. Bir kısır döngü.
Zaten Bakan Yumaklı da bu konunun belediyelerin boyunu aştığını, dolaylı olarak söylemiş.
Sokak hayvanları için fon
CHP lideri Özgür Özel, 2021 TBMM raporunda “uyutma” gibi bir önlem önerilmediğini ama bir “Hayvan Hakları Fonu” oluşturulması öngörüldüğüne dikkat çekerek Meclisin raporuna sahip çıkmasını istiyor. Özel bu fonun belediyelerin topladığı emlak, çevre, temizlik vergilerinden aktarılacak paylar, at yarışından, Millî Piyango gibi şans oyunlarından aktarılacak paylar ve idari cezalardan aktarılacak paylarla bağışlardan oluşmasını öneriyor.
Öyle bir fon gerekli, sokak köpeklerinin ne onlara ne insan sağlık ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde kontrol altına alınması için barınak, veteriner imkanlarının hızla artırılması için bütçe gerekiyor ama sorumluluğun sadece belediyelerde olması yanlış. Bu işin hükümetin sorumluluğunda olması, konunun belediyeler arası idari ve siyasi çekişme olmaktan çıkarılması gerekiyor; üstelik sorun da çözülmediği gibi büyüyor.
Bir de şu var: bu ülkenin zenginleri bir nebze sosyal sorumluluk adına, sosyal adalet adına bu konuda ellerini neden taşın altına koymuyor?
Futbolcu transferinden pay
Bakan Yumaklı’nın somut öneri talebine somut önerimi sunuyorum.
Bu ülkenin çalıştırdığı işçilere verdiği asgari ücreti, emekli maaşını çok bulan bazı zenginleri, Avrupa’nın Afrika’nın içi geçmiş futbolcularına milyonlarca doları, avroyu bire çırpıda harcamaktan çekinmiyor.
Ekonomik kriz içindeki Türkiye 2023 yılında yurt dışından transfer ettiği 428 futbolcuyla futbolcu ithalatında dünyada 10’uncu sırada yer almış. Geçen yıl futbolcu transferlerinde, maaş ve primleri saymıyorum, sadece bonservise 260 milyon dolar harcanmış, onda da dünya 9’uncusuyuz.
Sporcu transferlerine harcanan paradan en üst liglerde yüzde 20 vergi alınıyor, daha alt liglerde düşüyor. Sporcunun gelirinin yıllık 500 bin lirayı aşması halinde beyanname zorunluluğu var. Sizce kaç futbolcu yılda 500 bin liraya Türkiye’ye geliyordur ve kaçı 500 bin liradan fazla alıyor diye beyan ediliyordur? Gerçek rakamı ülkeyi krizden çıkarmaktan sorumlu Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir telefonla öğrenebilir. Hazır vergi muafiyetlerine bakıyorken bu konuya da eğilebilir.
İşte somut önerilerim
Somut önerilerim, sokak hayvanlarına insani ve vicdani çözüm için:
1- Sorumluluğun sadece belediyelere yıkılmaması, kamu sağlık ve güvenliği ile hayvan haklarını ilgilendiren bu konuda hükümetin sorunluluk alması,
2- Kısırlaştırma, Bakan Yumaklı’nın da kabul ettiği üzere kilit konu olduğuna göre, hızlı hareket etmek için TBMM Raporunda önerilen Hayvanları Koruma Fonunun kurulması,
3- Bu fona yabancı futbolcu -ve genel olarak yabancı sporcu- transferlerine harcanan paradan -halkın vergi yükünü artıracak emlak, çevre ve temizlik vergilerinden değil ama Milli Piyango, at yarışı vb her tür bahis oyunuyla birlikte- pay ayrılmasıdır.