Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin seyahatini dünya gündemine çıkaran konu ne Türkiye’nin Çin’den yatırım çekme ve ekonomik işbirliği arzusuydu ne de 12 yıl sonra Çin’in Sincan eyaletinde Uygur Türklerini ziyaret eden en üst düzey Türk yetkili olması. BRICS konusu 4 Haziran’da Çin basınında çıkan ve anında Rusya’da memnuniyetle karşılanan bir haberle başladı.
Fidan Çin seyahatine başladığı 3 Haziran günü Pekin’de “Çin ve Küreselleşme Merkezi” isimli düşünce kuruluşunda “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” başlıklı konferansın basına açık bölümündeki konuşmasında şunları söylemişti:
- “AB ile Gümrük Birliği’ne sahip olmakla birlikte BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını da araştırıyoruz. Bu itibarla önümüzdeki hafta Rusya’da düzenlenecek BRICS+ Toplantısına katılmayı sabırsızlıkla bekliyorum.”
Bu cümlelerde Türkiye’nin BRICS üyesi olmak istediğine dair bir işaret yoktu. Beş kurucusu Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İngilizce baş harflerinden oluşan BRICS ile “yeni işbirliği fırsatları” arayışından söz ediyordu.
BRICS üyeliği de nereden çıktı?
Sabırsızlıkla beklediği ise 10-11 Haziran tarihlerinde Rusya’nın Nijniy Novogrod şehrinde yapılacak olan genişletilmiş BRICS toplantısıydı; buna -sonradan üye olan İran, Mısır, Etopya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile 9 üye ülke dışında Türkiye dahil 7 ülke de davetli. (*)
Diplomatik kaynaklardan edindiğimiz haberlere göre, Fidan bu konuşmayı yaptıktan sonra toplantının kapalı kısmına geçilmişti; bu kısmın “Chatham House” kurallarına göre yapılacağı, yani konuşulanların kimin ne dediği belirtilmeyecek şekilde kullanılacağı var sayılıyordu. Ancak kameralar Türk heyetinin uyarılarına rağmen kayda devam ediyordu.
Bu kısımda Fidan’a “BRICS’e katılmak ister miydiniz?” gibi bir soru soruluyor. O da az önce söyleyeceğini söylemiş olmanın rahatlığıyla ortadan bir yanıt veriyor, “Türkiye’nin çıkarlarına uygunsa, neden olmasın?” mealinde. Bu sözler Çin basınında “Ankara BRICS üyesi olmak istiyor” diye veriliyor. Bundan birkaç saat sonra da Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Sözcüsü Dimitri Peskov, “Türkiye’nin ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz, zirve gündemine alacağız” diyor.
Tablo bir diplomatik komedidir. Ama neticede Fidan’ın Çin seyahati dünya gündemine çıkmıştı.
Uygur bölgesi hassas konu
Fidan’ın Çin’in Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan eyaletine ziyaretini de BRICS iddiası kadar dikkat çekip çekmeyeceğini söylemek zor. Ama bu ziyaretin önemini azaltmıyor.
Bölgeye en son (Başbakan iken) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2012’de gitmişti. Bu aynı zamanda Çin Komünist Partisi idaresinin Pekin’in Uygur Türklerine zorla asimilasyon uygulamasını artırıp, inanç ve etnik haklarının ihlal ettiği haber ve eleştirilerinin yoğunlaşmaya başladığı döneme işaret ediyor.
Öte yandan Sincan göçmeni Uygur Türklerinin de yaşadığı Türkiye’de konu bir iç politika malzemesi. Milliyetçi ve İslamcı parti ve gruplar arasında rekabet konusu. Çin ise konuya egemenlik ve toprak bütünlüğü bakımından yaklaşıyor.
Gerçi Türkiye, Çin’i eleştirirken ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin propaganda çizgisinde değil, kendi çizgisinde hareket etti. Yine de Pekin’in konuya siyah-beyaz bakışıyla, Türkiye karşı safta görülüyor.
Geçenlerde bir Çinli diplomatla sohbet ederken, Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmamalarına iki gerekçe saymıştı; ilk sırada Türkiye’nin Uygur politikası, ikinci sıradaysa sürekli değişen genelge ve yönetmeliklerin yatırım ortamını istikrarsız kıldığı iddiası vardı.
Urumçi, Kaşgar ve mesajlar
Buna Suriye iç savaşından itibaren El Kaide ve IŞİD saflarına katılan Orta Asyalı militanların terör eylemleri eklendi. İstanbul’daki kilise baskınından Moskova’daki katliama dönüşen konser baskını bunun son örneklerinden. Terörle mücadele Türkiye’nin kendisinin de çok çektiği ve bigâne kalamayacağı konu.
BRICS tartışmasını Pekin’de bırakan Fidan’ın hem Sincan Özerk Bölgesi başkenti Urumçi hem Kaşgar duraklarında durumu yerinde gözleyip yetkililerle görüşmenin yanı sıra cami, çarşı-pazar ziyaretlerinde mesajlarını belli dengeleri gözeterek verdiği anlaşılıyor. Şöyle özetlenebilir:
- “Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Aynı zamanda; etnik, dinî ve kültürel bağlara sahip olduğumuz Uygur Türkleri bizim için çok önemli. Esasen Uygur Türkleri, Çin ile Türk dünyası ve Çin ile İslam dünyası arasında bir köprüdür.
- “Uygur Türklerinin kültürel haklarının korunması ve değerlerini yaşaması (…) herkes bakımından büyük fayda sağlayacaktır. Bu konudaki algının değişmesi ancak Çin’in atacağı adımlarla mümkün olacaktır.”
Yine de söylenecek söylenmiş.
Bakalım Rusya’daki BRICS toplantısında neler konuşulacak; Gazze Krizi dışında diye eklemem gerekiyor.
NOT
(*) 10-11 Haziran’da Rusya’deki BRICS+ toplantısına dokuz üye dışında davetli ülkeler: Türkiye, Kazakistan, Cezayir, Nijerya, Tayland, Vietnam, Küba ve Bahreyn.
7 Haziran 2024, saat 15.10’da güncellendi.