İngiltere, son yılların en şiddetli göçmen karşıtı ve aşırı sağcı gösterilerine sahne oluyor.
31 Temmuz’da İngiltere’nin kuzeyinde bulunan Southport şehrinde başlayan göçmen karşıtı ve ırkçı gösteriler, hızla ülke genelinde 10’dan fazla şehir ve kasabaya, hatta Kuzey İrlanda’nın bazı bölgelerine yayıldı.
Polis, çatışmaların 6. gününde 400’ü aşkın kişinin tutuklandığını duyurdu.
Nijerya, Malezya, Endonezya, Kenya ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, ayaklanmalar nedeniyle Birleşik Krallık’taki vatandaşlarına güvenlik uyarılarında bulundu.
Yeni Başbakan Kier Starmer hükümeti ve polis şefleriyle acil toplantı aldı. Yetkililer, önümüzdeki günlerde 30’u aşkın şehir ve kasabada gösteri planlandığı konusundaki endişelere karşı bir dizi önlem duyurdu.
Protestoların fitilini Southport’taki cinayet ateşledi. 29 Temmuz’da, Taylor Swift temalı bir dans sınıfında üç genç kız – Bebe King (6), Elsie Dot Stancombe (7) ve Alice Dasilva Aguiar (9) – bıçaklanarak öldürüldü. Sekiz çocuk daha bıçak yaraları aldı, beşi kritik durumda. İki yetişkin de ağır yaralandı.
Saldırgan, Cardiff doğumlu 17 yaşındaki Axel Rudakubana olarak belirlendi. Ancak şüphelinin kimliği doğrulanmadan önce, saldırganın Müslüman bir sığınmacı olduğuna dair asılsız iddialar sosyal medyada hızla yayıldı.
Göçmen karşıtı gösteriler tüm ülkeye yayıldı
Yanlış bilginin yayılmasının ardından Southport’ta göçmen karşıtı yürüyüşler düzenlendi. 30 Temmuz’da başlayan yürüyüşler gece boyunca sürdü. 31 Temmuz’da yüzlerce kişi bir camiye yürüdü. Polisle çatışmalar sonucu 50’den fazla polis memuru yaralandı.
Aynı gün Hartlepool’da 100’den fazla kişi İslam karşıtı sloganlar atarak polisle karşı karşıya geldi.
Ertesi gün Manchester’ın Newton Heath bölgesinde, sığınmacıların kaldığı düşünülen bir Holiday Inn oteli önünde isyanlar çıktı.
Manchester’daki olayların ardından şiddet eylemleri Londra, Aldershot ve Sunderland’a sıçradı. Sunderland’de saatler süren çatışmalar sonucu Citizens Advice bürosu ateşe verildi ve polis memurları yaralandı.
Hafta sonu boyunca Liverpool, Blackpool, Hull, Stoke-on-Trent, Leeds, Nottingham ve Bristol’de çatışmalar devam etti. Rotherham’da isyancılar bir oteli ateşe vermeye çalıştı ve polis memurlarına saldırdı.
Tamworth’te benzer bir olay yaşandı, isyancılar Holiday Inn Express otelinde yangın çıkardı. Middlesbrough’da evlerin ve arabaların camları kırıldı.
Kuzey İrlanda’nın Belfast şehrinde de protestolar patlak verdi ve 100’den fazla kişi gözaltına alındı.
Hükümet teyakkuzda
Başbakan Keir Starmer, 5 Ağustos’ta polis şefleri ve bakanlarla acil bir toplantıya başkanlık etti.
Starmer, toplantının ardından “ulusal bir polis birimi” kurulduğunu açıkladı. Başbakan bu birimi “ülke çapında konuşlandırılmaya hazır daimi bir ordu” olarak tanımladı.
Bunun yanında, isyancıların hareketlerini kısıtlamak için, futbol holiganlarına uygulananlar gibi cezai davranış emirleri çıkarılması planlanıyor.
İçişleri Bakanı Yvette Cooper, camilere ekstra koruma için acil önlemler alındığını açıkladı.
Ayrıca “nefret içerikli” ve “yanlış bilgilerin” yayılmasını önlemek için sosyal medya şirketleriyle iş birliği yapılıyor.
Bilim ve Teknoloji Bakanı, sosyal medya şirketleriyle toplantılar yaptığını ve bu şirketlerin dezenformasyonla mücadelede hükümetle çalışma sorumluluğu olduğunu vurguladı.
Adalet Bakanlığı, gözaltı sayısındaki artış beklentisiyle 500 ek cezaevi yeri hazırladığını duyurdu.
Başsavcı, suçluların hızla yargılanması için çalışıldığını ve hafta sonuna kadar mahkeme duruşmalarının başlayabileceğini belirtti.
Sosyal medya ve aşırı sağın etkisi
Sosyal medyanın olayların yayılmasındaki rolü en çok tartışılan konular arasında.
Aşırı sağcı figürler, özellikle İngiliz Savunma Birliği (EDL) kurucusu Tommy Robinson, göçmenleri, İslam’ı, hükümeti ve polisi hedef alan milliyetçi yorumlarıyla gerginliği artırmakla suçlandı.
Asıl adı Stephen Yaxley-Lennon olan Robinson, olayların başlamasının ardından Rotherham’daki otel saldırısının görüntülerini paylaşarak “İngiliz halkı görmezden gelinip aşırı sağcı olarak etiketlendiğinde… bir şeyler olmalı,” dedi.
X platformu sahibi ünlü milyarder Elon Musk, Liverpool’daki şiddet olaylarını gösteren bir video altına “iç savaş kaçınılmazdır” yorumunu yaparak Downing Street’in sert eleştirisine maruz kaldı.
Musk X’i satın aldıktan sonra platformda yasaklanmış olan tartışmalı sağ figürlerin “ifade özgürlüğü” iddiasıyla platforma geri gelmesini sağlamasının ardından bu tür dezenformasyon ve şiddet olaylarına ön ayak olmakla suçlanıyor.
Musk’i eleştiren Başbakan sözcüsü, şiddetin “Britanya adına konuşmayan” küçük bir azınlıktan kaynaklandığını vurguladı.
İngiltere’de göçmen tartışması
Göçmen karşıtlığı İngiltere’de son yılların en sıcak konularından biri. Rishi Sunak liderliğindeki önceki Muhafazakar hükümet, göçmenleri Ruanda’ya sınır dışı etme planıyla gündeme gelmişti. Ruanda tartışmasının yanında Eski İçişleri Bakanı Suella Braverman’ın durumu “istila” olarak tanımlaması, göçmen karşıtları arasında yankı bulmuştu.
Sunak’ın “botları durdurun” sloganı hafta sonu gerçekleştirilen şiddet eylemlerinde kullanılan sloganlardan biri oldu.
Mayıs ayında iktidara gelen Keir Starmer’ın İşçi Partisi hükümeti Ruanda planını iptal etti, bu da göçmen karşıtı gruplardan eleştiri aldı. Protestolarda hükümet karşıtı bir ton da belirgin.