Güney Kore’nin durumu Türkiye gibi değil, gerçekten her gün onu işgal etmekle, yok etmekle tehdit eden, tepeden tırnağa silahlı, Kuzey Kore gibi bir düşman kardeşi var. Halk desteği günden güne eriyen Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol buna güvenerek, iktidarını bir daha kazanamayacağı seçimle riske atmaktansa, bir post-modern darbeyle parlamentoyu feshetmeye kalktı. 3 Aralık günü İktidardaki Halkın Gücü Partisiyle ana muhalefet Demokrat Parti’nin 2025 Bütçesi üzerinde uzlaşamamasını, muhalefetin dış tehdidin, Kuzey Koreli komünistlerin etki ajanı olmasına bağlayarak sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Cumhurbaşkanı Yoon, Genelkurmay Başkanı Parn An-su’yu da sıkıyönetim komutanı olarak aradı. Orgeneral Park 6 maddelik bir bildiriyle siyasi partilerin, her türlü gösteri ve grevin yasaklandığını duyurdu. Ordu ve polis birlikleri seferber edildi, parlamento kuşatıldı. Vatan elden gidiyordu.
Güney Kore’de hesap tutmadı
Ama kendi koltuğunu korumak için parlamentoyu feshe kalkan Cumhurbaşkanının hesap etmediği bir şey oldu.
Önce Seul halkı, gece yarısına doğru parlamentonun etrafında toplanmaya başladı.
Sonra, milletvekilleri, Güney Kore medyasının bildirdiğine göre kimi polis barikatlarına, bina etrafındaki parmaklıklara tırmanarak parlamentoya girdiler. 4 Aralık saat 01.00’de içeri girebilen hem iktidar hem muhalefet kanadından 190 milletvekili, oy birliğiyle Cumhurbaşkanının sıkıyönetim ilanı geçersiz saydı. Cumhurbaşkanını istifaya çağırdı.
Yoon’un kendi partisi Halkın Gücü, Cumhurbaşkanının kararını “trajik” diyerek kınadı ve kumpasa karışanlardan hesap sorulmasını istedi. Muhalefetteki Demokrat Parti Yoon’un hem istifasını hem de ihanetle yargılanmasını istiyor.
Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Yoon sanki birkaç saat önce halkı ve parlamentoyu “dış tehditle” korkutmaya çalışan o değilmiş gibi askerleri kışlaya dönmesini istedi be ilk kabine toplantısında sıkıyönetimi kaldıracağını açıkladı.
ABD bu karar üzerine “rahatladığını” duyurdu.
Gerçek dış tehdide rağmen
ABD’nin şu sıra en önemli sorunları arasında Kuzey Kore’nin Ukrayna savaşına destek olarak Rusya’ya asker göndermesi karşılığında Rusya’dan ne aldığını öğrenmek vardı.
Eğer Kuzey Kore’nin tek adamı Kim Jong Un, Rus lider Vladimir Putin’le hipersonik seyir füzeleri teknolojisi gibi kilit silah sistemleri aldıysa bu sadece Güney Kore’yi tehdit etmekle kalmayacaktı. Tayvan’a niyetlenen Çin ve ABD’nin Pasifikteki sadık müttefiklerinden Japonya üzerindeki tehdidi de tırmandırırdı.
Kuzey Pasifik şu anda dünyanın parlamaya ve yayılmaya en yatkın bölgelerinden biri. Diğer iki yayılma bölgesinden biri Türkiye’nin kuzeyinde devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, diğer i de Türkiye’nin güneyindeki zincirleme savaş: İsrail’in Filistinlileri yok etme savaşı, Lübnan’da ateşkese rağmen devam eden işgal ve Suriye’de yeniden alevlenen iç savaş.
Türkiye dünyanın en sıcak çatışma bölgelerinin birinin ortasında. Ama Güney Kore, tekrar olacak ama, Kuzey’den her gün doğrudan sınır komşusu tarafından işgal tehdidi altında. Buna rağmen parlamentosu, koltuğunun derdindeki Cumhurbaşkanının “dış tehdit” söylemine teslim olmadı.
İşin özeti budur.