İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’ta çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından “ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma” suçlarından tutuklandı. İmamoğlu “Kent uzlaşısı” çerçevesinde PKK’ya yardımcı olmak suçlamasındansa serbest bırakıldı. Ancak bu durumda bile yolsuzluk suçlamasından tutuklandığı için Silivri’daki Marmara Cezaevine gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Mahkemenin terörizm suçlarından serbest bırakma
Güney Kore’nin durumu Türkiye gibi değil, gerçekten her gün onu işgal etmekle, yok etmekle tehdit eden, tepeden tırnağa silahlı, Kuzey Kore gibi bir düşman kardeşi var. Halk desteği günden güne eriyen Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol buna güvenerek, iktidarını bir daha kazanamayacağı seçimle riske atmaktansa, bir post-modern darbeyle parlamentoyu feshetmeye kalktı. 3 Aralık günü
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TİP Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı verip tahliyesini isteyen en Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararına karşı TBMM, sivil toplum ve halkı direnişe çağırdı. Yargıtay kararı üzerine daha üç saat önce Kemal Kılıçdaroğlu’dan devraldığı CHP Genel Başkanı olarak TBMM Grubunu 20.30’da olağanüstü
Geçtiğimiz günlerde, basınımızda ve televizyonlarımızda, Nijer’de meydana gelen darbe vesilesiyle Afrika kıtası hayli öne çıktı. Eski kolonyalist güç Fransa’nın Batı Afrika’da bir “darbe” daha aldığı, gelişmelerin arkasında Rusya’nın parmağının bulunup bulunmadığı, Nijer üzerinden Avrupa’ya sevk edilecek Nijerya doğal gazı boru hattı projesi tehlikeye girdiğinden, batının Nijer’deki darbecilere karşı çok sert tepki verdiği, Batı Afrika Devletleri
Dünyada siyaset kartları yeniden karılıyor. Nijer darbesi, birazdan geleceğiz, Afrika’nın patladı patlayacak eşiğe geldiğini gösterdi. Türkiye’nin o denklemde yeri bulunuyor. Türkiye Rusya’nın Ukrayna savaşında da ön cephede; ABD sonunda tahıl anlaşmasının anca Erdoğan-Putin kanalıyla bağlanabileceğini söyledi. Çin hem Afrika hem Orta Doğu denkleminde. AB konusu yine geldi Kıbrıs’a dayandı. Mevcut dengeler hızla değişirken ortaya çıkan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından ilk yurtdışı seyahatini, daha üzerinden bir ay geçmeden 9 Ağustos’ta Rusya’ya yaptı. Sen Petersburg’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüler. Bundan iki hafta sonra da daha beş hafta önce kendi içinde birbirine düşmüş Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye topraklarına ilk askeri harekâtı Cerablus’tan başlatarak bir gövde
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta sembolik önemi kadar fiili önemi de bulunan bir dizi askeri-siyasi adım attı. Kurtuluş Savaşına atfen “Zafer Haftası” olarak bilinen haftayı kendi programına uyarlayarak aslında içeriden çok dışarıya, özellikle ABD, Avrupa Birliği ve Rusya’ya mesaj verdi. Ancak bu programın asıl önemi, Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden yapılandırma siyasetinin parçası olmasıydı. Erdoğan’ın
Tam beş sene önce bugün, 15 Temmuz 2016’da Türkiye siyasetinin en tuhaf, bir o kadar da trajik olaylarından biri yaşandı. Bir darbe girişimi asker ve sivil kalabalıkların karşı karşıya gelmesi ve çatışmasıyla sonuçlandı. Türkiye’nin azımsanmayacak bir darbe ve darbe girişimleri tarihi olsa da bu tür örneklere pek rastlanmaz, asker ile sıradan vatandaş çatışmaya girmez. Neticede
Kaçak suç örgütü lideri Sedat Peker, attığı bir dizi tweetle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında AKP Gençlik Kolları’nı da kullanarak sivilleri silahladırmak için tüfek dağıtmakla suçladı. Peker, 8 Temmuz günü attığı tweetlerde o dönemdeki AKP Gençlik Kolları yöneticilerinin isimlerini de vererek İstanbul’un Balat semtinde, Sveti Stefan Kilisesi yakınlarında iki araç
Emekli amiraller bildirisinden darbe çağrısı çıkarma tartışması, ibretlik bir burun sürtme operasyonu olarak kayda geçen gözaltı sürecinin tahliyeyle sonuçlanmasıyla söndü gibi. Bunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Montrö’yü delmeyin” uyarısının mı payı oldu? Yoksa “matruşka” benzetmesinde olduğu gibi içinden Erdoğan’ın hoşuna gitmeyecek başka şeylerin çıkmasının mı? Bence ikisinin de yakında anlarız. Ama
- 1
- 2