

CHP lideri Özgür Özel 21 Mart gecesi, Valiliğin yasak kararına rağmen İstanbul’da 200 bin kişiye hitap ederken. MHP’nin CHP liderinin olağanüstü kurultay kararına itirazı aslında İmamoğlu’nun adaylığının yanı sıra CHP’yi engelleme planına işaret ediyor.
Sondan başlayalım. 22 Mart sabaha karşı, sahur vakti, saat 04:19’da MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız “X” hesabından bir yayın yaptı. Kamuoyu kendisini HDP’nin kapatılması davasına önayak olmasından tanıyor. Yıldız, CHP lideri Özgür Özel’in 21 Mart öğle saatlerinde CHP’yi 6 Nisan’da kurultaya götürme kararının geçersiz olduğunu öne sürüyordu. Çünkü zaten CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu yerine Özel’in seçildiği 4-5 Kasım 2023 Kurultayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca açılmış “para karşılığı oy kullandırıldığı” soruşturması olduğundan Özel’in yeni kurutay ilanı yetkisi olmaması gerekirdi. Malum, Kılıçdaroğlu da bir TV programında hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem de CHP’nin yeni liderini “şaibeli kurultay” iddiaları açıklama yapmaya çağırmıştı.
CHP liderinin kurultay kararı MHP’yi neden bu kadar ilgilendiriyordu ve neydi daha şafak sökmeden bu acele?
Kayyım-kurultay ekseni
MHP lideri Bahçeli, daha bir gün önce Nevruz mesajında CHP’nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağının MHP’nin meselesi olmadığını açıkça söylemişti.
Demek ki MHP Genel Başkanı Yardımcısının acelesi başkaydı. Acele, 23 mart Pazar günü CHP’nin İmamoğlu’nun adaylığını onaylama önseçim sandıklarının yanına bir de CHP üyesi olmayanlar için dayanışma sandığı koyma kararından geliyordu.
O ikinci sandığa atılacak oylar Türkiye’de ilk defa, fiili olarak bir cumhurbaşkanı adayının arkasına o sanıklara atılacak oy kadar seçmen desteğinin ilanı anlamına gelecekti. İmamoğlu yolsuzlukla da -hükümetin silah bıraktırma diyalogu işçinde olduğu- PKK’ya yardımla da suçlansa, diplomasına el konularak adaylığı engellenmek istense de o ikinci sandıklara atılan oy kadar CHP üyesi olmayan seçmenin destek verdiğini gösterecekti. Engellenmek istenen o desteğin sayıya dökülmesiydi.
Özel, Kurultay kararının AK Parti iktidarının önceki kurultay üzerindeki iddiaları gerekçe gösterip CHP’ye kayyım atayacağı ve sandıkları iptal ettireceği istihbaratı üzerine aldığını da ilan etmişti.
19 Mart hamlesi ters tepiyordu.
Ali’den yana mı Muaviye’ye karşı mı?
Üstelik bu desteğin İmamoğlu’nun şahsına verilen destekten çok, ona yapılan haksız muameleye tepki, ayrıca Erdoğan’a tepki olduğu da ortaya çıkacaktı.
Hükümetin İstanbul, Ankara ve İzmir’de ilan ettiği gösteri ve yürüyüş yasağına rağmen insanlar polisten yiyebilecekleri cop, biber gazı, basınçlı suyu ve gözaltına alınmayı göze alarak sokağa çıktıysa, meydana çıktıysa bu sadece İmamoğlu’na yapılan muameleyle de ile izah edilemez.
Daha önce önseçimde oy kullanmayacağını söyleyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş önce Saraçhane’ye gidip halkı oy vermeye çağırıyor, ertesi gün Valilik yasağına rağmen Ankara’daki protesto mitinginde konuşuyorsa rüzgâr cidden dönüyor demektir.,
Trabzon’dan Gaziantep’e durum bu. Konyalı çiftçi traktörüyle protesto gösterisi yapıyorsa, bu Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün’ün açık ifadesiyle diğer bütün sorunların 19 Mart Vakası ile “kristalleşmesi” anlamına geliyordu. (Bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. ) Diplomadan gözaltına, kayyım ve kurultay tartışmalarına, FETÖ dönemini gizli tanık duyumlarına dayalı sorgulara dek her şey insanların bu durumu kendi sorunlarıyla özdeşleştirmesine yol açmış görünüyor.
Yandaş medya ve ekonominin sefaleti
İktidar çizgisindeki medyanın bu protestoları görmemesi, mezarlıkta ıslık çalmaya benziyor. Özel, bu tutum devam ederse medya boykotu uyarısında bulundu. Gizli tanıklardan birini de Serdar Aydanlı olduğunu iddia etti; gözaltına alınıp daha Emniyetten serbest bırakılmış.
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla İstanbul Borsası ağır hasar aldı; defalarca işlem kesildi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Programı 19-21 Mart arasında çok ağır hasar aldı. “Yıkılmadık ayaktayız” açıklamalarının üç günde döviz kurunu kontrol etmek için Merkez Bankası rezervlerinden 23 milyar dolar satıldığı gerçeği karşısında inandırıcılığı kalmıyor.
Olan ekonomik programın ağır yükü altında ezilen emekçilerer ve emeklilere oldu. Kayyım-kurultay tertibinin gün itibarıyla hasar tesbiti budur.