

Irak petrollerini Ceyhan-Yumurtalık terminallerine taşıyan boru hatları 2023’ten bu yana kapalıydı. Anlaşmaların iptaliyle Ortadoğu’da Türkiye’nin de yer alacağı yeni enerji denklemleri kurulabilir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye’nin 50 yılı aşkın süredir yürürlükte olan Kerkük–Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı Anlaşmalarını 20 Temmuz 2025’te Resmî Gazetede yayımlanan kararıyla 27 Temmuz 2026 itibarıyla sonlandırdı. Bu karar Irak hükümetinin 17 Temmuz’da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminde üretilen (IKYB) bütün petrolün, devlet petrol şirketi SOMO’ya devri kararıyla birleşince, Ortadoğu’nun enerji diplomasisinde çok katmanlı bir yeniden yapılanmanın eşiğine gelindi.
Bu iki gelişme birlikte okunduğunda, yalnızca teknik bir enerji başlığı değil; hukuki altyapının yeniden kurulduğu, siyasi aktörlerin pozisyonlarının yeniden belirlendiği ve ekonomik dengelerin yer değiştirdiği bir dönemin başladığı anlaşılıyor.
Türkiye ne yapıyor?
İkiz boru hattı 1973 anlaşmasıyla 1977’den, 1985 anlaşmasıyla da 1987’den itibaren Irak’ın Kerkük ve daha sonra Musul sahalarından Adana’nın Ceyhan-Yumurtalık terminaline ham petrol taşıyordu. Ancak bu sistem zamanla hukuki riskler ve siyasi gerilimlerin merkezi haline geldi, sık sık terör saldırılarına, sabotajlara hedef olmaya başladı.
Irak, Türkiye’yi IKBY petrolünü Bağdat izni olmadan ihraç ettiği gerekçesiyle tahkime taşıdı. Türkiye, bu süreçte yaklaşık 1,5 milyar dolarlık cezaya mahkûm edildi.
Türkiye’nin Irak petrol anlaşmasını sonlandırması üç temel mesaj veriyor:
1- Türkiye artık eski anlaşmalara hukuken bağlı değil.
2- Yeni bir anlaşma imzalanmadan boru hattı açılmayacak.
3- Türkiye, daha çağdaş, çıkar dengesine dayalı ve uluslararası hukuka uygun yeni bir anlaşma zeminine hazırlanıyor.
Irak ne yapıyor?
Bağdat yönetimi, IKBY’nin bağımsız petrol gelir akışına son vermek için radikal bir karar aldı. Yeni düzende:
• IKBY, günlük en az 230 bin varil petrolü SOMO’ya teslim etmek zorunda.
• Her varil karşılığında yalnızca 16 dolar avans alacak.
• 50 bin varil yerel tüketime ayrılacak, bu miktarın üretim ve taşıma maliyeti IKBY tarafından karşılanacak.
• İhracat yapılamazsa, tüm üretim merkezi hükümete devredilecek.
Bu modelle IKBY’nin 2007’den bu yana sürdürdüğü fiilî bağımsız enerji politikası sona eriyor. Artık gelirler doğrudan Bağdat denetiminde toplanacak.
Erbil için kritik dönemeç
Hatırlanmalı ki boru hatları Mart 2023’ten bu yana zaten fiilen kapalı. Bu durum IKBY için ekonomik bir felakete dönüştü:
• Günlük 400 bin varil ihracat durdu, aylık yüz milyonlarca dolarlık gelir kaybı oluştu.
• Kamu çalışanlarının maaşları ödenemiyor, altyapı yatırımları durdu.
• Erbil’in Bağdat’la ilişkileri, ekonomik darboğaz ve petrol egemenliği üzerinden kilitlendi.
Boru hatlarının yeniden açılması, Erbil için ekonomik nefes borusunun yeniden işler hale gelmesi anlamına geliyor.
Yeni boru hatları denklemi
1- Bağdat–Ankara ekseninde yeni anlaşma zemini oluşuyor: Türkiye, yeni dönemde IKBY değil, yalnızca Irak merkezi hükümetiyle muhatap olacak. Bu yaklaşımın hukuki zemini güçlendirmesi, uluslararası tanınırlık sorununu gidermesi ve tahkim risklerini minimize etmesi bekleniyor.
2- IKBY’nin enerji özerkliği azalıyor: Ankara’nın boru hatları Bağdat’ın da merkezileştirme adımları, IKBY’nin enerji üzerindeki mali ve siyasi kontrolünü büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Bu da Erbil’i siyaseten Bağdat’a daha bağımlı, daha az pazarlık gücüne sahip bir aktöre dönüştürebilir.
3- Türkiye’nin hukuki ve jeopolitik konumu güçleniyor: Eski anlaşmaların feshi, Türkiye’yi tahkim risklerinden arındırılmış bir platforma taşırken, aynı zamanda yeni jeopolitik pozisyonunu da taşıyıcı olmaktan çok kolaylaştırıcı ve oyun kurucu yönde geliştiriyor.
4- Yeni enerji mimarisine kapı aralanıyor: 2026’ya kadar şekillendirilecek bu yeni yapı, Bağdat ile yürütülecek merkezi bir anlaşma temelinde kurulabilir ve IKYB’ye yerel tüketime dönük, sınırlı bir rol bırakılabilir. Türkiye, bu kez anlaşmaların yazarı olarak çift taraflı değil çok taraflı bir çerçeveye öncülük edebilir.
Değişen Ortadoğu enerji stratejisi
Özetle, boru hatları yeniden açılacaksa, bu artık yalnızca teknik değil, jeopolitik, hukuki ve mali bir mutabakatla mümkün olacak.
Türkiye’nin boru hattı anlaşmalarını iptal etmesi ve Irak’ın IKBY’nin petrolünü merkeze çekmesi, koordineli bir enerji merkezileşmesi stratejisi olarak okunmalı.
Bu süreç:
• Türkiye’ye hukuki ve ticari üstünlük,
• Bağdat’a tam kontrol yetkisi,
• IKBY’ye ise yeni pozisyon arayışı, mali daralma ve stratejik yeniden konumlanma zorunluluğu getiriyor.
Irak petrolü boru hatlarından yeniden Türkiye’ye akacaksa, bu artık eski ruhla değil; akıllı, dengeli ve çok taraflı bir enerji aklıyla olacak.