

Sorulması gereken soru şu: küresel enerji mücadelesinde şampiyonlar ligine tam kadro mu çıkacağız, yoksa yine tribünden mi bakacağız?
Türkiye, sıkça dillendirdiği “Dünya beşten büyüktür” iddiasını enerji sahasında da hayata geçirebilecek potansiyele sahip bir ülke. Geniş yenilenebilir kaynakları, güçlü mühendislik geleneği, stratejik jeopolitik konumu ve dünya çapında deniz taşımacılığı kabiliyetiyle aslında küresel enerji oyununda ön saflarda yer alabilecek niteliklere sahip.
Ancak ne yazık ki, Türk enerji şirketlerinin küresel enerji arenasındaki varlığı hâlâ silik. Ne büyük ihalelerde Türk markalarını görebiliyoruz ne de dünya sermaye ve teknoloji zincirlerinde Türk şirketleri belirleyici bir rol oynuyor.
Bu eksiklik yeteneksizlikten değil, yapısal zafiyetlerden kaynaklanıyor. Kamu enerji kuruluşları hâlâ birer “devlet dairesi” refleksiyle yönetiliyor. Özel sektör ise küresel ölçeğe ulaşmak için gereken finansman, itibar ve siyasi risk yönetimi araçlarından mahrum.
Kamu Devlerinin Dönüşümü Şart
TPAO, Irak, Libya, Somali, KKTC gibi riskli ama stratejik bölgelerde petrol-gaz yatırımları yapıyor. Ancak uluslararası piyasada tanınırlığı zayıf; Londra, Singapur, Cenevre gibi enerji merkezlerinde ticaret masası yok. Hâlâ halka açık değil, şeffaflık düşük, risk yönetimi yetersiz.
BOTAŞ, Türkiye’nin gaz iletiminde bel kemiği. TANAP ve TürkAkım gibi kritik projelere sahip. Ama hâlâ re-export yapamıyor, LNG ticaretinde aktif değil. Avrupa enerji borsalarında veya spot piyasada görünmüyor.
EÜAŞ, yurt dışında neredeyse hiç tanınmıyor. Akkuyu nükleer projesinde adı geçmedi. SMR, karbon yakalama, dijital şebekeler gibi alanlarda adım atmış değil. Sadece iç piyasaya yönelik üretimle sınırlı.
Bu kurumların, Equinor, Petronas, ADNOC veya SOCAR gibi küresel kamu oyuncularıyla rekabet edebilmesi için kurumsal yönetişim, şeffaflık, uluslararasılaşma ve risk sermayesiyle tanışması şart.
Özel Sektör Dinamik Ama Kısıtlı Ölçekli
BGN Group, ticaret, altyapı, yeşil yakıtlar ve enerji diplomasisini bir araya getiren çevik bir oyuncu. Özel sektörün Glencore modeliyle yükselen stratejik gücü olma potansiyeli taşıyor.
TÜPRAŞ ve STAR Rafineri, iç piyasada hakim ancak yeşil dönüşüme yatırım yapmazlarsa küresel rafineri yarışında geride kalabilirler.
Karpowership, Türkiye’nin küresel ölçekte en tanınan enerji markası. 20’den fazla ülkede yüzer santrallerle enerji üretiyor, FSRU’lar işletiyor. EPC, finansman, operasyon ve satış süreçlerini entegre yöneterek model ihracı yapıyor.
Enerjisa, Sabancı-E.ON ortaklığıyla yatırımcı dostu, ESG uyumlu ve dijitalleşme öncüsü. Ama şu ana dek yurt dışına açılmadı. Uluslararasılaşma için daha cesur adımlar atması gerekiyor.
YEO Teknoloji, Afrika ve Körfez’de mühendislik hizmetleri sunuyor. SMR teknolojileri, batarya sistemleri ve dijital enerji ağlarına yatırım yapıyor. Doğru finansman ve siyasi risk sigortasıyla Türkiye’nin yeni nesil ENKA’sı olabilir.
5+1 Adımda Küresel Mücadele
1. Kamu Şirketlerini Yeniden Yapılandırın: Bağımsız yönetim kurulları, performans bazlı yönetim, küresel ölçütler (benchmark) ve ticari odaklı kültür yerleştirilmeli.
2. Uluslararası Ticaret Kolları Kurun: “TPAO International”, “BOTAŞ Trading” gibi yapılar Londra, Cenevre ve Singapur gibi merkezlerde ticaret masası açmalı. Spot piyasalar ve dijital enerji borsaları şart.
3. Sermaye Piyasalarına Açılın: Halka arzlar, yeşil tahviller, proje finansmanları ve uluslararası kredi hatları olmazsa küresel büyüme gerçekleşemez.
4. Küresel Güney’e Odaklanın: Afrika, Balkanlar, Orta Asya, Güneydoğu Asya gibi enerji açığı yüksek coğrafyalar Türk mühendisliği ve işletme modeli için büyük fırsatlar sunuyor. Karpowership yolu açık bir örnek.
5. Temiz Teknoloji ve Dijitalleşmede Liderlik Üstlenin: Hidrojen, karbon yakalama, küçük modüler reaktörler (SMR), yapay zekâ temelli enerji yönetimi alanlarına yatırım yapmayan oyuncular geleceği kaçırır.
6. Uluslararası Karar Mekanizmalarında Öncü Olun: Enerji sadece sahada değil, masada da kazanılır. Türkiye’nin, IEA, IEF, Dünya Enerji Konseyi, COP, G20 Enerji Diyalogları gibi platformlarda sadece “katılımcı” değil, gündem belirleyici oyuncu olması gerekiyor. Bu alan, dışişleriyle enerji politikasının kesişim noktasıdır. Diplomasi olmadan enerji egemenliği eksik kalır.
Türkiye Enerji Gücü Olabilir Ama…
Türkiye sadece bir enerji koridoru ya da transit ülke olmayı kabul etmemeli. Mühendisliğiyle, finansmanı ve stratejik konumuyla teknoloji ihraç eden, sermaye çeken, söz sahibi bir enerji devleti olabilir.
Ama bu hedefe varmak için parçalı çabaları, kurumsal kıskançlıkları ve içe dönük yapıları geride bırakmak gerek.
Enerji Bakanlığı, Türkiye Varlık Fonu, Eximbank, Dışişleri Bakanlığı, özel sektör ve üniversiteler ortak bir küreselleşme stratejisi etrafında hizalanmalı.
Türkiye’de potansiyel var.
Sorulması gereken soru şu: Şampiyonlar Ligi’ne tam kadro mu çıkacağız, yoksa yine tribünden mi bakacağız?


