

Deprem konutlarının gecikmesinden eksikliklerine dek eleştirilecek çok yönü var ama bu yapılan işin önemini görmemize engel olmamalı. Erdoğan 27 Aralık’ta Antakya’da deprem konutları önünde konuşurken (Foto: Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 27 Aralık’ta Antakya’da Hatay deprem konutları teslim törenine katıldı. 6 Şubat 2023 deprem felaketinde etkilenen 11 ilde 455 bin 357 konut ve işyeri TOKİ koordinasyonuyla inşa edilmişti.
Yergide olduğu gibi övgüde de en uç noktalarda durmayı seven MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’ı çağımızın Sultan “Muhteşem” Süleyman’ı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u da çağımızın Mimar Sinan’ı ilan etti.
Bu övgü-yergi dengesinin diğer ucunda da bütün olayı tamamlanmamış bazı bölümlerin branda gerilerek güya gözlerden kaçırma girişiminden ibaret görmek vardı.
Eleştiri Olmadan Doğru Bulunmaz
6 Şubat deprem konutları projesinde eleştirilecek yanlar bulunduğu doğru. İki yıl geçtiği halde hala başlarını sokacak güvenli çatı bulamayan vatandaşlar var. En son Şubat 2025’te yayınlanan AFAD rakamlarına göre, 650 bin civarında vatandaş hala konteyner kentlerde yaşıyordu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Kızılay deprem çadırlarının satıldığına dair belge bulduğu haberini daha geçenlerde Birgün Gazetesinde İsmail Arı’nın haberinden okuduk; daha önce gazeteci Murat Ağırel yazdığında hedefe konmuştu.
Eleştirilerin büyük bölümü aslında verilen sözlerin zamanında tutulmamasından kaynaklanıyor. Sorun verilen sözlerin büyüklüğünden de kaynaklanıyor olabilir. Erdoğan’ın deprem sonrasında yaptığı “319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin” konut ve işyeri vaadinin gerçekçi olmadığı, TOKİ’nin kapasitesinin bu sürate uygun olmadığı, aceleye getirmenin inşaat kalitesinde sorunlara, eksikliklere yol açacağı daha o zaman İnşaat Mühendisleri Odası tarafından defalarca dile getirilmişti. Nitekim hâlâ aksaklıklar, yanlışlıklar haberleri çıkıyor, daha da çıkacaktır; bu ölçekteki bir projede olmaması tuhaftır.
Şu da sorulabilir: bu teslim töreni mevcut eksiklikler giderildikten sonra yapılamaz mıydı? Yapılabilirdi ama bunda Erdoğan’ın 6 Şubat depremi üçüncü yılına girmeden, ikinci yılı içindeyken yapılanları gösterme arzusu rol oynamış olabilir.
Deprem Konutları Projesinin Ölçeği
Öte yandan, eleştirileri de yok saymadan yapılan işin ölçeği görülmeli.
6 Şubat depremi, 107 bin 201 kişinin yaralanmasına 518 bin konutun oturulamaz hale gelip 2 milyondan fazla vatandaşın evsiz kalmasına yol açtı. 11 ilde 53 bin 537kişinin ölümüne yol açtı; tarihte en çok ölüme yol açan 5’inci depremiydi.
Bütün aksaklık ve eksikliklere rağmen bir olmasa da üç yıla yakın sürede alınan mesafenin küçümsenmemesi gerekir.
Bugüne dek, resmi rakamlara göre; Hatay’da 153 bin, Kahramanmaraş’ta 73 bin 956, Malatya’da 73 bin 600, Adıyaman’da 43 bin 366, Gaziantep’te 31 bin 53, Diyarbakır’da 17 bin 894, Elazığ’da 14 bin 894, Şanlıurfa’da 13 bin 429, Osmaniye’de 12 bin 557, Adana’da 12 bin 73 ve Kilis’te 2 bin 559 olmak üzere 455 bin 357 konut ve işyerinin tamamlanması, kendi başına bir iştir.
2-2,5 milyon insana ev sağlanmasından söz ediyoruz; Avrupa’da nüfusu 2-2,5 milyon civarında ülkeler var, Litvanya, Arnavutluk, Slovenya, Moldova ilk anda sayılabilir.
Türkiye’nin potansiyelini gösterir; ülke çeyrek asır içinde (17 Ağustos 1999 Marmara depremiyle) iki büyük deprem altından kalkmıştır.
Takdir Başka Eleştiri Başka
6 Şubat depremi sonrası TOKİ koordinasyonunda yapılan çalışmaların maliyeti yaklaşık 150 milyar dolar olarak açıklanıyor. Bunda Dünya Bankası, Katar, BAE, Azerbaycan ve diğer kaynaklardan gelen destekler bulunmasına rağmen büyük ölçüde Hazine’den sağlanmıştır.
Bu harcamalarda usulsüzlük, yolsuzluk varsa ki bu ölçekte projelerde ortaya çıkması muhtemeldir, bunların üzerine gidilmesinden daha doğal bir şey olmaz. Eleştiri olmadan, basın özgürlüğü, bağımsız yargı talepleri olmadan muhtemel yolsuzluklar, hırsızlıkların üstü, çoğu zaman hamasi nutuklarla örtülür.
Oysa yapılanı hem takdir hem de eleştiri aynı anda mümkündür. Her eleştiri düşmanlık değildir, çoğu yanlışlığın üzerinde zamanlı eleştiriyle gidilebilir.
Başta iktidardakiler olmak üzere bunu hepimizin sindirmesiyle tartışmalar daha yapıcı hale gelebilir.


